BOMP!

638 15 61
                                    

Yarım saat sonra kapım çalındı. O ana kadar lavaboya dayandığımı fark etmemiştim. Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. Göğüslerim bluzuma baskı yapıyordu. Tüm vücudum gergindi. Lavabonun elime geçen soğuğuyla alev almış gerdanıma baskı yaptım. Nabzım hala düzene girmemişti. Utanç içindeydim ama arzu kanımda harekete geçmişti. Annemin zihnimde beni kırbaçlayan sesini bastırmaya çalıştım.

"Ahlaksız, rezil, ailenin yüz karası..."

Parmaklarımla saçlarımı düzene koydum. Alnımda oluşan ter damlacıklarını sildim. Derin bir nefes aldım ve sahte bir gülümsemeyi aynadaki yansımama gönderdim. Yanaklarım şeftali rengine bürünmüştü. Güzeldim. Biraz daha cesaretli olursam, hayatımda bir şeylerin değişmesini sağlayabilirdim. Annemin zihnimde yankılanan seslerini ve hareketlerimi kısıtlayan tüm zincirlerini koparabilir; beni mahkûm edecekleri geleceğe adım atmadan, hayatı yaşayabilirdim.

Israrla tıklanan kapıya kayıtsız kalamadım. Kapıyı açtığımda Merih karşımda duruyordu.

"Seni tedirgin ettiğim için özür dilerim," dedi. "İstemediğin bir şey asla yapmam."

Süt beyazı teni nemlenmiş ve parlıyordu. Keskin çene hattı, gözlerinin derinliği, saçlarının terden ıslak olması içimi gıdıkladı. Odaklanmak zordu. İçimde beni zorlayan onu öpme hissini uzaklaştırmak için bakışlarımı kaçırdığımda daha fenasıyla karşılaştım. Belirgin kabarıklığın sakinleştiği şortunun önünde hafif bir ıslaklık vardı. Tüm vücudum titredi ve bakışlarımı zemine verdim. Her bakışımı farklı yöne çevirdiğimde beni sarsan bir görüntüyle kalıyordum. Zemindeki çıplak ayakları güçlü kemiklerini sergilerken beyazdan şeffafa çalan teninin altında mor damarları tuhaf bir şekilde bakışlarımı sabitlemişti.

Bir şey söyleyemedim. Onu arzuladığımı haykırmak istiyordum ama sadece başımı salladım.

"Aramız iyi mi?" diye sordu.

"Hiç olmadığı kadar," derken kendimi tanımadım. Sanki içimde gizli bir ben uyanmış ve kontrolü ele almaya başlamış gibiydi. Bu hoşuma gitti. Gülümsedim. Gözlerine bakabiliyordum. Tutkularımı henüz açıkça itiraf edemezdim ama tüm bunlara kayıtsız kalamayacak kadar da bıkkın bir yanım benim için bu yazın bir şans olduğunu haykırıyordu.

Merih, iki L ile "Güzell," derken kelimeyi baskılayarak söyledi ve o iç gıdıklayıcı dudakları yine kıvrıldı. Onları öpmek istiyordum.

Uzandı ve çenemi narince tuttu. Kalbim kulaklarımda gümbürdedi. Bakışlarını bakışlarıma çevirirken dehşet güzel görünüyordu. "Yaman, koçun yokluğuma sinirlendiğini söyledi. Koç, bizimkilere söyleyerek başımı belaya sokmadan antrenmana gitmem lazım ama unutma, bana bir milkshake borcun var."

"Tamam," dedim hızla. "Sözüm söz." Sesimin titrediğini fark etmemiş olmasını diledim.

Merih'in bakışları, derinlerinde sakladığı bir sıcaklıkla doluydu. Parmaklarının çenemde bıraktığı iz, kalbimin atışlarını hızlandırdı. İçimdeki gizli ben, daha da cesur hale gelmişti. Merih'in ardından bakarken, kalbimde bir heyecan dalgası yükseldi. Milkshake yapmayı dört gözle bekliyordum; sadece bir içecek değil, belki de aramızda bir köprü olacaktı.

O gittikten sonra odama dönüp yatağıma uzandım. Tavanı izlerken, Merih'in gözlerindeki sıcaklığı ve dokunuşunun yumuşaklığını düşündüm. Kafamın içindeki karışıklık, yerini yavaş yavaş bir netliğe bırakıyordu. Onunla geçirdiğim zamanın, beni bu denli etkileyebileceğini hiç düşünmemiştim.

Âşık mı oluyordum?

Gözlerimi kapattığımda, Merih'in gülüşü ve sesinin tınısı zihnimde yankılanıyordu. Kendimi ilk kez bu kadar canlı ve özgür hissediyordum. İçimdeki gizli ben, artık saklanmak istemiyordu. Bu yeni ben, korkusuzdu ve hayata karşı daha cesur adımlar atmaya hazırdı.

Merih'in zihnimde canlanan görüntüsüyle kendime dokunmaya başladım. Göbeğimde daireler çizdim. Oradan yukarı gidip Merih'in avuçladığı anı hatırlayarak göğüslerimi sıktım. Bedenimin tam ortasında patlamaya hazır bir bomba var gibiydi. Kendi dudaklarımı ısırırken onun beni öpüşünü hayal ettim. Saçlarımdan tutup boynuma, gerdanıma ve göğüslerime inen dudaklarının sıcak dokunuşlarını düşündüm. Sert mi hareket ederdi yumuşak mı? Her ikisi de bombanın pimini çekmeye yeterdi. Basketçi kollarının kalçalarımı avuçladığını düşündüm. Kaba etlerimi sıkıp beni kendine bastırdığını... Önündeki kabarıklığın tenime baskı yapan sertliğini düşünürken inledim. Zihnimde onlarca şekil ve düşünce birbirine çarptı. Çarşafı büzüp bacaklarımın arasına aldım. Tenimde gezdirdim. O anda Yaman'ın yanık vücudunun görüntüsü zihnimde patladı. Pimi çekilen bombanın parçaları bir Merih oluyor bir Yaman'ın vücuduna dönüşüyor ve ikisinin arasında dans eden beni sarsıyordu. Dişlerimi sıkıp yüzümü yastığa gömdüm ve haz dolu bir inlemeyle kasılmış vücudumu yatağa bıraktım.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KIRMIZILAR, KARANFİLLER VE GÖZYAŞLARI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin