2.Bölüm - Taşşak Mı Geçiyorsun Canım?

1K 81 81
                                    

Araba yolculuğumuz çok sessiz geçmişti, normalde de öyle çok fazla konuşmazdık ama arabada kendini açıkça belli eden bir gerginlik vardı.

Bu gerginlik kesinlikle benden kaynaklanmıyordu çünkü ben bu olayın bir saçmalık olduğuna ve bizimle dalga geçtiklerine emindim. Ama benim çok sevgili annem ve babam ne yazık ki benimle aynı fikirde değil.

Hoş zaten biz ne zaman aynı fikirde olduk ki.

Ben böyle düşünmeye devam ederken. Babam çoktan hastaneye varmış ve aracı park etmişti. Ben de mecburen indim.

Bana kalsa arabada kalırdım çünkü bu şey tam bir saçmalıktı. Allah aşkına  ne yani birden bire telefonla arayıp "Oğlunuz karışmış olabilir,test yapmamız için hastaneye gelmeniz lazım" diyorlar ve bende bunu ciddiye alıp strese gircem öyle mi?

Kusura bakmayın da nah beklersiniz.

Puhahahhahaa nah diyince aklıma Recep İvediğin "bir daha da baklava sana nah gelir"demesi geldi.

Ben böyle içimden gülerken annem ve babam ise hastaneye yürürken durmuş bana bakıyorlardı.

Ne oldu lan Bi anda? Bunlar niye durdular? Ananı! Ya ben içimden gülerken aynı zamanda yine dışımdan da mı güldüm. Offf ya son zamanlarda niye böyle olmaya başladı ki? Ama var ya babamın bakışlar bakış değil ha resmen bana bir tane çakmamak için kendini zor tutuyor şu an.

Babam ona göre bir kaç saniye ama bana bir kaç dakika gibi hissettiren bakışlarını sonunda çekmişti ve bu sefer daha hızlı yürümeye başladı. Annem de ona ayak uydurdu ve bende de tabi peşlerinden gittim. O sırada da babamdan özür diliyordum çünkü cidden çok kötü bakmıştı belki burada insan içindeyiz diye bana vurmadı ama eve gidince vurabilir çünkü baya bir hata yaptım bugün.

"Şey baba pardon ya, özür dilerim. Bugün çok fazla hata yaptım biliyorum, gerçekten çok özür dilerim" diye titreyen sesimle mırıldandım.

Babam hızlı bir şekilde yürümeye devam edip sinirle bana söylenmeye başladı.

" Allah ım inşallah o çocukla seni karıştırmışlardır da daha fazla seninle uğraşmak zorunda kalmam! Bir şeyi de ciddiye al be!"

Vay be...bu gerçekten de kırıcı oldu. Ben sadece sizin uğraşmak zorunda olduğunuz bir yükten mi ibaretim? Ben bu muyum yani? Peki öyle olsun...en azından size o kadar da bağlanmamıştım.

Ben böyle düşünürken babam da hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu ve en sonunda onu arayan doktorun odasına varmıştık.

Kapıyı çaldı ve içeri girdi babam...onun arkasından annem ve son olarak da ben girdim.

Annem ve babam hemen tek boş yer olan ikili koltuklara oturmuştu.

Ve tabikide ben ayakta kaldım. İzlenme hissiyle başımı çevirip karşımdaki insalara baktım.

Dört kişilerdi ağlamaktan gözleri feci  şekilde kızarmış olan ama buna rağmen gözlerini bir an olsun benden ayırmayan oturan bir kadın, kadının yanında onu teskin etmeye çalışan hayvan gibi boya sahip ayakta duran bir adam, bana adeta öldürecekmiş gibi nefretle bakan benden muhtemelen bir kaç yaş küçük olan bir çocuk ve koltukta bacaklarını yayarak oturup bu durumdan sıkıldığı gözlerinden belli olan benim yaşlarımda bir çocuk daha.

Bu sonuncusu büyük ihtimalle benimle karıştıklarını düşündükleri çocuktu.

Ama bana hala çok saçma geliyor bu durum. Tamam yani karşımdaki adam ve ağlayan kadınla ve bana öldürecekmiş gibi bakan veletle benziyorum ama herkes herkese benzer yani.

Gerçek Ailem Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin