14

40 4 0
                                    

Simon vücudunu o kadar ağırlaşmış hissediyordu ki... sanki biri üzerine tonlarca yük koymuştu, ellerinin ve ayaklarının hafifçe karıncalandığını hissetti. Elini yumruk yapmaya çalıştığında odayı dolduran sesi işitti. Düzenli ve ritmik bir sesti bu.

Gözlerini açmaya çalıştı ama sanki göz kapakları birbirine yapışmış gibi hissediyordu, ağzını oynatmaya çalıştı ama bir şey buna engel oldu. Dilini oynatmayı başardığında canı yandı. Yutkunmaya çalıştı ama boğazından aşağıya inen boru yüzünden yapamadı. Şimdi sesler daha anlaşılırdı bu kalp monitörünün sesiydi.

Beyni neler olduğunu algılamakta zorlandı, hastane kanadında kalp monitörünün ne işi vardı? Madam Pomfrey zaten en kötü hastaları bile hemen iyileştirirdi. Gözlerini açmak için büyük bir çabaya girdi, aynı zamanda içini müthiş bir korku kapladı. Kalp monitörünün artan ritmi kulaklarını doldurdu.

Çığlık atmak istedi , ciğerlerini yırtarcasına bağırmak. Gözlerini açmayı başardığında hiç de tanıdık olmayan bir tavan gördü. Gözlerini açık tutmakta zorlandı.

"Simon? Simon! Aman tanrım!"

**ne... simon mu?... bana neden öyle-**

Korkuyla hızlanan kalbi ve gerçekliğin farkına vardığı an hızla doğrulamak istedi ama bunu başaramadı. Vücudu uyuşuk gibiydi sadece ellerini güçsüz bir yumruk yapabilmişti.

**HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR BU DOĞRU OLAMAZ HAYIR!**

Saatler gibi geçen saniyelerin ardından odadan fırlayıp giden kişi yanında doktorları getirmiş olmalıydı. Kalp monitörünün delirmiş gibi hızlanmasını duymak Simon için hiç de yardımcı olmuyordu. Gözleri yaşlarla doldu ve şakaklarından aşağıya hızla akmaya başladı.

** GERÇEK  HAYATA DÖNMÜŞ OLAMAM HAYIR! ŞİMDİ OLMAZ! ŞİMDİ OLMAZ! DRACO! HAYIR!**

Doktorlar ve hemşireler hemen Simon'ı tutmaya çalıştılar. Simon'ın Gözleri deli gibi etrafta geziniyordu, göz yaşları durmadan akıyordu. Kalbi iflas edecek kadar hızlıydı. Kolunda ki kan yolundan bir şeyler enjekte etmesini söyleyen doktoru zorlukla duydu. Kısa bir an gözleri , köşede korku ve dehşetle olanları izleyen Andrea'ya takıldı.

Kalbine büyük bir acı saplandı. Bir daha Hermione'yi , Ron'u... Draco'yu göremeyecekti. Bir daha Snape'i göremeyecekti.

Bitmişti.

Bir daha asla evi olan Hogwarts'a gidemeyecekti...

" HASTA ŞOKA GİRMEK ÜZERE!"

Simon içinden haykırmaya ve bu olanları reddetmeye devam etti. Kollarını ve bacaklarının kontrolünü az da olsa geri almıştı.

Çırpınıyordu.

**HAYIR! HAYIR! HAYIR! LÜTFEN! GERİ DÖNMEK İSTİYORUM  YALVARIRIM**

■■■

Kaç gün geçmişti? Simon bilmiyordu artık saymıyordu. Belki de ay olmuştu? Emin değildi.

Evinin penceresinden yağan karı izliyordu. Fizik tedavi sonrasında taburcu olmuştu. Şimdiyse psikolojik tedavi alıyordu çünkü iyileşmeyi reddetmişti. Yemek yemiyordu , konuşmuyordu. Resmen babasının öldüğünden sonra ki depresyon dönemine geri dönmüştü.

Hızla kilo kaybetmişti, artık yüzünde ki kemikler çok daha belirgindi, gözlerinin altı mosmordu ve tamamen ölü gibiydi.

Yaşamak istemiyordu.

Bu dünyaya ait olmadığını biliyordu zaten , ama bir kaç ay geçirdiği Harry Potter dünyasında artık buna emin olmuştu. Gözlerini kapattığında yanaklarından aşağıya göz yaşları süzüldü, derin bir nefes alırken başını arkasında ki duvara yasladı. Kemikli ellerini gözlerine bastırdı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Stairs In The Forest - Drarry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin