10.Bölüm - Benimle Böyle Konuşamazsın!

917 92 310
                                    

"Oha amına koyayım! Sen cidden bunları yaşadın mı?!"

Ona olayları anlattığım andan itibaren durmadan anıran, her cümlemin sonunda küfür eden ve az önce 'Sen cidden bunları yaşadın mı?!' diyen kişi benim en yakın arkadaşlarımdan biri olan Yekta'ydı.

Normalde öyle her kelimesinde küfür eden birisi değildi ama işte böyle çok sinirlenince ediyordu.

"Maalesef bunları cidden yaşadım." dedim iç çekerek.

"Oğlum harbi inanamıyorum! Aklım durdu resmen! Sen bana öyle bir anda 'Ya ben doğumda karışmışım, aslında başka insanların çocuğuymuşum' dedin ya işte benim o anda beynim durdu!"

Yekta'nın bu söylediklerine karşın güldüm. Sesi cidden çok şaşkın çıkıyordu.

"Allah'ım birde gülüyor! Gülme! Çok ciddi bir şey konuşuyoruz burada!"

O böyle söyleyince ben daha da fazla güldüm. İnsanlar bana gülme deyince ben daha da fazla gülüyordum.

"Ya bir gülme Çağrı! Oğlum şimdi ben doğru mu anladım? Senin beş tane abin, bir tane ikizin ve bir tane de kardeşin mi var şimdi?!"

"Maalesef..."

"Hay Allah'ım ya! Eeee nasıl davranıyorlar sana?"

Ben yalan söylemeyi sevmezdim, özellikle de arkadaşlarıma yalan söylemeyi asla sevmezdim. Zaten onlardan bir gizlim saklım da yoktu. Bütün her şeyimi söylerdim onlara.

O yüzden de eve geldiğim andan itibaren olan herşeyi bir bir anlattım ona.

Ve bunun sonucu olarak da telefona adeta kükredi...

"Onların var ya ecdadını sikerim ben! Nasıl sana böyle davranabiliyorlar lan!"

Yekta'yı görüntülü arayıp ultra sevimli ve tatlı yüzümle yatıştırmayı başardım.

Ondan sonra da diğer arkadaşlarımı aradım ve onlara da durumu bütün gerçekliğiyle anlattım. Hepsi de abilere ayrı, Yağız'a ayrı, Emre'ye ayrı bir şekilde sövdü...

Onlar en yakın 1.dönemin sonunda gelebileceklerini söylediler. Nakil işlemleri Kılıç Kolejinde uzun sürüyormuş...

Keşke daha erken gelebilseler...

Ben böyle içli içli düşünmeye devam ederken odanın kapısı kırılırcasına açıldı ve içeri Alperen girdi. Hani şu avukat olan var ya o işte.

Yatakta oturup düşünen bana sanki bir böcekmişim gibi baktı ardından da soğuk bir sesle konuşmaya başladı.

"Akşam yemeği zamanı, insanları bekletip saygısızlık yapma da bir an önce aşağıya gel." dedi ve büyük bir hızla gitti.

Ben acaba gerçekten bunlarla iyi anlaşabilir miyim? İyi bir aile olabilir miyiz ki? Bu davranışlara ne zaman bir son verecekler?

Yemek odasının kapısının önüne geldim ve içeri geçtim.

Yine aynı oturma düzeni...

Adnan Beyin afiyet olsun demesi üzerine yemeğe başladık.

Ama ben yine bunların bakışlarını üzerimde hissediyordum...

Neye bakıyorsunuz lan kurabiye var simit var neye bakıyorsunuz?!

"Çağrı, oğlum soy adını değiştirdim, kimliğini alabilirsin." dedi Adnan Bey ve kimliğimi uzattı.

"Teşekkürler..." diyip uzattığı kimliğimi aldım ben de.

"Konuştun mu arkadaşların ile?"

"Evet, konuştum ama en erken 1.dönemin sonlarına doğru gelebiliyorlarmış."

Gerçek Ailem Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin