sınır yok ama herkesin destek olmasını rica ediyorum
iyi okumalar
~
"Harry ile konuştun mu?"
Draco, öylece, kendi başına oturup karşıyı izlediği kırmızı kanepede doğruldu ve ortak salona ne zaman girdikleri hakkında bir fikri olmadığı Hermione ve Ron'a baktı. Başını ağır ağır aşağı yukarı salladığı sırada Hermione Draco'nun tam karşısındaki pufa, Ron ise yanına oturdu.
"Harry senin hakkında konuşmamaya yeminli gibi görünüyordu." dedi Ron konuy biraz daha açmaya karar vererek. "Senin adını ağzına bile almadı, ne zaman senden bahsedecek olsak konuyu değiştirmenin bir yolunu buldu. Aranızda bir sorun falan mı var? Kavga mı ettiniz?"
Senin adını ağzına bile almadı. Bu cümle, Draco'nun ağzında acı, metalik ve tarifi imkansız derecede kötü bir tat bırakmıştı. Yüzünü buruşturmamak için kendini zor tutarken "Kavga etmek de ne kelime," diye mırıldandı. Ron ve Hermione'nin birbirlerine attığı tedirgin bakışları yok sayarak "Artık benden tam anlamıyla nefret ediyor." diye devam etti.
"Özel bir şey değilse..." dedi Hermione. "Kavganız ne hakkındaydı? Harry insanları kolay kolay silmez, affedicidir. Eğer birilerini silecek olsaydı bu yine en başında sen olurdun, ama görünüşe göre sana aşık bile olmuştu değil mi?" Draco umutsuzca başını iki yana salladı, bacak bacak üzerine attı ve acı acı gülümsedi. "Bu sefer her şeyin gerçek anlamda sonu olduğunu düşünüyorum."
"Neler olduğunu anlatmadan sana yardımcı olamayız." dedi Ron.
"Okulun ilk günüydü," Draco olayı en başından almaya karar verdi. "İksir dersiydi ve ben de geç kalmıştım, neden olduğunu hatırlamıyorum bile. Ama Slughorn derse girdiğimizde bana ekip çalışması istediğini söyledi, ben de bunu bahane ederek Harry'nin yanına oturdum. Zaten biliyorsunuz, o zamandan bu yana onunla arkadaş olmaya ya da aramızdaki bu kötü şeyi sonlandırmaya çalışmıştım."
İşin bu kısmında yaptığı bu yanlışı Hermione ve Ron'a, Harry'nin en yakınlarına anlatmaya öylesine utanıyordu ki bir anlığına tüm bunlar üstesinden gelemeyeceği kadar ağır geldi, derin bir nefes aldı ve ikiliye bakmamaya çalıştı. "Ben... Çantamı toparlarken yanlışlıkla Harry'ye ait bir defteri de kendi çantama atmışım, fakat eminim, benzer bir defter benim de vardı ve muhtemelen o defterin bana ait olduğunu düşünmüştüm."
"Ve o defter Harry'nindi," dedi Hermione, belli ki tüm olayı en baştan çözmüştü.
"Evet, öyleydi, ben, bunu ancak defterin bana ait olmadığını fark ettiğim anda anladım. İçini karıştırıp şöyle bir baktığımda Harry'nin günlüğü olduğunu gördüm." Ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi. "Ben... yapmamam gerektiğini biliyordum ama defteri okumaya başladım."
"Roman okur gibi Harry'nin günlüğünü okumaya başladığını mı söylüyorsun?" diye araya girdi Ron, Draco cesaret edip başını kaldırdığında kızıl saçlı genç adamın kulaklarına kadar kızardığını fark etti. "Özel hayat ya da mahremiyet nedir haberin var mı? Empati duygun-"
"Biliyorum, evet," diye sözünü kesti Draco. "Harry'nin günlüğünü okumam yanlıştı, bunu asla yapmamalıydım. Bu konuda hepimiz hemfikiriz zaten. Ama yine de sizi temin ederim ki Harry'nin günlüğünde yazanları okumuş olmam hiçbirinize karşı davranışlarımı değiştirmedi, bunu söylüyorum çünkü görünüşe göre Harry, defterini okuduğum için onunla sevgili olduğumu zannediyor, ona acıdığımı düşünüyor, ya da onun gibi bir şey."
"Bu gayet mantıklı bir düşünce, sırf özelini mahvettin diye Harry'yi suçlayamazsın." dedi Hermione. "Ben... ne diyeceğimi o kadar bilmiyorum ki." Kahverengi gözlerini Draco'ya çevirdi. "Kavga sebebiniz bu muydu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anti-hero
Fanfikceharry potter, bir gün gözlerini açar ve gerçekleri görür. o, herkesin perde arkası gelene dek desteklediği bir anti kahramandan başkası değildir. TW: KENDİNE ZARAR VERME/İNTİHAR