5.Bölüm - Ergenlerle Kahvaltı

1K 77 103
                                    

"Hey! Uyan...uyansana, öldün mü!" diyip parmağıyla omzumu deşen varlığa daha fazla dayanamayarak gözlerimi açtım.

Gözlerimi açar açmaz güneş gözümü sikmişti. Kolumu gözüme siper ederek mırıldandım "Perdeleri kapatsana."

Gözüm ışığa alıştığı an kolumu yüzümden çekip beni uyandıran vatan hainine baktığımda sinirden adeta sıçacak kıvamına gelmiş bir adet Yağız'la karşılaştım. 

Yüzümü buruşturarak yatakta doğruldum.

"Günaydın."

"Sonunda uyanabildin çok şükür!" diye sinirle konuştu ergen Yağız.

Ama ben onu tabi ki de takmadan komodinde duran telefonumu elime alıp saate baktım. Saat daha 07:43...

Lan bu sik niye beni bu saatte kaldırıyor?! 

Sinirle derin bir nefes aldıp başımı Yağız'a doğru çevirdim. 

"Oğlum niye beni bu saatte kaldırıyon?"

Bir an duraksayıp bana baktı. Suratı sinirle kasıldı. 

"Ben senin oğlun filan değilim. Kahvaltı yapacağız. Hazırlan bir an önce. Zaten seni bekliyoruz kaç saattir!"

"Lan bu saatte ne kahvaltısı? Saat daha çok erken." dedim meraklı gözlerle ona bakarak.

O ise bir kaç saniye suratıma değişik bir şekilde baktı sonra da kafasını iki yana sallayıp kendi kendine bir şeyler mırıldandı ardından ise bana "Hadi hızlı ol daha fazla seni bekleyemeyiz!"diye çemkirerek kapıyı çarpıp çıktı...

Ne yaşıyor lan bu kendi kendine? Değişik değişik hareketler. Allah'ım ben ergen sevmiyorum ya. Hem bu saatte kahvaltı mı yapılır? Sabah sabah deli mi sikti bunları anlamadım ki... 

İç çekerek ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya adımladım. Yüzümü havluyla silerken bir yandan da esniyordum. Hala uykum var ya... 

Lavaboda işim bittiğinde kıyafet odası olduğunu varsaydığım yere gittim bu sefer de. 

Adamların odasının içinde giyinme odası bile var çünkü neden olmasın değil mi ? Bu herifler zengin. Para sıçıyorlar! Neyse odanında maşallahı varmış. içinde her bok var. 

Siyah düz bir tişört ve siyah bir eşofman altı alıp giyindim. Fena kıyak oldum he! Ama çoraplarım bu kombini bozuyor. Süngerboblu çoraplarım.

Bunlar evde ayakkabıyla gezdikleri için ben de mecburen ilk girdiğim zaman ayakkabımı çıkartmamıştım. Ama odama geldiğim zaman ayakkabılarımı çıkartıp odanın dışına koymuştum tabiki de. Odama ayakkabı ile asla girmem. İğrenç. Bence eve de böyle ayakkabı giymek çok saçma ama o zaman çok garip kaçmasın diye onlara uyarak ayakkabı ile girmiştim. Şimdi ise bence evde ayakkabı ile gezmeme gerek yok.

Neyse hadi aşağı ineyim artık. Ellerimi eşofmanımın ceplerine koyup aşağıya inip yemek odasına doğru adımladım. İçeri girdiğimde herkes yine dünkü oturma düzeni ile oturuyordu. 

Hay sikeyim! Ben yine Emre ve Yağız'ın ortasına mı oturacağım. Şansıma sokayım. 

Herkese günaydın diyip mecburen Emre ile Yağız'ın arasına oturdum. Benim günaydınıma ise sadece Aylin Hanım ve Adnan Bey cevap vermişti. 

Ben Emre ile Yağız'ın aasına oturduğum anda mal Emre durur mu? Yok durmaz hemen laf atmaya başladı.

"Sonunda güzellik uykundan uyanıp da gelebildin uyuyan güzel. Herkes seni beklemek zorunda mı? Böyle geç kalarak kendini havalı falan mı sanıyorsun sen?" 

Gerçek Ailem Mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin