Bilinmeyen numara

34 18 10
                                    

"Polismisin?" dedi hissizce. Cümlesine devam etmemişti. Bende sormicaktım. Gözlerime takmıştı. Gözlerimden ayırmıyordu gözlerini.

"Sayılır." demiştim. Ama o kimdi? Burda olan masumlardan birimi, yoksa masumların canına kıyan birimi? Polis değildim. Polis olacak kadar bilgiye nede güce sahiptim.

"Sen kimsin?" Dedim sakince. O benim aksime silahını beline koymuştu. Ben silahı ona tutuyordum. Sesli şekilde nefesimi verdim. Silahı geri çektim. "Kim olduğumu bilmene gerek yok. Yardım et bana. Sağ olanları kurtaralım." Haklıydı. Daha sonra kim olduğunu araştıra bilirdim. Şuan en iyisi o kadını ve burda olanları kurtarmak.

Silahı belinden çıkarıp, villaya yöneldi. Kadın içerdeydi. Ben arkasından ilerliyordum. Elimle durması için işaret verdim. Sonra sakin adımlarla kanepenin arkasına yöneldim. Burdaydı. Oda aynı şekilde yanıma geldi. "Seher abla?" demişti. Nasıl yani? Tanıyormuydu. Ama üzülmüş gibi bakmıyordu kadına. Sanki durgundu gözleri. Neden bu kadar güzel bakışa sahipti? Ama neden anlamı yoktu gözlerinin?

"Anıl." dedi kadın acıyla. Nasıl? Bu adam benim yakalamam gereken kişimiydi? Olaya bak şuan yardım ediyorum. Istemsizce güldüm. Gözleri bi anlık gülüşümde durdu. Sonra bana bakarak konuşmaya başladı.

"Komik olan ne?" Kadın ölüyo, ve şuan söylediği şeye bak. "Seher hanımı kurtaralım ilk Anıl bey." Başını sallamakla yetindi. Kadının yüzüne bakmıyordu. Telefonu cebinden çıkarıp, birisini aradı. Gördüğüm şeyle gözlerim büyüdü.

"Hey sen ciddimisin? Telefon yanındaysa polisi araya bilirdin." Cevap vereceğin an telefonu diğer taraf açmıştı.

"Ayaz nerdesin?"

"Cehennemin dibinde ol."

"Villaya gel Seher abla yaralı."

"Siktiğimin korumasını çoğaltsaydınız. Kaç kişi öldü haberin varmı lan?"

"Ayaz siktir ol gel." Telefonu kapatmasıyla gözlerim büyüdü. Şaka yapıyorsun herhalde? Bu adam manyağın teki.

"Telefona ihtiyacımız yok. Ayrıca burdaysan polisle asla iş birliği yapmadığımı ve ne kadar nefret ettiğimi bilirdin. Yani polis değilsin. Davetlilerden birinin yakınısın." Söylediklerine göz devirmiştim. Yerde kadın kanlar içinde yatıyor, bizim yaptığımız konuşmaya bak.
Içeriye 20 kişiden fazla bir grup girmesiyle paniklemiştim. Anıl benim aksime silahı onlara tutuyordu. Yavaş adımlarla arkasına saklandım.

"Anıl abi bizi Ayaz bey gönderdi." Anıl silahı geri çekti. Gözleriyle komut verdi. "Kadını hastahaneye yerleştirin. Heryeri arayın, cesedleri toplayın ve sağ kalanları kurtarın."

"Anlaşıldı efendim." Hepsi aynı anda söylemişti. Sanki askerler amk. Anıl arkaya dönerek beni süzmeye başladı.

"Polis hanım korkmuş gibisiniz." Dudaklarının kenarı kıvrılmıştı. Boyu uzun olduğu için yukarı bakmaktan boynum ağrımıştı.

"Polis olduğumu söylemedim, sayılır demiştim."

"Aynen." Bu kadar gıcık olmak zorundamıydı ki? Babamı bulup sıkıca sarılmak istiyordum sadece. İstemsizce gözüm kapıya yöneldi. Çınar nasıldı acaba? Umarım hiç birine bişey olmamıştır.

"Kimi bekliyorsun?" Sözleriyle düşündüklerimden sıyrıldım.

Sorusunu yanıtsız bıraktım. Oda sormadı. Kapıya doğru yöneldim. Cesedlere bakarak yürümeye başladım. Geliyordu. Arkamdaydı.

"Neden geliyorsun?"

"Hala tehlikeli biliyorsun." Çok uzun sürmeden cevabı vermişti.

Konuşmadan yere bakarak ilerliyordum. Yerde kanlar içinde yatan insanlar midemi bulandırıyordu. Tanıdık bir ses geldi.

"Azra!" Çınarın sesiydi. Arka bahçeden geliyordu ses. Koşarak arka bahçeye ilerledim. Çınarı görmemle gözlerim doldu. Aramızda iki üç adım vardı. Yanıma yaklaştı. Üstündeki kanı umursamadan kollarımı bedenine sardım. Aynı şekilde belimden sıkı tutarak karşılık verdi. Birisi Çınarla sarılıcağımı söyleseydi inanmazdım. Ayrılıp dolan gözlerime baktı. "Ne ağlıyorsun hala çocuk gibi?" Gülmeye başladı. Şuan yeri ve zamanı değildi. Gözlerim istemsizce Anıla baktı. Elleri cebinde bizi izliyordu. Dudaklarının kenarı kıvrıldı. Çınar onu gördüğü an gülüşü soldu.

"Abi naber ya?" Anılın abi demesiyle kaşlarım çatıldı.

"Anıl uğraştırma abisi." Aynı şekilde Çınarda cevap vermişti. Çınar kolumdan tutarak sürüklemeye başladı.

"Sevgilin hayırlı olsun Çınar Kılıç." Soyadını bastırarak söylemişti. Kolumu hızla çektim. "Babam nerde?" Çınar kolumu çekmemi beklemiyormuş gibi bana baktı. "Emniyette."

"Ne? Sen ne saçmalıyorsun oğlum?"

"Ahmetle baban hani kavgalıydı eskiden. Birileri tuzak kurmuş, babanın üstüne yıktılar bu saldırıyı."

Anıla çevirdim gözlerimi. Aynı şekilde oda bana bakıyordu. "Ferhatın meşhur kızı sensin demek." Ne gülüyordu, ne kızgındı, ne korkuyordu, ne başka bişey. Bu adamın gözlerinin ardında bişey yokmuydu? Birşey söylemeden arkasını dönerek gitti.
Çınar telefonumu uzattı. Gözleriyle almam için işaret verdi.

"Kaybettim sandım." Dedim telefona bakarak.

"Seni bıraktığım yerde buldum. Nerdeydin?"

"Sizi aramaya çıktım. Sonra içerde Seher diye bi kadın yaralıydı, kanaması dursun diye uğraştım. Anılı gördüm sonra adamlar geldi falan filan işte." Uzatmak istemiyordum. Sonra detaylıca anlata bilirdim.

"Ne? Seher teyzeye bişey oldumu? Şuan nerde?" Pardon. Herkes Seheri tanıyormuş ben hariç.

"Babama götür beni. Şuan kimse umrumda değil."

"Azra, Seher abla nerde?"

"Anılın komutuyla hastahaneye götürdüler."

"Al şunu arabaya geç, kapıları kilitle. Sakın ama sakın içeri gelme. Gelene kadar bekle." Arabanın anahtarını elime tutuşdurmasıyla bişey söylememe izin vermeden gitti. Telefonuma gelen aramayla duraksadım.

Bilinmeyen numara arıyor...

"Alo?"

"Babanı kurtarmak istermisin?"

EVETTTT. bölüm burda keselim. Kısa oldu ama güzel oldu bence.... Sizce telefondaki kim? Tahminleri alalımmmm. Diğer bölüme 5 oy gelirse yayınlarım. Görüşürüz ballarım.🦋🦋🦋

CİNAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin