Gözlerin...

40 19 8
                                    

6 ay önce...

Herkes yemek masasında oturmuş beni bekliyordu. Bizim bir aile geleneği vardı, herkes masada olunca yemeğe başlardık. Bugünde Çınar komiser yüzünden bahane uydurarak evden çıkmıştım fakat geç kalmıştım. Babamdan büyük bir azar yiyecektim. Bir Azra Akın kuralı her yere geç kalma gibi hastalığım vardı. Telefonuma gelen bildirime baktım. Siktir.

Eray abi iki yeni mesaj...

E: Amcam diyor ki 5 dk içinde evde olmazsa bidaha dışarı çıkamicak.

E: Ayrıca akşam törene katılmamız lazım gel artık 🤦🏻

Umursamadan koşarak bahçenin kapısına ilerledim. Korumalara işaret verip, kapıyı açmalarını bekledim. Eve varınca şükür namazı kılıcam. Bahçe büyük olduğu için koşarak 3 dakikaya orda olurdum. Aynen öyle olmuştu. Elimi duvara yaslayıp nefesimi geri almaya çalıştım. Zile bastığım gibi Ayşe abla kapıyı açmıştı.

"Ooo, Azra hanım hiç gelmeseydiniz." Bu kadın benimle uğraşmayı ne zaman bırakır tahminen?

"Geldim ya ona şükür et." Dedim gülerek. Salona doğru ilerledim. Ne? Yemek masası nerde? Babam salonda tekli koltukta oturmuş beni bekliyordu. "Hoşgeldiniz hanımefendi." Şükür namazı değilde cenaze namazım kılınıcak gibi. Yüzüme tatlı olduğumu düşündüğüm gülümseme yerleştirdim. "Baba yemek yediniz mi ya siz?" Konuyu sapıtmaya çalışıyordum. Başını hayır anlamında salladı. Salona inen merdivenlerden annem ve Esra'nın indiğini gördüm. Esra beni baştan aşağı süzerek gülmeye başladı.

"Nerdesin kızım sen?" Annem geri kalır mı hiç? Aynı gülümsemeyle anneme baktım. "Ben baban değilim, sökmez bana bu yalandan gülmeler."

"Banu uğraşma kızımla. Alıştık artık bu hallerine. Kızım sende hazırlan çıkıyoruz zaten herkes hazır." Babam ayağa kalkıp, alnımdan öperek kulağıma fısıldadı. "Bu geç kalma işini konuşucaz."

"Nereye gidiyoruz?" Önceden haber etseler ona göre giyinirdim. Gerçi kargo pantolon ve tişörtten başka kombin yapmazdımda. Annem zafer kazanmış gibi gözlerime bakarak konuşmaya başladı. "Babanın hasmı olan Atayların küçük oğlunu karşılama töreni var oraya gidiyoruz. Sende yatağının üstündeki kıyafeti giyin ve gel. Unutmadan azıcık makyaj yap." Başımı hayır anlamında salladım. Bu törene gitmicektim. Neden geç kaldığıma kızmadıklarını anlamıştım.

"Baba ben gelmiyorum." Benim öyle yerlere gitmediğimi biliyorlardı.

"Noldu külkedisi korkuyormusun yoksa o gün gibi yere kapaklanırsın mazallah." Esraya biri şurdan defolup gitmesini söyleye bilir mi? Gözlerimi devrimekle yetinmiştim. Babamın ısrarıyla yine bir törene katılmıştık. Ayağımda topuklular yüzünden gezemediğim için yere kapaklanmıştım. O günden sonra asla törenlere katılmıyordum.

"Azra bu tören benim için önemli olmasa gelmeni istemem zaten. Ahmet'e kim olduğumuzu gösterelim." Babamla Ahmet Atay hep yarış halindeydi. Şaşırmamıştım. Telefonuma gelen aramayla babama cevap vermeden koşarak bahçeye çıktım.

Çınar komiser arıyor...

"Buyrun?"

"Nerdesin Azra?"

"Sizin yüzünüzden eve geç geldim komiserim ayrıca bu konuyu konuşmuştuk. Olur olmaz beni aramamalısınız."

"Susmayı düşünüyormusun?"

"İyi sustum."

"Atayların küçük oğlunu karşılama töreni var. Sende orda olmalısın. Babanı davet etmişlerdir. Yolunu bul ve orda ol. Unutmadan Anıl Efe Atayı avlamamız gerek."

CİNAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin