"Şu hocaları da en sonunda bıçaklıyacam haa! Bu ne lan her gün her gün ödev veriyorlar."
Şu anda okuldan çıkmıştım ve Bora ile birlikte durağa doğru yürüyordum tabi bir yandan da hocalara sövüyordum. Ama tabi ki de tek başıma sövmüyorum Bora da benimle birlikte sövüyor.
"Aynen ya vallahi bıktım, şunlar yüzünden ders çalışmaya vakit de bulamıyorum, sanki bir tek onun dersi varmış gibi dayadı ödevi manyak biyolojici!" dedi Bora.
Bora ile çok yakın arkadaşız lisede tanıştık ama kafa yapımız o kadar uyuşuyor ki. Aklımızdan geçen şeyler bile çoğu zaman aynı oluyor.
"Harbiden ya. Bıktım vallahi de billahi de bıktım yemin ediyorum. Bunaldım artık, keşke bir an önce yaz tatili gelse ya off" diye söylendim bende.
Biz böyle söylene söylene giderken çoktan durağa varmıştık.
Bora nın evi okula yakındı, o yüzden de yürüyerek okula gidip geliyordu ama benim için durum böyle değildi benim evim okula uzaktı o yüzden de otobüsle gidip geliyordum.
"Hadi kardeşim görüşürüz, ben eve gidiyorum"
Bora nın evi durağın bir sokak üstündeydi.
Biz her zaman okuldan çıktıktan sonra durağa kadar birlikte giderdik sonra da o eve giderdi ben de otobüse binip eve giderdim.
Biraz bekledikten sonra otobüs gelmişti ben de gidip bindim. Şansıma boş bir yer bulup oturdum ve hemen kablolu kulaklıklarımı çıkartıp müzik dinlemeye başladım.
Müzik dinlemediğim zaman bu yol hiç de çekilmiyordu.
Müzik dinleye dinleye ineceğim durağa sonunda geldim ve otobüsten inip eve doğru yürümeye başladım.
Anahtarlarımı çıkartıp kapıyı açtım ve eve girdim. Ama içeriye girer girmez babamın gür sesiyle birlikte irkildim.
"Nasıl olabilir böyle bir şey cidden aklım almıyor Seçil! Nasıl böyle bir hata yapabilirler?" diyordu babam.
Ya oğlum yine noluyo yaa, ben bu evde bir dakika bile huzurlu olamıyacak mıyım? Hep bir gürültü, hep bir kavga...bıktım ya yemin ediyorum bıktım artık.
"Ne oluyor baba, ne hatasından bahsediyorsunuz?" diye sordum yorgun ve bıkmış bir şekilde.
Babam sinirle derin bir nefes aldı.
Anam bu cidden sinirli haa. İnşallah bana patlamaz, gerizekalı Çağrı ne diye adama öyle atar gider yapıyorsun. Allah ım bide yorgun yorgun konuştum öyle kesin ağzıma edip yine şey dicek "Çağrı bey yine hiç bir şey yapmamanıza rağmen niye yorgunsunuz acaba?" evet...evet kesin böyle diyecek arkasından da bir sürü laf sokma...iyi bok yedin Çağrı aferin sana.
Ben sonumu kabullenmiş bir asker gibi babamın ağzıma etmesini beklerken o ise benim hayatım boyunca duyduğum en saçma şeyi söyledi.
" Çağrı bugün beni senin doğduğun hastaneden aradılar ve senin başka bir çocukla karışmış olabileceğini söylediler" dedi babam.
"Yav Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi, sizin ağzından çıkanı kulağınız duyuyor mu? Dalga geçmişler işte" dedim büyük bir özgüvenle.
Yalnız nasıl bir anda bana böyle bir özgüven geldi lan? Az önce korkudan altıma ediyordum, şimdiki halime bak puahhhahhha.
İçimden gülmeye çalışsamda bunu başaramayıp dışımdan da gülmüştüm. Annem ile babam ise bana " bence hastane haklı bu bizim çocuğumuz olmaz" diye bakıyordu.
"Bu ciddiye alman gereken bir şey Çağrı, her şeyi alaya almayı bırak artık!" diye gürledi babam.
Evet ben her zaman çoğu şeyi alaya alırdım,ne biliyim mesela çok ciddi bir şeyden bahsediyorlar elimde olmadan onu alaya alıp dalgaya vuruyorum. Ama özellikle de travmalarımla dalga geçmeye bayılırdım. Çok hoşuma gidiyor.
Ama ailem gerçekten bu konuya çok kızıyor onlar öyle kızınca benim daha da alaya alasım geliyor ve bu böyle kısır bir döngü gibi devam ediyor.
"Baban haklı oğlum ya ciddi ol biraz" dedi annem.
Uff bunlarda var ya herşeyi ciddiye almamı istiyorlar. Ya Allah aşkına öyle hayat mı geçer. İnsan bence bir süreden sonra kafayı yer. Yaşamı bu kadar ciddiye alırsan düşünmekten uyuyamazsın yani. Bütün bunları nerden mi biliyorum? Çünkü hepsini yaşadım arkadaşlar. Eskiden baya bir düşünürdüm mesela babamın neden beni sevmediğini düşünürdüm. Annemin neden her zaman mükemmel bir çocuk olmamı istediğiniği, sürekli bütün hatalarımı düzeltmeye çalışmasını, abimin neden bu kadar umursamaz olup beni görmezden gelmesini. Bunlar sadece düşündüklerimin bir kısmıydı. Ben herşeyi düşünüyordüm. Ama özellikle de bana neden böyle davrandılarını. Bazen hala düşünüyorum ama artık eskisi gibi değil. Çünkü anladım ki bu kadar düşünmek benim sorularımın hiçbirini cevaplamayacak tam tersine ben hayatı bu kadar ciddiye alıp düşündükçe daha da kötü oluyordum. İşte o yüzden dedim ki hayatı bu kadar da ciddiye almaya gerek yok herşeyi dalgaya vurayım gitsin.
Bazen arada bir iç sesimle yaptığım bu konuşmayı çok sevgili annem böldü.
"Nereye daldın sen yine? Hadi çabuk hazırlan, daha hastaneye gitmemiz lazım. Babanın işleri var ve benim daha temizlik yapmam lazım." diye söylendi annem.
Onlar için önemli olan da bu zaten anca kendilerini umursarlar.
"Tamam anne" diye huysuzca söylendim bende. Ama bir yandan da hala iç sesimle konuşuyordum.
Yav Allah aşkına şakadır diyorum, dalga geçmişlerdir diyorum ama yookkk bunlar ciddiye alıp gidicekler yaa. Oğlum benim daha bissürü ödevim var ayrıca daha doğru düzgün telefona da bakamadım. Offf offf.
Onları daha fazla bekletmemek adına hemen hazırlanıp aşağıya indim ve yola koyulduk.
Eveettt nasıl buldunuz ilk bölümü. Çağrı yı sevdiniz mi?
Anne ve baba hakkında düşüncelerin neler?
Çağrının anne ve babası çağrıyı seviyorlar ama çok baskıcılar, onun her zaman her konuda mükemmel olmasını istiyorlar. Hataya tahammülleri yok. Bu yüzden de sert davranıyorlar.Mantık hataları varsa lütfen söyleyin ve mutlaka yorum yapın. Ayrıca görmek istediğiniz şeyleri de yazabilirsiniz.
Şimdilik görüşürüzzz 💗💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem Mi?
Fiksi Umum"Ha?" İşte o an söyleyebildiğim tek şey bu olmuştu. Kafamdan bir sürü düşünce geçiyordu. Ne yani şimdi bu gerçek miydi? O kadar dalgaya almıştım ki bu konuyu gerçek olmasına hiç imkan vermemiştim. Düşüncelerin kafamın içinden art arda hızlı bir şek...