Merhabalar. Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar:))
"Karanlık bir odayı aydınlatmak için tek bir mum ışığı yeter.
Renklerin birbirine karıştığı bir yerde, onları ayırt etmek sadece bir dakikanı alır.
Ignis Pulvis , senin bu savaşa katılmanın tek bir sebebi var.
Bu savaşında tek bir sebebi var. Herkesin kendi içinde birden fazla mazereti olsa bile, dille söylenen tek birşey.
Tek krallık, tek koltuk.
Büyük olan herşey, minicik sebeplerle başlar.
Bu, sana ikinci bilmecem. İlkini çözmen bir ayını almıştı. Şimdi o kadar zamanın yok.
Vakit daralıyor. Savaş yakın. Ve senin seçimini yapman için fazla zamanın kalmadı,
Ignis Pulvis. "
Ruh.Nefes nefese uyandım. Birkaç dakika boyunca, nefesimin düzene girmesini bekledim. Son birkaç gündür olduğu gibi yine çalışma masamda uyuya kalmıştım. Bunun sebebi ise çok çalışıyor olmamdı. Sonuçta ben bir yazardım ve benden yeni kurgu bekleyen okuyucularım vardı.
Ağrıyan boynumu elimle ovuşturdum.
Boynumun ağrısının hafiflediğini hissettiğimde, ovuşturmayı bırakıp gözlerimi cama çevirdim. Gökyüzü morla, maviye boyanmış, Ay ise tüm parlaklığıyla gökyüzünün en ortasına yerleşmişti. Hafif çilseleyen yağmurun sesi dışında, etraf sessizdi." Ignis Pulvis, senin bu savaşa katılmanın tek bir sebebi var. "
Bunu nasıl bilebilirdi? Ruh ne o gece ordaydı, ne de bunu öğrenebilecek kadar güçlüydü. Ruh, V'le girdiği savaştan sonra güçsüzleşmişti.Tam ne kadar olduğunu bilmesemde, 30 yıl kadar hiç yeraltından çıkmadı.
O karanlığın efendisiydi. Kara büyü onun hizmetkarıydı. Yeraltı, kaos ve kan. Onu sadece güçlendirirdi.
Durum bu iken, benim asıl savaşma sebebimin intikam olduğunu nasıl biliyordu, bilmiyordum.
Neden Ignis Pulvis dediğini bilmediğim gibi.
Günlerdir evden hiç çıkmadan sadece çalışıyor ve ruhun dediklerini düşünüyordum.Gözlerimi manzaradan alıp masama çevirdim. Sarı ışık yayan beyaz masa lambamı, tek bir hareketle kapattım.
Artık, içeriyi aydınlatan tek şey Ay'ın ışığıydı.
" Karanlık bir odayı aydınlatmak için tek bir mum ışığı yeter. "
Neden mum ışı peki? Mum ışığının özelliği neydi?
Başımı olumsuzca iki yana sallayıp, kafamı masaya gömdüm.
" Savaşınada, ruhunada, V'sinede, krallığınada, gücünede..." Tam sövmeye devam edecektim ki, kapı çaldı.
Umutla başımı masadan kaldırdım. Kapıda kim olduğunu biliyordum.
Uzun zamandır beklediğim, o yegane şey.
Daha fazla beklemeden kapıya koştum.
Koşarken bacağımı iki kere çarpmış olsamda kapıya ulaşmış, kapıyı açmıştım." İyi akşamlar. Saye Hanım değil mi? "
Başımı olumlu anlamda sallayarak,
" Evet, benim. " Kurye yüzünde yorgun olduğu belli olan bir ifadeyle paketi bana uzattı. Paketi alıp, iyi akşamlar diledim.
Pakete sarılarak, " Sonunda geldin, hayatımın anlamı. " dedim.
Mutfağa koştum. Ordan makası alıp, yere oturdum. O sırada tekrar kapı çaldı. " Kimsin " diye bağırdım.
" Gelmiş geçmiş en yiğit, yakışıklı, kusursuz, zevkli geçit görevlisi. Alp-" Daha fazla bu şahısı dinlemeden kapıyı minik bir büyüyle açtım. Onu umursamadan kargomu açmaya devam ettim. Alp arkamdan söylene söylene kapıyı kapatıp, yanıma geldi.
Ben yerde oturmuş, paketimi çoktan açmış, yeni çantama aşkla bakarken bana söylenmeye başlamıştı." Gerçekten bıktım senden. Bu kaçıncı koleksiyonunu yaptığın şey? "
Bir anda tüm yüzümdeki hayranlık ifadesini bozup, ölümcül bakışlarımla Alp'e dönerek cevap verdim. " Sanane Alp? Ayrıca sen benden çok daha takıntılısın. Geçen kazağı çok sevdin diye stoktaki tüm renklerinden aldın. "
Bu aramızda kalsın, Alp hayatımda tanıdığım en takıntılı insandı.
" Tüm renkleri dediğin dört rengi. Neyse, ben buraya bunun için gelmedim zaten. " Buzdolabımdan aldığı soğuk kahveyle, -bağımlısı olduğum için evde stok yaptığım soğuk kahvelerden biri ile- salona doğru ilerledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venem
FantasyVenem 11/01/1772: Yıllar yıllar önce Veneme bir kar tanesi düştü. Uzun süredir beklenen kış, kendini şimdi gösteriyordu. Tüm Venem halkı bu durumun uğur olduğunu düşünmüştü. Lakin durum öyle değildi. Bu kar tanesi değişimin ve başlangıçın göst...