1

22 6 2
                                    

Öncelikle herkese merhaba. Bu benim ilk yazma deneyimim. Bu yüzden hatalarım varsa affola. İyi okumalar!


                           ⭐⭐



Günümüz, 17 Aralık;

Üniversitenin en güzel yanlarından biri istediğiniz zaman dersten çıkabilmenizdi.Bende bu hakkımı kullandım. Başından beri dikkatimi toplayamadığım dersten çıkarken, aklımda tek bir soru vardı. Şimdi ne olacaktı?. Beni bulmaya gelmişlerdi. Uzun zaman sonra ilk defa hazırlıksız yakalanmıştım. Hiçbir planım, düşüncem yoktu. Okulun merdivenlerinden inerken, birden durdum. Ne yapcağımı bilmiyordum. Birden kendimi yanlız ve güçsüz hisssetim. Halbuki peşimde olmalarının yegâne sebebi gücümdü...

2 saat önce:

Birazdan son derse girecektik. "Sonunda bu gün bitiyor. Bi ara hiç bitmeyecek sandım." Tanıştırayım Mevsim en yakın arkadaşım. Benim aksime enerjik ve cıvıl cıvıl biridir. Ama tersi kötüdür bulaşmamanızı tavsiye ederim. " Bende. Neyseki hafta sonu geldi. Yorulmuştum "
Mevsim şaşkın bir şekilde bana döndü.
" Biz aynı bölümü okuyoruz senle. Senin nasıl dersin olmuyor?"
"Onu dersten kalmadan önce düşünecektin. " Şaşkın ve keyfi bozulmuş bir şekilde bana söylenmeye başladı " Çok kötüsün Saye. Ayrıca-" Cümlesi yarıda kalınca ona döndüm.

Selim gelmişti. Bize doğru yürüyordu. Aslında bize değil, Mevsime doğru geliyordu. "Merhaba" Bana bakarak selam verdi. Başımla karşılık verdim. Mevsim'in beline kolunu sarıp, yanağına bir öpücük kondurdu. Duyamayacağımı düşünerek Mevsimin kulağına bir şeyler fısıldadı. " Seni özledim" Mevsim kızaran yanaklarıyla bana döndü. Selim'in aksine, duyabileceğimi biliyordu. Ona bir gülümseme yolladım. "Benim bir kaç tane işim var. Onları halletmem gerekiyor. Size başka zaman katılsam sorun olur mu? " " Eğer işlerin varsa seni alıkoymayalım. Artık başka zaman yeriz yemeği. " Yemek yemek için sözleşmiştik ama onları yanlız bırakmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Ayrıca içimde tanımlayamadığım bir his daha vardı.
Sanki bugün milattı. Sanki bugün birşeylerin başladığı bir gündü.

Selim'in verdiği cevabı Mevsimde onayladı ama eklemeden de duramadı. " Ama bi sonrakine yemek yiyeceğiz. Kaçışın yok. " Başımı sağ omzuma eğdim. " Tamam sözüm söz. " diyerek okulun bahçesine doğru ilerlemeye koyuldum. Ama unuttuğum birşey vardı. Bir anda olduğum yerde durdum. Hayır ya gerçektenmi Saye? bunu nasıl unutursun! Kahve almayı unuttmuştum! şaka gibi onca yolu geri döncektim. Daha fazla hayata sövmeden, kahve alamak için otomata ilerledim. Makineye geldiğimde, parmaklarım ezbere bildiği isme gitti. Amercino seçeneğini seçtikten sonra, paramı attım. Ve beklemeye başladım. Kahvemi beklerken taktığım siyah ve gri kareli atkımı düzelttim. Makinadan dıt sesi çıktığında kahvemi aldım. Ve ormanlık alana ilerledim. Okulumuzun aslında bir bahçesi yoktu. Ama okulumuzun yanındaki ormanlık alanı, bahçe gibi kullanıyormuş bizden önceki öğrenciler.

Sonra okul müdürü belediye başkanıyla görüşünce, ormanlık alanı bizim okula katmışlar. Yani okulumuzun bahçesi gibi birşey. Bahçede gizli bir bölgem vardı. Gizli derken, çoğunluğun bilmediği bir yerdi. İnsanların konuşma sesleri gittikçe azalırken, huzurla derin bir nefes aldım. Ama aldığım nefesi şaşkınlıkla vermem uzun sürmedi. Benim bölgemde birileri vardı. Ama garip olan bu değildi, aurolarının farklı olmasıydı.Ben auromu gizlemeyi tercih ederken, onlar tam tersini yapmıştı. Buraya geldiklerinden nasıl haberim olmamıştı?. Engellemişlerdi. Duymamı istememişlerdi. Dürüst olmak gerekirse, bu şehirdeki birçok şeyden haberim olurdu. Buda benim küçük sırlarımdan biri. Kafamdaki düşünceleri susturup konuşmaları dinlemeye başladım.

" Ne kadar ileri gideceğini bilemeyiz." bunu söyleyen adam, bal rengi gözlere sahipti. Diğer koyu kahve saçlı adam cevap verdi "Bilemeyiz ama tahmin edebiliriz. " bal rengi gözlü olan adam sabır istermişçesine gözlerini açıp kapattı. "Kimsenin bulaşmadığı, bulmaya çalışanlarında asla bulamadığı kitabı bizmi bulcaz!" Diğer koyu kahve saçlara ve gözlere sahip olan adam cevap verdi "Amaç sadece kitabı bulmak değil.Ayrıca onu da tanımak istiyorum. Kaderimiz onun ellerinde.Bir seçim yapacak ,bu yüzden bizim hakkımızda iyi düşünmeli. " bal gözlü adam alyalı bir ifadeyle " Oo beyefendi sizi böyle görmek ne gü-"

Siyah saçlı adam hiç düşünmeden minik bir büyüyle adamı yere yapıştırdı. Kimlerdi bilmiyorum ama uyumlu olduklarını söyleyebilirim. Dudağımın bir kenarı kıvrıldı. Konuştukları kişinin ben olduğunu tahmin etmek zor değildi. Hoş olmasada gerçek buydu. " Kelimelerine dikkat et. Artık gitmeliyiz. Gizem bizi bekliyor. " bal gözlü adam çevik bir şekilde ayağı kalktı. "Dur" siyah saçlı adam sabrının sonuna geldiğini belli eden bir sesle " Ne var Ekin. " dedi. " Beni çok sevdiğini biliyorum ama konu bu değil. " Bir anda ortam ciddileşti, gerildi."........... onu aradığımızı öğrenirse bizden önce harekete geçmekle kalmaz, başımıza bela açar."

Cümlenin başında söylediği şeyi duyamamıştım. Sanki tüm sesler kısılmışta,sadece doğanın sesi ortada kalmış gibiydi. Başıma giren ağrı sebebiyle elimdeki kahve bardağını yavaşça yere bıraktım.Arkama bile bakmadan çıkışa yöneldiğinde, çoktan beynim çalışmayı bırakmış gibiydi. Ayaklarım bedenimi taşımak için gereğinden çok çaba harcıyordu. Dudaklarım kurumuş, nefes almam yavaşlamıştı. Okulun kapısına geldiğimde, kapının metaline dokundum. O soğuk metal beni kendime getirmişti. Herşey normale döndüğünde, boynumdaki atkıyı sol elimle çıkartıp yere attım. Başımı kapıya yasladım. Bazı gözlerin üstümde olduğunu hissettiğimde,sinir kat sayım artmaya başlamıştı.Ne vardıda bakıyorlardı, anlamıyordum. Bunu üzerine sinirle yere attığım  atkıyı alıp bi hışımla içeri girdim. Lavaboya doğru ilerlerken, aklımda bir sürü soru vardı. Ve cavaplandırmak, hiç kolay gözükmüyordu.




Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)

Venem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin