st'12

368 65 41
                                        

Sessiz sedasız adımlarla güvenli bölge saydığı binanın sokakla bitişik arka kısmına adımlarken caddenin üzerinde oynayan çocukların topu bir anda ayaklarına dolandığı zaman kasti bir kuvvetle topa geri vurup onlardan en uzak noktaya göndererek küçük çocukların serzenişlerine neden oldu Minho. Keyifli keyifli kıkırdadı çocuklar ona edebilecekleri en saygılı hakaretleri ederken, sonra kalan kısacık yoluna devam etti ve büyük binanın köşesinden döndüğü gibi kolundan çekilip kaşla göz arası duvara yaslı buldu bedenini.

"Ağaç oldum burada Minho, sen hâlâ top oynama peşindesin." diye konuştu Seungmin sol koluyla çıkışını kapattığı oğlanın bir anlık şaşkınlıkla irileşmiş bakışlarını kendininkilere hapsederken.

Minho dehşetle kıkırdayıp ellerini Seungmin'in göğsüne yerleştirerek itmeye çalıştı üzerinden fakat o yerine mıhlanmış gibi bir kararlılıkla öylece dikilirken bunu başarması imkansıza yakındı, bu yüzden bir avucu yaslandığı yerden kıpırdamamak kaydıyla giriştiği eyleme son verdi. Seungmin kalkık tek kaşıyla herhangi bir karşılık ya da bir başlangıç beklentisindeyken Minho öbür eliyle onun kendi bedeninin yanından geçirerek duvara yasladığı eline uzandı ve muzip bir sırıtışla kavrayıp aşağı indirdi. "Ben sözümün eriyimdir." dedi parmakları teker teker onunkilerin arasından geçip kenetlenirken.

Seungmin'in suratında Minho'nun gözlerindeki aydınlık kadar ışıl ışıl bir gülümseme belirdi. El ele tutuşmalarının getirdiği dinginlikle aralarına birkaç santim daha mesafe koydu. "Nihayet." dedikten sonra elinde olmadan kıkırdadı hayretle, oldukça sıradan fakat çarpıntılı bir temasta bulunduğu gencin kendisine anlamaz bakışlarla kitlenen gözlerine baktı sevecen bir edayla. "Bu kadar kolay pas vermen beni hep şaşırtacak."

"Sürünmeye mi meraklısın Seungmin?" dedi Minho az evvelki anlamsız kıkırtının nedeninin farkına vardığında.

"Hayır da ne bileyim, makarasını yapıyordum ama yine de biraz daha tek taraflı sürer sanmıştım."

"Bazen benden nefret ettiğini falan sanıyordum."

"Ne?" diyerek kaşlarını çattı Seungmin, böyle bir izlenim verdiğinin farkında değildi hiçbir zaman ya da belki biraz öyleydi. Ağırdan alma işini fazla abartmış olabilirdi. Çatık kaşlarını gevşetti, Minho'nun elini daha sıkı kavradı. "Çok fazla zoruna gitmemiştir umarım."

"Neden gitsin canım?" deyip bakışlarını oradan oraya sıçrattı. "Ben de ediyordum zaten."

Seungmin sırıtışını dizginledi fakat gözlerinden belliydi hani munzurluğu, "Nasıl güçlü bir nefretse artık, hemen unutup kucağıma atladın." dedi mırıldanarak.

"Ya yuh öküz herif, öyle denir mi?" diye çıkıştı Minho oğlanı tek eliyle omzundan ittirerek ancak savurucu bir hamle değildi zira elleri hâlâ bitişikti. Seungmin şen bir kahkaha atarak onun dili çözülen hırsına kulak verdi. "Hem ne zaman atladım lan kucağına? Asıl sen ayaklarıma kapanacaktın neredeyse, bir oyunlar, bir oyunlar. Neymiş, ev bulmuşmuş da benden başka ev arkadaşı istemiyormuşmuş. Buna tav olacağımı falan düşünüyordun herhalde."

"Olmadın mı?"

"Olmadım tabii," diyerek dudaklarını anlamsızca sarkıttı aşağıya doğru, ne konuştuğunu dahi takip edemiyordu o böyle sırnaşık sırnaşık dibindeyken. "Biraz gerilesene sen ya!"

"Ben bir kere verdiğin sözü tutmanı bekliyorum."

"Tuttum işte elini."

"Bundan başka yapacağın bir şey daha vardı sanki."

Minho dünün taptaze hatırasını aklına getirip utandı bir anlık yükselişle gösterdiği cüretinden ötürü. "Düşüneceğim demiştim, hatırlıyorum şimdi kandırma adamı, ayrıca dün bir bugün iki Seungmin."

sour times | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin