Çocukluğumu özlüyorum. Neden mi? Çünkü, hayatı anlamazken ve büyümek için can atarken hayat daha güzeldi. Hiç birşeyi anlamazdık ve büyümek için yaşardık. Ben kim olduğumu unutmak istiyorum. Ailemi geri istiyorum. Bir gün çok mutluyken hayatım çok güzel giderken sanki deprem olmuştu ve ben o enkazın altında boğuluyordum. Bu depremi başıma yıkan birden sebepsiz yere hayatıma giren o isimdi... Anıl Efe Atay. Neden? dedim sadece. Cevap yoktu. Sadece cevap ona bağlıydı. Onun haklı çıkmasını ve bunların yanlış anlaşılma olmasını çok isterdim. Birden babam öldü. Sonra annem. Sıradaki kimdi? Ben. Ama tek farklı olan ben ölmektense, öldürmeyi tercih ederim. Bundan sonrasını iyi izleyin. Intikam sevmem... Ama söz konusu ailem olduysa, bu değişir.
Hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açmak için yelteneceğim sırada kapı açıldı. Karşımdaydı. Gözlerine kenetlendi gözlerim. Baştan aşağı süzdüm, üstelik bunu ona belli ederek yaptım. Bir adım uzaklaştım. Beni izliyordu. Ama gözlerindeki duyguyu çok iyi gizliyordu. “Sen,” dedim fısıltıyla. “Neden yaptın Anıl Efe?” Bunu duymayı bekliyordu. Artık herşeyi konuşmamız gerekiyordu. Ben çocuk gibi ondan kaçamazdım ya da o benden bişey saklayamazdı. Ondan deli gibi korkuyordum ve oda farkındaydı. Kapıyı eliyle itip arkasından kapattı. Kendini kapıya yasladı ve kollarını göğsünde birleştirdi.
“Baban bir katil.”
“Kanıt?”
“Kanıt yok.”
“Sana inanmıyorum. Kanıtlamadanda inanmam.” Dudaklarının kenarı usulca kıvrıldı.
“Karıcım,” demesiyle gülüşü daha da belli olmaya başladı “Kanıt varda sana yok işte.” Yüzümü buruşturdum.
“Karını si-” Sözümü kesen kapının çalmasıydı. Anıl kılını kıpırdatmadan aynı pozisyonda bana baktı. Bende ona.
“Kapı.”
“Eee?” Ciddimiydi bu adam?
“Götünü çeksen kapıyı açıcam bay salak.” Gülmeye başladı. Başını eğip başını iki yana salladı.
“Kim o?” dedi aynı yüz ifadesiyle. Göz devirmekle yetindim.
“Doruk.” Yüzündeki gülüş bi anda gitmişti. Sanki beklemiyordu. Arkasına dönüp, kapıyı kilitledi. “Şuan karımla baş-başa kalmak istiyorum. Aşağı in ve salonda beni bekle yarımsaate gelirim.” Ciddimisin der gibi kaşlarımı havalandırdım. Doruktan ses çıkmamıştı. Gitmişti muhtemelen.
“Neden evlendin benimle?” Daha fazla dayanamadan arkamı dönüp yatağa oturdum. “Kağıt üstünde evlilik.” dedim kendimden emin şekilde. Ikimizde bunu neden yaptığımı bilmiyorduk. Beklediğim soruyu sormak istiyordu ama çekiniyordu.
“Azra,” Dikkatle ona baktım. “Neden böylesin?” Işte o soru.
“Çok mu sakinim ya da çok mu duygusuzum? Annesini ve babasını kaybeden birine göre çok mu-” Sözlerimi kesen bu defa babamdı. Odanın köşesinde bana bakıyordu. “Sen onunla evlendin.” diye fısıldadı. Babamın sesiydi. Boğazım düğümlendi. Sözlerimi bıçak gibi kesmişti fısıltısı. “Senin için yaptım.” dedim aynı fısıltıyla.
“Sen neye bakıyorsun?” Başımı hızla Anıla çevirdim. Bilmesini istemiyordum o yüzden konuyu değiştim.
“Söylesene ben çok mu duygusuz biriyim?”
“Evet, değişik birisin. Bir gün heryeri ateşe vermek isterken, diğer gün ateşi söndürmek istiyorsun.”
“Çok acıttı aslında biliyormusun. Babama sarılmak gözlerini açmaması. Ama ağlamak istemiyorum. Ağlarsam ölürüm. Ölürsem kaybederim...” Gözlerim dolu şekilde gülümsedim.
“Babamın katiliyle konuşuyorum ve bir inat uğruna o lanet şeyi imzaladım.” Kollarını yanına saldı. Kafasını kapıdan çekti ve kilidi açtı. Ayağa kalkıp, kolundan tutarak bana bakmasını sağladım. “Babam anneni neden öldürdü? Kanıtı istiyorum.” dedim hissizce. “Emin değilim.” demesiyle gözlerimden benden bağımsız düşen yaşları elimin tersiyle sildim. “Anlaşmadık mı lan seninle? Söz verdin bana.” Başını salladı. “Korumaların getirdiği yemekleri düzgün ye.”
“Ben ne diyorum sen ne diyorsun oğlum ya.” Başıyla yatağın yanındaki sehpanın üstünde olan yemeği işaret etti. “Anıl Efe kanıtı istiyorum.”
“Bekle beni geliyorum.” Zafer kazanmışcasına gözlerine baktım. Kapıyı kapatıp çıkmıştı. Derin nefes aldım. “Babanın katil olduğuna mı inanıyorsun?” Duyduğum ses...Evet. Babama aitdi. “Inanmıyorum. Gerçekleri öğrenmek istiyorum ve bu oyunun bi sonu var baba.” Gülerek bana taraf gelmeye başladı. “Gerçek olmadığını biliyorum.” dedim bağırarak. “Benim katilimle evlisin. Gerçekleri öğrenmek için mi? Neden öldüğümü çok mu merak ediyorsun Azra?” Başımı hayır anlamında salladım. Gerçek değilsin. Hayır. “Öldür onu!” dedi bağırarak. “Neden imzaladığını sen çok iyi biliyorsun Azra.” Kaşlarımı çattım. “Öldürmek için değil mi? Ozaman yap bitir işini. Sana dokunmuyor farkındasın ama neden öldürmüyorsun?”
“Yeter artık!” Gözlerimi sıkıca kapattım. “Git!”
“Neden imzaladın cevap ver bana!” Hesap soruyordu. Aynı babam gibi. Ya gerçekse? Gözlerimi açtım. Üstüne yürümeye başladım. “Evet senden şüpheleniyorum baba! Senin katil olmandan korkuyorum. Yalvarırım beni yanılt. Yoruldum baba ben.” dedim hissizce. Yaklaştı ve yüzümü avuçlarının arasına aldı. “Güzel kızım benim...” Gerçekti. Yemin ederim gerçekti. Babam yanımdaydı. Evet onun kokusu. Gözlerimin yaşlarını sildi. “Imzaladım evet,” dedim babama bakarak. “Onu öldürmek için.” Babamın alnımdan öpmesiyle tüylerim diken-diken olmuştu. “Işte benim kızım.” Aynı o lanet kağıtı imzaladığım gün gibi aklımda olan tek cümle: Imzala ve oyunu başlat!
Arkamdan gelen üç tane korumayla babam yüzümü bıraktı ve gözden kayboldu. Öndeki elinde bıçakla üstüme yürümeye başladı. “Noluyor?” dedim geri adımlayarak. Sırtımın sert zemine değdiği an bıçağı karnıma saplamıştı. “Kızı soyun.” Korumadan gelen emirle kendimi kaldırmaya çalıştım. “Yapma!” dedim bağırarak. Iki korumada üstümdekileri çıkarmaya çalışıyordu. “Hayır!”
“Yalvarırım yapma!”
“Nolur bırakın!”
“Baba!” dedim gözlerimden akan yaşlarla. Yere yığılmıştım. Dizlerimin üstüne düşmemle Anılın kapıyı açması bir olmuştu. “Azra!” Hızla yanıma eğildi. “Naptın sen kendine?” dedi sorgularcasına. Elimdeki kan gerçekti.“Burdalar Efe...” dedim fısıltıyla. Sarılmasıyla şiddetle ağlamaya başladım. “Senin yüzünden,” dedim kollarının arasında olduğum için çıkan boğuk sesimle. “Asaf!” gözlerim kapanıyordu. Kokusu uyumama sebep oluyordu. Hızla kucağına aldı. Gözlerimi açmaya çalıştım. Kalbi hızla atıyordu. Gözlerim kapanmıştı. Tek hissettiğim koşmasıydı. Neden korkuyordu? Daha beni tanımıyordu. Düşmanının kızıydım ben. Karanlıkta sesini son defa duydum.
“Kızı bu hale getiren sensin.”
Hangisi gerçek?
Ölüm mü?
Yaşam mı?
BÖLÜM SONU.... OY VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN OPDUMMM💗🫶🏻😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNAYET
Mistério / SuspenseDikkat' Küfür,argo,texting,yetişkin içerik içermektedir... -Azra Akın? +Evet benim. Kimsiniz? -Babanı kurtarmak istiyormusun? +Kimsin lan sen? Ne saçmalıyorsun. -Soruma cevap ver. +Babam öldü lan benim?! -Oyundu. Söylediği son cümleyle telefonu yü...