Bölüm 22: Tutku

2.3K 106 63
                                    

Herkese tekrardan merhabaa

Nasılsınız?

Önceki bölümün sonunda sizi merakta bırakmıştımm

Bu bölüm sizi güzel şeyler bekliyor

İstediğiniz bir sahne vardı. Uzun süre beklediniz. İsteğinizi yerine getirdim. Artık gönül rahatlığıyla okuyun

Yazarken zorlanmadım da değil yani. İlk defa böyle birşey yazıyorum ve yazarken çoğu yerde kendi kendime utandım.

Lütfen o yerde çok yorum yapmayınn🥹

Yazım yanlışları olabilirr

Yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayınn

İyi okumalarr

&&

Ayağımın altında bir mayın vardı. Bir yerini bile oynatsam her an havaya uçabilirdim. Olduğum yerde ellerim havada öylece duruyordum.

"Güzelim, sakın kıpırdama. Ben halledeceğim." Dedi Kılıç. Arkamda duruyordu, onu göremiyordum.

"Hayır, sen gelme." Dedim. Farklı yerlerde de mayın olma olasılığını düşünerek buraya gelmesini istemiyordum.

"Sen olduğun yerde kal. Ben ne yapacağımı biliyorum." Sesi sert ve korkulu çıkıyordu. Bana doğru yaklaştığını adım seslerinden anlayabiliyordum.

"Kılıç lütfen dikkat et." Dedim. Daha da yaklaştı.

Yanıma doğru geldiğinde arkadan sarıldı bana. Gözlerimi kapattım. "Şimdi beni iyi dinliyorsun. Yerinden kıpırdamak yok. Herşey yoluna girecek." Dedi beni sakinleştirmeye çalışarak.

"Nasıl olacak? Ayağımı çekersem patlar." Dedim korkuyla.

"Patlamayacak, konuşma şöyle." Dedi ve ilk önce etrafına bakınmaya başladı. Arazinin bazı yerlerindeki otlar daha uzundu, benim bastığım mayın da uzun çalıların arasındaymış.

Arka cebinden telefonunu çıkardı. Arkam dönük olduğu için ne yaptığını göremiyordum. "Aç şu telefonu Salih!" Dedi sesli bir şekilde. Salih bomba imhacı olduğu için bunu da halledebilirdi.

"Telefon çekmiyor. Sikicem böyle işi!" Dedi sinirli bir şekilde. Ben ise kıpırdamadan öylece durmaya çalışıyordum. Telefonun çekmemesi ayrı birşeydi.

"Kılıç beni tutar mısın? Düşersem diye korkuyorum." Dedim kısık sesle.

"Buradayım yavrum. Tutuyorum seni, düşmeyeceksin." Dedi kolumdan tutarak. Ne yapacağımızı bilemeden bir kaç saniye öyle durduk.

Kılıç kolumu bırakıp aşağı eğildi ve bu sefer ayak bileğimi tuttu. "Şimdi, dediklerimi yerine getireceksin. Bende ne yapacağımı bilmiyorum, bir şekilde halledeceğiz. Halletmek zorundayız." Dedi. Nasıl yapacağını bilmemesi beni daha da korkutuyordu. Ancak ona güveniyordum.

Mayının üstünde olan ayağımı tuttu. "Sende ince taban ayakkabı giyecek günü bulmuşsun." Dedi buna da sinirlenerek. Ayağımda converse vardı. Dediği gibi ince tabandı.

"Ne yapayım, bunu giymek istedim." Dedim cümlesine karşılık.

Aşağı baktım, ayakkabımın iplerini yavaş yavaş çözmeye başladı. Ayakkabının iplerini çözdükten sonra kenarlarını parmağı ile genişletti.

"Ayakkabıyı tutacağım, sende yavaşça ayağını çıkar. Sonra da uzaklaş buradan." Dedi. Dediği ile elimle ağzımı kapattım.

"Olmaz, seni tek bırakamam." Dedim.

ÇİÇEKTEN TAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin