[27] FINAL

3.5K 396 239
                                    


Birbirlerini gerçekten tanıyana kadar, huylarını öğrenene kadar hepsi sorunlar yaşamıştı.

Sonuçta kimse kusursuz değildi. Bu sekiz oğlanın ise her birinin bir kusuru vardı.

Mesela Felix, genelde düşünmeden konuşurdu. Eğer bir şeyi istiyorsa onu elde etmek için her şeyi, tam anlamıyla her şeyi yapardı.

Sevgilisi Hyunjinse duygusal birisiydi. Mantıktan uzak, hep kalbiyle ve dürtüleriyle hareket ederdi. Bu yüzden ilk adımı atan çift onlar olmuş, hepsine açık bir kapı bırakmıştı.

Hemen ardından bir şeyler yaşayan Jisung ve Minho çifti de kusurluydu onlar gibi.

Jisung'un kusuru aslında travmalarıydı. Ailesi tarafından baskılanmış bir çocuk olarak korkak, çekingendi; aslında en yakın dostunun tam tersiydi.

İletişim kurmak, ikna etmek, konuşmak zor birisiydi Jisung her zaman.

Minho da konuşmayı çok sevmezdi ama onun kusuru başkaydı. Onun kusuru; ciddiyetiydi. En komik ortamlarda en komik şakaları yaparken bile mizacı gülmesine izin vermiyordu.

Yine de Jisung'un çekingenliği onu baskınlığa zorlamış, sevdiğine karşı daha samimi davranmayı öğretmişti.

Hyunjin ve Felix'in açtığı kapıdan ilk içeri giren onlardı yani.

Onların hemen ardından Seungmin ve Jeongin birbirleriyle oldukça yakından bağlantılı birer ilişkiyle girdiler içeri.

Jeongin'in kusuru aşırı koruyucu abisiydi, abisinin kusuru da çelik gibi soğuk görünen kalbiydi.

Jeongin ve Chan baş başaydı uzun yıllarca. Tek başına kalmış ve korkan kardeşine sahip çıkmak zorunda olduğundan tam bir koruma gibi davranmıştı Chan.

Kardeşinin büyüdüğünü ve kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini fark etmemesi, hislerini gösterememesi onun kusuruydu.

Seungmin'in kusuru ise sevilmek istemesiydi.

Sevilmek, sarılmak ve sarmalanmak istiyordu ama ona karşı hislerinden bile doğru düzgün bahsedemeyen bir adamdan bunu beklemek çok yorucu olmuştu.

Yine de Chan, Seungmin için değişmeyi göze aldı. Değişti de, hislerinden bahsedebilen, konuşabilen bir adam oldu sonunda.

Kardeşini de, hislerini de özgür bırakmayı öğrendi.

Seungmin'in bir diğer kusuru ise arkadaşlarına verdiği değerdi. Kalabalık bir ailede büyümesine rağmen kardeşleri gittiğinden beri yapayalnızdı ve tüm ilgisini dostlarına vermişti.

Zaten Chan'la ettiği kavgaların temelinde Jeongin yatıyordu hep.

Jeongin'in kusuru abisiydi, ama bir başka kusuru da ne istediğini seçememekti. Kararsızdı, bunun olmasına gerek olmasa bile seçim yapamıyordu. Abisi mi, sevgilisi mi... Uzun süre ikisinin arasında kalmıştı.

Ama onu bu durumdan kurtaran Seungmin olmuş, Jeongin'i bir seçim yapmaktan kurtarmıştı.

Changbin'in kusuru ise soğukluğuydu. Ama kusur bile denmezdi, çünkü Jeongin'i ilk öptüğü anda ona karşı bu kusurunu anında kapatmıştı.

Akşam sekizi Chan'ın evindeydi. Felix, Jeongin, Jisung ve Seungmin yerdeki büyük sehpanın etrafında oturmuş önündeki bilgisayarların ekranlarını yenileyip duruyorlardı.

Diğerleri ise koltuklarda oturmuş sabırla bir şey olmasını bekliyordu.

Şakalaşarak ekranları yenilemeye devam ederken Seungmin bir anda dondu. "Durun!" Diye bağırdı.

Bir anda hepsinin bakışlarını üzerine çekmişti.

Kafasını ekrana iyice yaklaştırdı, sonucunu gördüğünde çığlığı bastı. "Seoul!"

"Olmuş mu?!" Diye bağırarak sıçramıştı hepsi. Chan ise soluğu yerde, Seungmin'in yanında almıştı.

"Olmuş!" Diye bağırdı Seungmin heyecanla. "Seoul genetik mühendisliği olmuş!"

Seungmin keyifle zıplarken Chan ona sarıldı, bir süre sevinçle kahkaha attılar.

Seungmin'in istediği buydu. Şimdi oldukları yerde, Seoul'de kalmak istiyordu.

Neşeleri devam ederken ikinci bağıran Jisung olmuştu. "Geldi!"

Bu sefer hepsi ona dönerken Minho ona doğru koşup yanına oturdu. Ekrana kafalarını ikisi birden gömdüler.

"Itweon mimarlık!" Diye bağırdılar bir ağızdan.

Onlar da aynı diğerleri gibi bir kutlama havasındaydı şimdi.

Felix ellerini önünde birleştirip gözlerini tavana dikerek tanrıya yalvarıyordu. Hyunjin de dayanamayarak yanına oturdu, onun yerine ekranı yenilemeye başladı.

"Geldi!" Diye bağırdığında Felix bir anda kıpırdanarak öne eğildi.

Gördüğü sonuca direk ağlamaya başlamış ve sımsıkı Hyunjin'e sarılmıştı.

Jisung da atılıp Felix'in ekranına baktığında bir sevinç çığlığı patlattı. "Itweon mimarlık!"

İkisi de aynı bölümü istiyor, sevgilileriyle oraya gitmenin hayalini kuruyorlardı.

İkisinin de hayali gerçek olmuştu şimdi.

Bu sefer hepsi Jeongin'e baktı. Changbin'in stresten bacağı sekiyordu, çok heyecanlıydı hepsi.

Sonunda son ekran da açıldı.

Jeongin gülerek arkasına döndü, ağlamamak için kendisini tutarak Changbin'e baktı. "Seoul yazılım!"

Changbin, Chan'ı umursamadan atlayıp Jeongin'e kocaman sarıldı.

Gerçi, Chan da artık bu durumdan rahatsız değildi.

Sehpanın üstünden bilgisayarlar toplanmış, sekiz kişiye yatacak kadar alkolle donatılmıştı.

Dört çift birbirlerine sarılarak içiyorlardı. Hepsi çok keyifliydi, neşeleri yüzlerinden okunuyordu.

Hoş sohbetler edildi, kahkahalar havada uçuştu.

Üniversiteli dört çocuk, öğretmen sevgilileri... Mutlulardı, uzun zamandır hak ettikleri şekilde...

05.07.2024

ÖĞRETMENİM BİR CENTİLMEN

FİNAL

Yarın wattpade girmemin üzerinden tam bir yıl olacakken, 18. Ficine final verince nasıl da ağlıyormuş insan.

Çok keyifli bir seriydi, aslında daha uzatılabilirdi (100 bölüm daha yazılırdı bu fice) ama tadı kaçsın istemedim. Keyifle okuduk, keyifle bitirelim.

Destekleyen herkese sonsuz teşekkürler. Buraya kadar geldiyseniz bir takibi çok görmeyin :)

Özel bölümler gelir mi, pek emin değilim. Belki ara ara atarım bilemiyorum, isteğe bağlı diyelim.

Başka ficlerde, güzel günlerde görüşelim ♡

Öğretmenim Bir Centilmen | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin