𝐰𝐚𝐧𝐭𝐞𝐝

32 8 41
                                    

"chifuyu, ne yapıyorsun karanlıkta?"

chifuyu kulağındaki kulaklığın tekini çıkarıp kuzenine cevap verdi. "kendimi sorguluyorum. bunu yapmak gerekiyor."

"bunu sorgulamayacağım. ama bir ara yemek yemeyi düşünmelisin." dedi ve odanın kapısını kapatarak çıktı inui. chifuyu kulaklığını tekrar taktı. çalan şarkıyla iç çekti.

the other women.

"cidden the other women gibi bir şey olmuştum." diye söylendi. aklına gelen sinir bozucu anılarla gözlerini sıkıca kapattı ve onları unutmaya çalıştı.

okulun ilk günü geçeli bir hafta olmuştu ve chifuyu okula alışmış gibi hissediyordu fakat inui için aynısı söylenemezdi. hala uyum sağlamakta zorlanıyor ve fazla utangaç davranıyordu.

bunların dışında o kokonoi denen çocuk sürekli koridorda bu ikisini yakalayıp onlarla ilgileniyordu, özellikle de inui ile. bazen ikisinin arasında çok saçma konuşmalar geçiyordu ve inui buna burun kıvırırken chifuyu kahkahasını tutamıyordu.

baji ise kokonoi'yi aramaya başladığı zaman ortaya çıkardı. birkaç saniye önce yanında olan çocuğun nereye kaybolduğunu merak ederdi ve onu hep aynı yerde bulurdu. öğle yemeklerinde, -inui istemese bile- kokonoi'nin onların masasına gelmesiyle baji de işin içine dahil oluyordu ve beraber yiyorlardı. chifuyu kaynaştığı için bu durumdan memnundu.

birkaç kere baji ile sahil kenarında karşılaşmıştı, akşamüstü baji de yürüyüşe çıkıyordu sanırım o saatlerde. böyle bir kanaate varmıştı chifuyu. bütün bu güzel şeylerin yanında, bu aralar 'kazutora' chifuyu'yu biraz fazla zorluyordu.

bu inui'nin endişesinin ikiye katlanmasına yetiyordu. ne kadar chifuyu anlatmamasını söylese de gizliden gizliye bu durumu chifuyu'nun annesine bildirmişti. o da kadını endişelendirmek istemezdi ama böyle durumlarda söylemenin gerekli olduğunu düşünüyordu.

chifuyu nihayet odasından çıktı ve mutfağa geçti. mutfakta üç beş atıştırdı, bu da sırf inui laf etmesin diyeydi. yoksa gerçekten hiçbir şey yemek istemiyordu.

salona gittiğinde inui'nin kanepeye yayılmış şekilde telefonuna baktığını gördü. o da karşıdaki kanepeye geçti ve uzandı. "ne yapıyorsun?"

"yemek yedin mi?" inui kafasını telefondan kaldırıp ona çevirdi. chifuyu bu soruyu bekliyordu. "soruma soru ile karşılık verme. yedim evet."

"anlaşıldı chifuyu hazretleri." inui'nin bu cevabına karşılık chifuyu göz devirirken inui telefonu ile ilgilenmeye geri dönmüştü. "bir şey yaptığım yok. boş boş instagram'da geziniyorum."

"son sınıfız ve ders çalışmamız gerek ama biz oturuyoruz." dedi chifuyu. inui hiç rahatını bozmadan, "sakin. yarın başlarız." dedi. chifuyu onun bu rahatlığına derin bir iç çekti ve yerinden kalkıp odasına geçti.

─── ⋆𐙚₊˚༓ ౨ৎ

chifuyu, tarih dersinde gözlerinin kapanmaması için büyük bir uğraş veriyordu. gözlerini açık tutmak için çaba sarf ediyordu ama resmen gözleri açık şekilde uyuyordu.

tarihi severdi ama bu öğretmenin anlatışından hem bir şey anlamıyordu hem de sıkıcı anlattığı için uykusu geliyordu. yan tarafına döndüğünde, inui'nin çoktan kafasını sıraya gömüp uyuduğunu farketti. aynı şeyi o da yapabilirdi belki ama bu öğretmenin katı olduğunu duymuştu. muhtemelen böyle bir şey yaparsa sözlü notundan kıracaktı ve chifuyu bunu istemezdi.

zor bir sürecin ardından ders bittiğinde, öğretmen dışarı çıkar çıkmaz chifuyu kafasını sıraya koyup gözlerini kapatmıştı. daha birkaç dakika geçmemişti ki, dürtülerek kafasını kaldırmak zorunda kalmıştı.

𝒄𝒊𝒏𝒏𝒂𝒎𝒐𝒏 𝒈𝒊𝒓𝒍 || bajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin