Seyran gizlice odasına girmeyi başarmıştı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Ferit'in odasında görülürse yapacağı hiçbir açıklama yoktu çünkü. Sabah hala erken saatler olduğu için yalıda pek ses yoktu. Su içecektim diye düşündü. Akıl kalmamıştı ki. Aşağı indiğinde mutfakta hazırlık yapan hizmetlileri gördü.
Çekinerek selam verdi "Günaydın."
"Aa günaydın seyran hanım. Hayırdır bu saatte. Erkencisiniz çok." dedi Şefika sevimli bir ifadeyle.
"Ben çok susadım da. Su içeyim dedim."
"Neden bize haber vermediniz. Dicle getirirdi."
"Yok, olur mu öyle şey. Saat çok erken diye kimse olmaz diye düşünmüştüm ben zaten." dedi Seyran
"O yüzden pijamayla aşağı indiniz sanırım." dedi Sultan imalı bir gülümsemeyle.
Seyran bu saldırının sebebini anlamasa da cevabını verdi. "Evet kimse olmayacağını düşünmüştüm dedim o yüzden."
Şefika kaş göz yaparak Sultan'ı uyardı.
"Siz bir daha bir şey isterseniz odadaki diyafonu kullanın Seyran Hanım. İlla ki uyanık biri olur burada. Siz zahmet etmeyin."
"Tamam Şefika Hanım. Teşekkür ederim. Ben suyumu alıp gideyim artık."
Seyran suyunu alıp mutfaktan çıktı. Kendisini Sultan yüzünden huzursuz hissediyordu hala.Odasına çıkıp kahvaltı için hazırlandı. Bir sonraki hafta okul başlıyordu artık. Bugün restorana gidip part time çalışacaktı. Yerine biri bulunana kadar özel ders veriyorum bahanesiyle restoranda çalışmaya devam etmesi gerekiyordu. Aslında özel ders vermek de çok iyi fikirdi. Korhanların parasıyla okumak istemiyordu. Zaten bu evde olmayı da istemiyordu. Evin hizmetçisi bile sığıntı gibi hissettirmişti kendini ona.
Hazırlanıp salona indi. Gülgün, Orhan ve ifakat salondaki koltuklarda oturmuş Halis Ağa'nın gelmesini bekliyorlardı.
"Günaydın." dedi Seyran herkese.
"Günaydın" dedi Gülgün gülümseyerek. "Gel otur Seyrancığım."
Seyran çekinerek koltuğun ucuna oturdu. Hala bu evde ne yaptığını düşünüyordu. Kendini oraya ait hissetmiyordu.
O sırada Ferit içeri girdi. Akşamdan kalma halini üstünden atamamıştı hala. Bitkin görünüyordu.
"Günaydın Ferit. Ne o uyanamamışsın hala." dedi İfakat imalı bir gülümsemeyle. "Akşamdan kalma gibi bir halin var."
Ferit yutkunarak cevap verdi. "Yoo ne alakası var. Uykumu alamadım pek."
Seyran önüne baktı. Sabaha karşı olanları düşündü yine. Ucuz atlatmıştı.
"Valla işte alışkanlık tamamen. Kimisi erken yatar kimisi geç. Kimisi erken kalkar. Seyran da mesela erken kalkmayı seviyor sanırım. Yoksa sabahın köründe pijamalarıyla neden mutfağa insin."
Seyran gözlerini korkuyla açıp baktı İfakat'e. Nasıl haberi olmuştu bu kadının. Tabii ya Sultan söylemişti. Seyran Sultan'ın İfakat ile ilişkisini çözmüştü. Kadın İfakat'e çalışıyordu. Acaba öncesini de biliyor muydu? Ferit'in odasından çıktığını görmüş müydü o kadın?
"Ben...Evet erken kalkmaya alışkınım. Susayınca da mutfağa indim. Birilerini görmeyi beklemiyordum. Özür dilerim."
"Seyrancığım burası büyük bir ev. Çok fazla çalışan var. Kılığına kıyafetine dikkat etmelisin. Bunları seninle konuştuk. Olmaman gereken yerlerde olmamalısın. Suyunu Sultan odana koyar bundan sonra."
"Peki efendim." dedi Seyran daha fazla olayı büyütmemek adına.
"Tamam İfakat. Kız daha yeni geldi. Dün bir bugün iki. Bir şey olmaz."
"Ben uyarayım da..." dedi İfakat imayla. Bir şey bilmiyordu ama yakalamayı umuyordu.
Ferit Seyran'ın kendisi yüzünden zor duruma düştüğünü anlamıştı.
"Tamam yenge evin kurallarını hatırladık yine. Teşekkürler." dedi Ferit sıkıntıyla.
O sırada içeri Halis Ağa girdi.
Latif önden girip herkese haber vermişti.
"Ağam geliyor..."
Herkes sofraya geçmişti. Halis Ağa tüm ciddiyetiyle kahvaltısını yapıyor, kimseden ses çıkmıyordu. Bir ara Halis başını kaldırarak Seyran'a baktı. "Seyran kızım haftaya mı başlıyordu okulun senin?"
"Evet efendim." dedi Seyran.
"Bu özel ders işini ne zaman bitireceksin."
"İzniniz olursa birkaç hafta söz verdiğim gibi devam etmek istiyorum. En azından yeni birini bulana kadar."
"Peki peki tamam. Bunu konuşmuştuk zaten. Bugün gidecek misin?"
"Evet efendim."
"Tamam şoförlerden birine söyleyelim bıraksınlar seni."
"Ben bırakırım dede. Hem çalıştığı ortamı görürüm Seyran'ın." dedi Ferit. Dönüp Seyran'a sırıtmıştı.
"Olur götür tabii. Ağabeylik yapacaksın Seyran'a zaten. Sana emanet." demişti Halis Ağa. Bu duyduklarıyla Ferit'in yüzü asılmıştı.
Seyransa alttan alta sırıtıyordu. Ferit'in kendisiyle flört etme çabalarının farkındaydı. Sevgilisi olduğu halde kendisine böyle yaklaşmasına sinir olmuştu zaten.
"Tamam biz gidelim o zaman kahvaltıdan sonra." dedi Ferit.Kahvaltıdan sonra Seyran ve Ferit arabaya doğru yürümeye başladılar. Arabaya bindiklerinde Seyran sordu.
"Neden beni bırakmayı istedin? Gerek yoktu."
"Sana da iyilik yapılmıyor be Antep fıstığı. Sabah için teşekkür etmek istedim sadece. İstersen masada etseydim teşekkürü." dedi sırıtarak.
Seyran göz devirdi. "Sıkıyorsa söyleseydin. O kadar cesur olsaydın terastan girmezdin diye düşünüyorum."
Ferit bozuldu ama belli etmedi.
"Aynen aynen. Hadi gidelim bakalım iş yerine bakalım."
"Ferit lütfen karıştırma ortalığı. Beni bırak ve dön. Ne alaka şimdi sen niye görüyorsun benim iş yerimi ya."
"Neden çekiniyorsun Seyran? Bilmemem gereken bir şey mi var?"
"Ne alaka? Senden niye çekinecekmişim ben. Ne sıfatla?"
"Bilmiyorum artık..."Restorana geldiklerinde Seyran arabadan indi. Arabadan inen Ferit'e yaklaştı.
"Bak lütfen daha fazla gelme. Nerede kaldığımı, kimlerle yaşadığımı bilmelerini istemiyorum. Sizin gibi bir aileyle yaşadığımı öğrenmesinler. Kendim olarak çalışmak istiyorum burada."
Ferit merakla kafasını uzatsa da Seyran'ın isteğine karşı koymadı.O sırada Yiğit Seyran'ı görünce hızla yanına geldi. "Seyran! Hoşgeldin." diye seslendi yüzüne yayılan gülümsemeyle.
Seyran da gülümseyerek yaklaştı Yiğit'e. Yiğit gelip Seyran'a sarılınca Ferit'in yüzü düştü. İçinde anlayamadığı bir öfkeyle orada kalakaldı önce. Daha sonra hızla arabasına atlayıp gitti. Yolda kendi kendine sinirleniyor direksiyonu sıkıyordu. "Anlaşıldı Seyran Hanımın beni neden orada istemediği" dedi. Bu Antepli'ye çok yüz vermişti. Telefonda Pelin'in aradığını görünce hoparlöre aldı.
"Alo aşkım... Tam da seni arayacaktım. Akşam görüşelim mi?" Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Boşluğa bakarken düşündü,
Ferit Korhan'ı kimse mağlup edemezdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını (Ya Seyran Kaçsaydı?)
Short StorySelam, yepyeni bir kurguyla karşınızdayım. Bu evrende Pelin Ferit'in yatağına kimseyi sokmuyor, Ferit ve Seyran zorla evlendirilmiyor, Korhanlar Antep'e hiç gitmiyor. Bu hikayede Seyran tek hayalini gerçekleştirmek, okumak için İstanbul'a kaçıyor. T...