24 | Harry Potter Uyanmış!

56 9 31
                                    

Draco, Hermione ve Ron, McGonagall'ın isteğiyle dışarı çıkarılmışlardı. Hermione bunu olabildiğince kötü şeylere yorup kendini paralarken Ron, çaresizce onu teselli etmeye çalışıyordu. Draco ise öylece onları izliyordu. Ne hissettiğinden bile haberdar değildi. Nasıl olsundu ki?

Harry'nin ne kadar iyileştiğini düşünüyordu. Sevgisine karşılık bulabiliyordu, Hermione ve Ron yanındaydı. Bir kahramandı, artık terapinin de olumlu sonuçlandığını söylüyordu Amy. Yalan mıydı? Harry, herkesi iyi olduğuna inandırabilecek kadar iyi bir oyuncu muydu artık? İntihara sürüklenmişti ve kimse fark edememişti. İyileştiğine emindi halbuki Draco, Harry ise içindeki hasta adamı yeniden göstermişti.

Hastane Kanadının kapısı açıldığında kapının önünde öylece bekleyen Hermione, Ron, Ginny, Neville, Draco, Dean, Seamus, Draco'nun adını bilmediği birkaç Gryffindor ve Ravenclaw, Luna Lovegood, birkaç Hufflepuff, hepsi birden ayaklandılar ve Madam Pomfrey'ye baktılar.

"Yarayı kapatmak beklediğimden de zor oldu," dedi Pomfrey. Yüzü kırmızıydı ve gözleri buğluydu. "Canı muhtemelen çok yandı ve bu da bir tür kriz geçirmesine sebep oldu. Sakinleştirdim ve yarayı kapattım. Şimdi uyuyor. Uyandığı zaman onu görebileceksiniz."

Daha fazla bir şey söylemeden ve soru sormalarına da izin vermeden yeniden içeri, hastane kanadına girdi ve kapıyı kapattı. Draco, güçsüzce olduğu yere çöktü. Canı muhtemelen çok yandı. Gözlerini kapattı, dizlerini kendine çekerek cenin pozisyonunda durdu ve kollarını bacaklarına doladı. Yüzünü dizlerine gömdü ve kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Aradan ne kadar geçtiğini bilmiyordu, bir süre sonra, omzunda bir el hissederek irkildi ve başını kaldırdı. Gördüğü kişi Luna Lovegood'tan başkası değildi. "Yemek saati geldi, Draco."

"Aç değilim." dedi Draco soğukça. Luna ise inatçı bir şekilde şansını denedi. "En azından birkaç lokma da olsa bir şeyler yemelisin. Bu şekilde yaptığın tek şey kendine zarar vermek olur." Ayaklandı ve tutunarak kalkabilmesi için elini sarışın gence uzattı. Draco ise elini tutmadı, sadece gözlerini Luna'nın renkli gözlerine çıkardı.

"Üzüldüğünü biliyorum," dedi kız aynı hüzünlü, biraz da hülyalı ve sanki bir hayal aleminden fırlamış gibi sesiyle. "Ben de çok üzgünüm. Harry'nin böyle bir süreçten geçmesi hem senin, hem benim, hem kendisi hem de diğerleri için çok... zorlayıcı. Yine de güçlü olmaya çalışmalı ve kendini paralamamalısın. Harry öyle olsun istemezdi."

Harry ne olsun istiyor hiç bilmiyorum ki, diye düşündü Draco kendi kendine. Luna'ya bakmayı sürdürürken sarışın kız başını salladı, ardından Draco'nun yanına oturdu. Draco, şaşkınca yanına kurulan kıza bakarken Luna, "Onu gerçekten seviyorsun." diye söze başladı. "Anlıyorum... ben, gerçekten anlıyorum. Harry'ye öylesine üzülüyorum ki... Seninle olduğu süre boyunca bir parça da olsa iyileşti sanmıştım."

Ben de öyle, diye geçirdi içinden Draco fakat bunu sesli söylemedi. Luna konuşmayı sürdürdü. "Anlaşılan Harry'nin psikolojik durumunu hepimiz hafife aldık. Bu da hepimiz için-"

"Yemeğe gitmem ve birkaç bir şey yemem için mi yanıma oturup bunları anlatıyorsun?" Draco kendi kendine alayla güldü, hemen hiçbir şeye tahammülü yokken Luna'nın gelip bunlardan bahsetmesi sinir bozucuydu. Ya da haklı olması. "Eğer seninle beraber yemeğe gidersem anlatmayı bırakacak mısın?"

Luna omuz silkerek karşılık verdi. "Eğer istiyorsan, Malfoy." Elini Draco'nun omzuna koyunca sarışın genç bir anlığına irkildi, birkaç saniye sonra Luna'nın ondan destek alarak ayağa kalktığını gördü. Sarışın kız gitmeden hemen önce "Harry sen burada beklediğin için mucizevi bir şekilde iyileşmeyecek," dedi. "Yine de eğer istiyorsan burada öylece oturmaya devam edebilirsin."

anti-heroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin