13 | Büyücü Satrancı.

218 32 141
                                    

iyi okumalarr bol oy ve yorum bekliyorumm hepinizdenn💓💓💓

~

Draco gözlerini açtı ve içinde bulunduğu pozisyonu gördüğünde sevinçten dans etmek istedi. Kollarını Harry'ye dolamıştı ve Harry bundan kaçmıyor gibi görünüyordu, başını Draco'nun çenesinin altına koymuş ve yüzünü da onun göğsüne yummuştu. Huzurlu görünüyordu.

Ama Draco uyandıktan kısa bir süre sonra uyandı, Draco'dan uzaklaştı ve oturur pozisyona geçmeye çalıştı. "Günaydın, Harry." dedi Draco gülerek.

"Günaydın Malfoy." dedi Harry gözlerini sıkıca yumup esneyerek. "İyi uyuyabildin mi?"

"Evet. Gerçekten. İyi uyudum. Sen iyi uyuyabildin mi?" diye sordu Draco. Harry başını aşağı yukarı salladı. "Evet. Güzeldi. Kabus görürüm sanıyordum, iksir getirmedim diye pişman olmuştum ama gerek kalmadı. Rüya görmedim."

"Ben gördüm." dedi Draco. "İkimizin de atadam olduğunu ve Firenze ile arkadaş olduğumuzu. Bir insan neden böyle bir rüya görür ki?"

Harry kendini tutamayarak gülmeye başladı. "Voldemort'un zihnime girmeye çalıştığı dönem ben de sayısız saçma rüya gördüm. Bir süre sonra alışıyorsun." Draco merakla ona baktığında başını iki yana salladı. "Hayır, hayır, sakın benden onları anlatmamı isteme. Gerçekten, utanç vericiler."

"Denemeni isterim."

"Sadece istemekle kalırsın." dedi Harry omuzlarını indirip kaldırarak. "Ben yatakhaneye gidiyorum, üzerimi değiştirmeliyim. Derslere bu kılıkla girersem Gryffindor'dan puan kaybederiz." Kendi kendine güldü. "Daha fazlasını kaybetmeyelim bari."

"Weasley McGonagall ile konuşuruz falan demiyor muydu?" dedi Draco üzerini düzeltirken. Harry saçlarını biraz yatırmaya çalıştı ve sonuç hüsran oldu- bununla birlikte yeşil gözlü çocuk beklenti içinde sarışın olana döndü. "Bilmiyorum. McGonagall kişilik değiştirmiş gibi davranıyor. Normalde bana karşı pek sıcak davranmazdı ama şimdi arkadaş gibiyiz."

Durdu. Neredeyse dehşet içinde "Benimle muhabbet etmişti." dedi. "McGonagall biriyle muhabbet ediyorsa bence o kişinin üç ay içerisinde kanserden ölme ihtimali yüzde doksan beş."

Draco ona "Ne?" der gibi baktığında Harry gözlerini devirdi ve derin bir iç geçirdi. "Gerçekten mi? Sizde kanser de mi yok?" Tanrı'yı kastederek yukarıya baktı. "Tüm kötülükleri Mugglelara yaptın ve Büyücüler de hiç zorluk çekmeden ölüp gidiyorlar mı?"

"Hey hey, Tanrıyla öyle konuşamazsın." dedi Draco gülerek. Kolunu Harry'nin omzuna attı. Harry irkilmedi. Draco'dan da uzaklaşmadı. Teması pek sevmediğini tahmin edebiliyor hatta bir yerde de biliyordu ama Harry'nin her seferinde irkilmeden alışıkmış gibi davranması hoşuna gidiyordu.

"Bugünün planı ne?"

"Derslere girmek ve olabildiğince az puan kaybettirerek ortak salona dönebilmek." dedi Harry. "Eksik bir şey var mı?"

"Hangi dersler var?" İhtiyaç Odasında bir şey bırakmadıklarına emin olduktan sonra çıktılar ve ortak salona doğru yürümeye başladılar. İkisi de derslerin ve yemeğin başlamasına hayli vakit varken uyanmışlardı ve bu sebeple acele etmelerine de gerek yoktu.

"İlk iki saat iksir diye biliyorum." dedi Harry. "Sonra Kehanet var. Bir saat."

"Sonra Biçim Değiştirme var sanırım."

"Hayır." diye itiraz etti Harry. "Sonra Tılsım var. Bir saat. Ondan sonra Biçim Değiştirme. Ondan sonra da Sihir Tarihi ve kapanış."

"Çok yorucu." dedi Draco isyan eder gibi bir ses tonu kullanarak. "Neden o kadar çok ders var ki?"

anti-heroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin