Boğazını sıktığım adamı arkadaki ağaca tekrar tekrar vurdum."Sana cevap ver dedim adi adam!"Boğazından hırıltılı nefesler veriyor,yerdeki baygın arkadaşlarına yardım dilenircesine bakıyordu."Sana bir soru sordum" Onu ağaçtan çekip bir daha sertçe vurunca inledi.
Kardeşime giden yolda beni kimse durduramazdı.Bu adam kimdi? Bu adamlar kimdi? Bunları gönderen kimdi? Hangi haysiyetsiz bana meydan okuyordu? "Son bir hakkın var ya cevap verirsin ya da yardım beklediğin arkadaşlarından beter ederim seni!"
Gözleri irileşti aldığı bir iki nefes bile azap olarak ona geri döndü."Seni kim gönderdi?"
Ellerini beni savuşturmak için kullanamıyordu bile."El-Ellery Pride"
Fısıltı gibi çıkan sesiyle elim gevşedi ve yanıma düştü.Demek savaş boyalarımızı sürüyorduk.Sahte dostluğu sandığımdan kısa sürmüştü.Adam onu bırakmamla yere yığıldı.Leş suratına bakıp yoluma devam edeceğim sırada telefonu çalmaya başladı.
EP
Sahtekâra bak sen bir de tescillendirmek için arıyor!
Telefonu açıp hiçbir şey söylemeden kulağıma yasladım."Alo" Eğer şanslıysam ağzından bir şeyler kaçırırdı.Kendi telefonumu çıkarıp ses kaydı almaya başladım."Dinliyorum"
"İlke?"
"İlke ya"
"Gönderdiğim hediyeyi beğendin mi?"
"Çok beğendim.Sana en güzeliyle iade edicem merak etme."
"Şüphem yok zaten"
"Bu artık tekrar kanlı bıçaklı olduğumuzu gösteriyor öyle değil mi?"
"Biz seninle hiç dost olmadık zaten"
"Sonunda gerçek rengini verdin bukalemun"
"Sen sanki çok memnundun" dalga geçer gibi söyledi.Memnun değildim ama şikayetçi de değildim.Fazladan düşmanı kim isterdi ki?
Uzatmadım ve "Beklemede kal" diyerek kapattım.Kendi telefonumu çıkartıp Anton'u aradım.Umarım o salak dediğim yerde bekliyordur.
Telefon ilk çalışında açılınca gülümsedim.Bu da beni sevmiyodu sözde"İlke hanım nerdesiniz? Tanrı aşkına sarayı birbirine katıp gittiniz herkes çok gergin"
"Onların her zamanki hali.Şimdi sana bir yer tarif edicem.Carl'ı da al gel.Bende burda bekliyor olucam çabuk ol"
Daha fazla soru sormadı.Tarif ettiğim yere yarım saat içinde gelebilmişti.Adamları iple bağlayıp sıkı sıkı paketledik.Hepsinin suratına falçatayla EP yazdım.
Çektiğim ses kaydını çalıştırıp Antonunkine kaydettik."Bu adamlar saraya gidicek.Ses kaydıda Roger'a bakalım bundan sonrada mükemmel dostlukları devam edebilecek mi?"
"Size de hayran kalmamak elde değil İlke hanım" Carl güldüğünde güldüm."Bu daha hiçbir şey"
Onlar dediğimi yapmak için adamları toplamaya başladıklarında bana verilen konuma koşmaya başladım.Yeterince geç kalmıştım ve daha fazla geç kalmak işime gelmezdi.Leonidas'ın gelmeyeceğimi düşünmesini istemiyordum.
Ormandan çıkıp açıklık bir alana gelince yerde taşlarla yapılan X işaretinin kenarına geçtim.Söyledikleri gibi beklemeye başladım.Son sürat gelen bir araba önümde frene basıp kapısını sertçe açtı.Gözlerinde gözlük ve kulağında kulaklık olan kel ızbandut baş hareketiyle içeriye geçmemi söyledi.Arka tarafa oturduğumda arabanın içine buhar gibi bir şeyler dolmaya başlamıştı."Güvenlik için"
Adam iki kelime edip önüne döndüğünde zaten bunun beni bayıltmak için olduğunu anlamıştım.
Siz beni çok hafife aldınız baylar.Ben sizin kurallarınızla ilerlemem!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madam
RomanceKafamı çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. "Bu da kim?" Sorumla kafası karışan Şirin yavaşça söylediğim yöne döndü."Bu adam İngiltere Kraliyeti'nden geldi.Kralmış.Bilirsin ya orası hâlâ monarşi ile yönetiliyor." Burası kurtlar sofrasına dönmüşke...