23 | Her Şey Gerçekten Yolunda Mı?

60 9 37
                                    

80 kisinin okumasi ama 10 kisinin oy vermesi sahiden kiriciydi, haftalardir bekliyorum ama sınır dolmayinca kendimi biraz kotu hissettim ve bolumu yayimliyorum. bu bolumde de guzel bir etkilesim gormezsem bir sonraki bolumu yazmayabilirim... bilmiyorum

umarim en az 15 oy goruruz, surekli bunun lafini ediyorum biliyorum ama zaman ayirip yaziyorum ve okuyanlarin kendini belli etmemesi heves kirici 🤷🏻‍♀️ begenmediginiz yerleri soyleyebileceginizi biliyorsunuz

iyi okumalar

~

uzun sayılabilecek bir süre kadar sonra

Aradan yaklaşık iki ya da iki buçuk hafta kadar geçmişti. Draco Malfoy, bu on beş ya da yirmi günlük süreyi öylesine hareketli, stres dolu ve sinirli geçirmişti ki savaştan beri bu kadar yorucu bir on beş gün yaşamadığına kalıbını basardı. Sadece kendisi için değil, Harry, Hermione ve Ron, hatta bir yerde bakanlık için de zorlayıcı bir süreçti bu.

Sihir Bakanı Kingsley Shacklebolt'un uyarı niteliğindeki mektubundan sonra Draco, siyahi bakanın dediği şeyleri aynen yapmıştı. Noel'den önce Harry'ye bir kez daha gelen mektubu güzelce paketleyerek bakanlığa göndermiş ve tüm bunlardan Harry'nin haberinin olmadığından emin olmuştu. Erkek arkadaşı Harry Potter, zaten yeni yeni kendini toparlıyor sayılırdı; bir de kendilerinin tehdit mektuplarıyla bu kadar içli dışlı bir şekilde uğraşıyor olması onu etkileyebilirdi ve Draco'nun isteyeceği en son şey bu olurdu.

Kingsley, bir sonraki mektubunda Draco'ya son derece karmaşık bir büyü kullandıklarını söylemiş, bunun normalde gerçekten ciddi vakalar dışında asla kullanılmadığından ama Harry'nin böyle bir kurala tabii tutulmasının sadece aptallık olduğundan söz etmişti. Draco da "Tabii ki öyle," yazmıştı yanıtında. "Bakanlık, Harry Potter için de fedakarlık yapmayacaksa kimin için yapacak?"

Ron ve Hermione'nin de durumdan haberi vardı tabii, ikili gelişmeleri yakından takip ediyorlardı. Ron, daha önce neden bakanlığın ya da Kingsley'nin böyle bir şeye adım atmadıklarından yakınmıştı. "Madem öyle büyüler, öyle yöntemler biliyorlar," demişti sıkıntıyla. "Neden daha önce uygulayıp sorunu kökten ve en başından çözmediler? Harry'nin çektiği tüm bu çile onları eğlendiriyormuş gibi?"

"Tabii ki uygulayabilirlerdi," diye yanıtlamıştı Hermione. "Muhtemelen önce kendi ellerinden geleni yapmaya çalıştılar... Kingsley'nin dediği doğruysa, o halde Harry için bile bu fedakarlık pek kolay olmamıştır. Medya, diğer seherbazlar ve diğer her şey göz önünde bulundurulursa..." Omuzlarını indirip kaldırmış, "Eğer ben sihir bakanı olsaydım üstesinden gelirdim." demişti şakayla karışık.

Ve birkaç gün. Birkaç gün boyunca, büyünün yapıldığını söyleyen Kingsley, Draco ve onun mektupları yokmuş gibi davranmış, hiçbir şey yazmamıştı. Sarışın genç bu birkaç günden nefret etmişti, görmezden gelinmekten, özellikle de söz konusu böyle bir durum olduğunda görmezden gelinmekten nefret ederdi. Kingsley'ye sürekli mektup göndermiş, siyahi adamsa hiçbir yanıt vermemişti. En azından tılsımın sonucunu söyleyebilirdi diye düşünen Draco, biraz daha beklemek zorunda kalmıştı. Fakat beklemeye değmeyen bir olay oldu dese yalan söylemiş olurdu.

Çünkü çok geçmeden, Kingsley, birkaç seherbazla beraber Hogwarts'ı basmış, herkesin içinde Zacharias Smith'i tutuklamıştı. Draco, yirmi güne yakın bir zaman önce olan tüm bu dramı en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu.

Zacharias Smith'in bir anda iki kolundan da tutularak, asasının parçalanışı ve zorla öğretmen masasının önüne getirilişi ve McGonagall'ın yaptığı Biçim Değiştirme büyüsüyle bir anda gencin sarı saçlarının renginin solmaya, gittikte koyulaşmaya başlaması, boyunun artması, yüzünde meydana gelen kırışıklar...

anti-heroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin