17.Bölüm ( Medyayla dinleyiniz )

134 12 0
                                    

Yazarın anlatımıyla...

Bağırış sesleri, ambulans, polis sirenleri. Hepsi bir-birine karışmış durumdaydı. İnsanlar hiç beklemeden ambulansı aramışlardı. Eğer araba biraz daha beklerse kesinlikle patlayacaktı, bu yüzden ellerini çabuk tutmalıydılar.

Chan ve diğerleri ise... delirmiş durumdaydı. Ezilmiş arabanın kapısını açmaya çalışıyordular, Fakat kapı hiçbir şekilde açılmıyordu.

Minho deli gibi arabanın camını yumrukluyordu.

"LAN AÇILSANA LANET OLASI KAPI!"

"BU AMBULANS NERDE KALDI?! ÇAĞIRSANIZA ŞUNU!" Felix'in bağırışıyla herkes tiksinmişti.

Diğerleri ağlayarak bağırıyorlardı.

"H-HYUNG BİRŞEY YAPIN ARABA PATLAYACAK!" Ağlayarak konuşmuştu Seungmin.

Arabanın arka tarafından duman çıkıyordu.

Chan elini dağılmış saçlarının arasından geçirdi, "HAYIR HAYIR HAYIR!"

Tam son anda kapı açılmıştı. Changbin Arin'in kanlı bedenini kucağına almıştı hızlı davranarak. Arabanın patlamasına az kala oradan uzaklaşmışlardı.

İnsanlardan biri bağırarak, "Diğerleri n'olucak!?"

Minho araba olan tarafa döndü bir kaç saniyeliğine. Onları bu şekilde ölüme mi gömmelimiydiler, yoksa kurtarmalı mıydılar?

Bir anlık cesaretle Minho arabaya doğru koşmaya başladı. İkisini de zorlukla arabadan çıkarıp oradan uzaklaştırdı. Bunu neden yaptığını kendisi de bilmiyordu açıkcası.

Tam bu sırada ambulans ve polis siren sesleri etrafa dolmaya başladı. Minho tekrar Arin'in olduğu tarafa doğru koşmaya başladı. Kardeşlerinin her tarafını kan içindeyken gördüklerinde nefes alamadıklarını hissettiler o an.

"HYUNG, AMBULANS GELDİ!" Jeongin ağlamaklı sesiyle konuşmuştu.

"Arin, abiciğim duyuyormusun bizi? Aç gözlerini birtanem hadi!" Chan elini nazikçe Arin'in saçlarında gezdirerek konuşuyordu.

Hyunjin kardeşinin elini tutarak, "N'olur prensesim hadi aç gözlerini, konuş bizimle lütfen!"

Han hıçkıra-hıçkıra ağlayarak, "Arin, özür dileriz bebeğim, koruyamadık seni..."

Elinde sedyeyle doktorlar gelerek Arin'i ambulans arabasına götürmeye çalışıyorlardı.

Changbin doktorun Arin'i götürmesini engelleyerek, "G-götürmeyin onu, bir yerine bir şey olur.." titreyen ve ağlamaklı sesiyle konuşmuştu.

Doktor, "Ben doktorum beyefendi, sizce ona zarar verirmiyim?" Yavaşça Arin'i sedyeye yatırarak ambulans arabasına doğru götürdüler. Chan ve diğerleri arabalarına doğru koşarak ambulansın arkasından gittiler.



●●●



-Hastanede-

Doktorlar Arin'i ameliyyathaneye götürerek kapıyı kapatmışlardı.

"Beyefendi buraya giremezsiniz." Hemşirelerden biri Chan'ı uyarmıştı. Chan çaresizce dolu gözleriyle koltuklardan birine oturmuştu. Diğerleride en büyüklerinin yanına oturmuşlardı.


-3 saat sonra-


3 saat geçmişti aradan ama hala bir haber yoktu.

"Lan bu doktorlar niye bir şey söylemiyor!?" Changbin bağırmıştı. Chan kardeşlerini sakinleştirerek, "Merak etmeyin, hiç birşey olmayacak tamam mı? Kardeşimiz i-iyileşecek.." Son sözünü söylerken sesi titremişti.

Felix ve Jeongin bir-birine sarılarak kenarda durmuşlardı. Ağlamak istiyorlardı ama Chan'ı daha fazla üzmek istemiyorlardı. Seungmin ve Han, Chan'ın yanında ona sarılmış bir şekildeydiler. Minho ise tek kelime konuşmuyordu. Öylece koltukta oturmuştu. Changbin Ve Hyujin Minho'nun yanına gelerek dolu ve kırmızı gözleriyle, "Hyung.. İyimisin?"

Minho hiç birşey söylemeden başını 'hayır' anlamında salladı.

İkisi de birden ona sarıldılar. Şu an belkide tek ihtiyaçları bir birlerine sarılmaktı. Bir birlerine destek olmalıydılar.

Tam bu sırada doktor ameliyyathaneden çıkmıştı. Hepsi birden o tarafa dönerek doktorun yanına koşmuşlardı.

Chan, "Kardeşimiz nasıl?" Diye sormuştu hiç beklemeden içindeki endişe duygusuyla.

Doktor rahatlamaları için hafifçe başını sallamıştı. "Ameliyyat başarılı geçti, merak etmeyin. Fakat, sağ bacağı ve sağ kolunda küçük kırıklar var, şu an alçıya aldık. Yüzündeki yaralar ise her gün pansuman edilmek zorunda." Hepsi rahat bir nefes vermişlerdi.

Felix, "Peki onu görebilirmiyiz?"

Doktor olumsuzca başını salladı.

"Biraz dinlenmesi lazım. Eğer uyanırsa görmenize izin veririz. Geçmiş olsun ve bu arada yaralılardan iki kişi vardı hatırlıyorsanızsa, onlar diğer ameliyyathanede olucaklar. Tekrar geçmiş olsun. " 

Minho, "Çok umrumuzdaydılar!" Tiksinerek konuşmuştu adeta.

Chan rahat bir nefes vererek kardeşlerine doğru döndü.
"Hadi çocuklar, artık Arin'in iyi olduğunu bildiğimize göre yemek yemeğe gidelim hadi, sabahtan beri hiç bir şey yemediniz." diye uyardı Chan.

Hepsi başıyla onaylayınca kantine doğru gitmeye başladılar.



8 Brother & 1 Sister (Skz ile hayal et)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin