İşte o ceset dolu ormana gelmiştik. Kahretsin korkakların hiçbiri gelmemişti. Yanımda sadece sadık yardımcım William ve ekipten 3 kişi vardı. Yürek yemiş olmalıydık. Cesetlerle dolu ıssız bir ormana 5 kişi giriyorduk. Tüm cesaret bizde miydi? Bu kadar cesaret fazlaydı. Resmen bir ölüm davetiyesiydi! Pekala soğukkanlı olmalıydım.
Ormanın içlerine doğru ilerliyorduk. Etraf leş gibi kokuyordu. Bu vahşi varlık her ne ise çok vahşiydi. O iğrenç katili yakalamalıydık. Neyse ki ilk 2 yıl işlediği cinayetlerden sonra işkence etmeyi bırakmıştı. Bu iyi bir şeydi. En azından artık insanlar ve hayvanlar vahşice can çekişerek ölmüyordu.
İleride bir şey gördük. Parlak bir şey... Bu da ne böyle? Kocaman, parlak, yuvarlak sanki bir geçit gibi... Ne? Bu masallarda ya da televizyonda gördüğümüz geçitlere benziyordu. Vay be! Ama geçitten birileri ya da bir şeyler çıkıyor. Kahretsin! Buraya tek başımıza bu kadar az kişiyle gelmemeliydik. Geçitten çıkanlar insana benziyordu ancak insan olduklarına dair kesin bir kanıya varamazdık. O dev geçitten ilk inen kişi sarı saçlı, uzun boylu, beyaz tenli, 20'li yaşlarında, muhtemelen erkek ve dürüst olmak gerekirse çok yakışıklı insanımsı -belki de gerçekten insandı ama emin değildim- bir canlıydı. "Siz kimsiniz ve gezegenimizde ne işiniz var? Yoksa o lanet cinayetler sizin mi eserinizdi?" Sarışın olanın arkasından koyu tenli, uzun boylu ve yapılı tahminimce erkek olan diğer canlı indi. Arkasından kumral, çok güzel ve muhtemelen kadın olan diğeri indi. "Biz de sizin gibi bu cinayetleri araştırıyoruz. Bu cinayetler sadece sizin gezegeninizin sorunu değil. Biz de bu kahrolası cinayetleri işleyen her kimse evrenler arası bir gezgin." Resmen kanım donmuştu. Evrenler arası mı? Kahretsin! Bu aptal dava haddinden fazla derine iniyor. "Yani siz insan değil misiniz?" Resmen hepsi saçmalamışım gibi bir bakış attılar ve koyu tenli adam sorumu yanıtladı. "İnsan olmadığımızı nereden çıkardın? İnsanlar sadece sizin gezegeninizde mi yaşıyor sanıyorsunuz? Elbette insanız. Görmüyor musunuz?" Fena halde rencide olmuştum. Kahretsin! Neyse ki sarışın olan konuyu kapattı. "Sakin ol James. Evrenler arası seyahatten dahi haberleri yokken farklı evrenlerde kendi türünden yaşayabileceğini bilmemesi gayet normal." Durumu normalleştirmeye mi çalıştı yoksa bizim gelişememiş bir insanlık olduğumuzu mu savunuyordu hiç bilmiyordum ama en azından daha fazla aşağılanmamıştım. Hadi ama bu düşündüğüm çok bencilceydi. Sarışın olan hafif tebessümünü sergiledi ve "Bu arada tanışamadık. Ben Alex. Ekibimizin kontrolü ve başkanlığı benim sorumluluğumdadır." diyerek kendini tanıttı. "Peki ama tanışma faslından önce sormam gereken sorular var. Kişisel algılamayın sonuçta korkunç bir karmaşanın ortasındayız ve ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yok. Öncelikle size neden güvenmeliyiz? Dilimizi nasıl biliyorsunuz? Ve en iyi ihtimalle iş birliği yapmak için neden 11 yıl önce değil de şimdi geliyorsunuz?" Kahretsin kafam çok karışmıştı. Adının James olduğunu öğrendiğim koyu tenli ve yapılı adam "İstersen güvenme ve sonsuzluk kaçağına yem ol!" Alex adamı buz gibi bakışlarıyla susturdu. James resmen süt dökmüş kediye dönmüştü. Alex "Bize güvenmelisiniz çünkü güvenin olmadığı bir ortamda iş birliği olmaz. Aslında teknolojimiz çok gelişti. Gelişmiş teknolojimiz sayesinde yalnızca ufak bir yazılımla bir dili çözümleyip beyinlerimizin dil öğrenme bölümüne aktarım yapabiliyoruz. Ayrıca 11 yıl bekleyen sadece biz değildik öyle değil mi? Sizden biri bu davayı üstlenene kadar beklemeliydik. İş birliği yapabileceğimiz biri yokken nasıl aramızda bir iş birliği olabilirdi?" dedi. Evet, bunlar akla yatkındı. Bir dakika ama bu sözcükler arasında bir boşluk vardı. Biraz mantıkla kolayca çözülebilecek bir boşluk... "Sen az önce 11 yıl boyunca bu davanın kimse tarafından üstlenmediğini söyledin. Bu bilgi halktan bile saklanırken bilmen imkansız. Yani bu bizi izlediğiniz anlamına geliyor! Hadi ama buna hakkınız yok!" Bu gerçekten rahatsız ediciydi. Baktıkları şeyin yalnızca dava ile ilgili olmasını umuyordum. "Üzgünüm ama gerçekten yapmak zorundaydık. Lütfen bana güven. Size zararı olacak hiçbir şey yapmayacağımıza yemin ederim." Bu adamda ne var bilmiyordum ama ela gözleri sıcacık ve güven vericiydi. Ayrıca "Bize güven." demek yerine "Bana güven." demesi dikkatimden kaçmamıştı. Sanki fazla yakın davranıyordu. Üstelik aramızda herhangi bir samimiyet yoktu.
Alex bana birkaç adımla yaklaştı. "İsminizi söylemeyecek misiniz? Bence artık tanışmalıyız. Ekip üyelerimi tanımadan iş birliği yapamam." dedi. Demek ekip olacaktık. Hah, ne kadar harika! Başka bir evrene ait bir yabancıyla ekip mi olacaktım? Her neyse en azından artık 6 kişiydik. Bu mu iyi be? Yalnızca 6 kişiydik! Böyle tehlikeli bir dava ve hatta başka evren ve gezegenler... Her neyse kafamı daha fazla bunaltmamalıydım. " Ah, evet. Doğru. Ekip olacaksak birbirimizi tanımalıyız. Ben Gloria. Bu davayı üstlenen kişiyim. Gerçi bunu zaten biliyorsunuzdur." dedim. "Evet, aslında biliyoruz. Hatta ismini bile biliyoruz. Formalite gereği sordum. Aslına bakarsan bi yandan da ismini senin sesinle söylemeni tercih ettim. Sesin eşsiz bir melodide." dedi Alex. Samimiyeti fazla ileri gitmişti ve ben düşündüğü kızlardan değildim. Böyle şeylerle beni etkileyemezdi. " Alex, biz yalnızca aynı ekibin üyeleriyiz. Lütfen resmiyetini koru." bunu buz gibi mimiklerle söylemem umarım onunla flört etmeyeceğim konusunda yeterince açıklayıcı olmuştur. "Özür dilerim arkadaşım." Bunu söylerken Alex'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. O zeki biriydi. "Ekip arkadaşıyız." demek yerine "Aynı ekibin üyeleriyiz." dediğimde cümlemdeki imayı fark etmişti. Anlaşılan samimiyetimizi aşama aşama arttırmayı planlıyordu. Pekala ben de bu aşamaların önüne engel koyacaktım. Kimseyle flört etmek istemiyordum. Bu yüzden ona imalı bir şekilde " Arkadaş mı? Daha o kadar bile samimiyetimiz yok." dediğimde yüzündeki sırıtma düştü. James komik bulmuş olacak ki kıkırdadı. Ardından Alex'in imalı bakışları yüzünden kıkırdamasını bastırmak zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Geçidi
FantasyKomiser Gloria, bazı uzuvları eksik olan cesetler bulunmasıyla amansız bir davaya atılıyor. Ama bilmediği bir şey var bu dava yalnızca dünya'nın sorunu değil. Bu ilginç dava kanlı ölümle süslenmiş dikenli yollardan geçiyor. Komiser Gloria bu ölümle...