13.Bölüm - Tarih Yine Tekerrür Ediyor!

559 72 216
                                    

"Evet arkadaşlar, bugünlük bu kadar. Lütfen eve gidince bugün anlattıklarımı tekrar etmeyi unutmayın, bu konu gerçekten çok önemli."

Bunu diyen kişi az önce hem sınıf hocamız hem de edebiyat hocamız olduğunu öğrendiğim Sezen hocaydı.

Otuzlu yaşlarının ortalarında olan, gayet bilgili ve kültürlü bir kadındı.

Şu anda beşinci dersi bitirmiş ve öğle arasına girmiştik.

Açıkçası beklediğim gibi öğrenciler arasında bir önyargı ile karşılaşmamıştım. Ege ile karıştığımı öğrenince az bir şey uzak durmuşlar ama daha sonradan beni tanımaya çalışmışlardı.

Medeni insanlardı yani, bazı hayvanlar gibi insanlara önyargı ile yaklaşmıyorlardı.

Hiç tanımadığım insanlar beni tanımaya çalışırken, kendi ikizim beni ısrarla reddediyordu.

İnsanlar zaten onunla olan benzerliğim ve soy adımızın aynı olmasından dolayı ikiz olduğumuzu anlamıştı. Hocalar zaten ikiz olduğumuzu biliyordu.

Hatta Emre'nin benden uzak durduğunu görünce bizi kaynaştırmak için, ikiz olduğumuzu bilmelerine rağmen 'Acaba Çağrı ile ikiz misiniz Emre?' diye sormuşlardı.

Peki sizce çok sevgili ikizim ne dedi biliyor musunuz?

"Hayır hocam ikiz filan değiliz, ilk defa görüyorum bunu. Bu çocukla uzaktan yakından hiç bir şekilde kan bağım yok, sadece bir yabancı."

Evet tam olarak bunu dedi.

Emre de insanların benzerliğimizden dolayı ikiz olduğumuzu çoktan anladığını biliyor. Ama buna rağmen beni ısrarla redderek beni kabul etmediğini herkese gösterdi resmen.

Ne kadar da şerefsizce bir davranış değil mi?

Acaba bunu söylerken benim de bir kalbim olduğunu ve kırlabileceğini bilmiyor mu?

Uzay bugün bana Ege'nin nasıl bir insan olduğundan bahsederken ben onlar için üzüldüm biliyor musunuz?

Biraz daha umutlandım, belki zamanla iyi oluruz dedim.

Biz cidden zamanla düzelir miyiz?

Beni kabul ederler mi?

Benim de mutlu bir ailem olabilir mi?

Bu tür soruları düşünmekten derslere de fazla odaklanamadım ki...

Teneffüslerde de Uzay'ın yanına gitmiştim. Bana bütün okulu gezdirmişti ayrıca sohbet de etmiştik.

Bayağı nazik bir çocuktu.

Bazen ağzımdan küfür çıktığı zaman çok şaşırıp 'Böyle şeyler söylememen lazım Çağrı.' diyordu.

Bana bazen sanki bir çocukmuşum gibi davranıyordu anasını satayım!

Ama çok komiğime gidiyordu bu davranışları.

Onunla konuşa konuşa bana karşı olan utangaç tavırlarını da azalmıştı biraz!

Ders bittiği ve öğle arasına girdiğimiz için önceki teneffüslerde de yaptığım gibi Uzay'ın yanına gitmeye karar verdim.

Ama onu nöbetçi masasında bulamadım.

Birine sormam lazım...şuradaki kız medeni birisine benziyor!

"Selam, burada Uzay diye başka bir nöbetçi daha vardı ama göremedim, nerede olduğunu biliyor musun acaba?" dedim.

"Uzay diye birisini tanımıyorum üzgünüm." dedi.

Gerçek Ailem Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin