𝐥𝐨𝐯𝐞𝐝

12 5 9
                                    

"bunları içimi döküp rahatlayayım diye mi yaptın?"

baji bu soruya cevap vermeden, telefon çalmaya başlamıştı. chifuyu çalan telefonun kendisininki olduğunu görünce telefonu alıp kimin aradığına baktı. inui arıyordu, anlaşılan saat geç oluyordu.

chifuyu gözyaşlarını temizleyip sesini düzelterek telefonu açtı. "efendim?"

"saat 9 a geliyor, nerde kaldın chifuyu?"

"baji-san'layım. sorun yok seishu."

"chifuyu? sesin çok garip geliyor. iyi misin?"

chifuyu baji'ye bakıp ardından telefonuna geri dönmüştü. "iyiyim iyiyim. gelirim az sonra."

bunu söyledikten sonra görüşürüz diyip kapattı telefonu. baji az da olsa dışarıya gelen telefonun sesini duymuştu. "inui annen gibi davranıyor." dedi.

"o öyledir. annem beni ona emanet etti de." sorusunun cevabını alamayan chifuyu daha fazla üstelememişti, yavaşça yataktan kalktı. "baji-san, lütfen kendiniz dikkat edin olur mu?"

"sen de." dedi baji.

chifuyu baji ile vedalaşıp çantasını sırtına almış ve eve doğru yürümeye başlamıştı. hava karanlıktı, sokakta insanlar azdı ama yine de bu onun müzik dinlemesine engel değildi.

"umarım baji-san bir an önce iyileşir." dedi kendi kendine. kendini fazlasıyla huzursuz hissediyordu nedense.

kulaklığında çalan şarkı lolita'ydı, aslında şu an onu cesaretlendirip iyi hissettirmesi gerekirdi çünkü hareketli bir şarkıydı ama huzursuzluğu buna engel oluyordu.

sürekli depresif bir yanı olması onu da çok yoruyordu. chifuyu artık bu yanının olmasını istemiyordu. en ufak şeyde üzülüp huzursuz olmak istemiyordu. ya da her şeyin en kötüsüne kafa yormak.

bu özelliği hem kendisini yoruyordu, hem de geçmişte kazutora'yı çok yormuştu. chifuyu bunu saklamaya çalışsa da ister istemez çıkıyordu karşısına. bu halleriyle asla ondan bıkmayan inui'yi bile yorduğuna emindi.

sokak lambasının altında durmuş ve şarkıyı değiştirmişti. leaving tonight. bu şarkıyı her dinleyişinde artık aklına hep baji geleceğine emindi.

baji'nin bu kadar kısa sürede chifuyu'yu az çok çözmüş olması chifuyu'yu fazlasıyla şaşırtıyordu.

ölü gibi yürüyerek evin kapısına vardığında çalması ile açılması bir olmuştu. sanki inui onu kapıda bekliyordu.

"kapıda mı bekliyordun seishu?"

inui bu soru karşısında yüzünü buruşturdu. "tabiki de hayır! o kadar da değil." hayır beklemişti, bu bir yalandı. ve tavırlarından o kadar belli oluyordu ki chifuyu'nun bunu farketmesi zor olmamıştı. yine de kafasını sallayıp üstelememişti.

"seishu." derin bir nefes verdi. "ben sanırım odama gidip biraz ağlayacağım."

"neden? iyi misin chifuyu? zaten telefonda da sesin kötü geliyordu." inui elini chifuyu'nun omzuna yerleştirmişti.

chifuyu ofladı ve daha fazla kendini tutmadı. yanan gözlerini kırpıştırarak geçmesi için uğraştı ama nafileydi. "özür dilerim seishu..."

"şşhh.. sorun yok, gel." inui kuzeninin kolundan tutup onu salona götürdü, kanepeye oturttu. kendisi de onun yanına oturdu ve ona döndü. "birkaç gündür içinde bir şeyleri tuttuğunu biliyorum. söyle de rahatla chifuyu."

chifuyu hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı işte. inui onun kafasını kendi omzuna dayadı ve sırtını sıvazlamaya başladı. "dökül bakalım koca bebek."

𝒄𝒊𝒏𝒏𝒂𝒎𝒐𝒏 𝒈𝒊𝒓𝒍 || bajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin