36. BÖLÜM

2.3K 122 78
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Önümüze çıkan fırsatları da şansları da iyi değerlendirmeliydik. Hayat aslında düşündüğümüz kadar fazla dönüm noktası çıkarmıyordu karşımıza. Şimdiye kadar dönüm noktası sayabileceğim üç an yaşamıştım hayatımda. İlki duvarları örülü, kafesim olan o evin içine girdiğim gündü. Her şeyden habersiz sadece çocuk olduğum o gün. Yeni bir başlangıç yaptığım için mutluydum belki de. Ya da bu başlangıç beni korkuttuğu için ürkektim. O zamanları hatırlamak şuan ki zihnimle pek de mümkün değildi.
İçine düştüğüm evi dahi anlayamadan Göktuğ gibi kocaman bir sorunla yıllar boyu savaşıp durmuştum.

İkinci dönüm noktam hayatımı adeta bir zindana çeviren o adamı öldürdüğümü sandığım o gündü. Bana yaşattığı onca acı, onca travmaya rağmen karnına o camı sapladığım an içimde bir yer sızalmıştı yine de. Ama bu sandığınız gibi bir sızlama değildi. Ona acımamış ya da o haline üzülmemiştim. Onun aksine bir yerde insan olan tarafım sızlamıştı. Kendimi yıllardır uzak tutmaya çalıştığım o sonun gerçekleşmesi yüreğimi ssdece kendi düştüğüm hal için acıtmıştı. Dünyanın en kötü adamı da olsa birinin kanı ellerimin arasında olmamlıydı. Zaten söylenene göre bunu becerememiştim de.

Üçüncü ve son olduğunu düşündüğüm dönüm noktam ise şuan tam da yanımda duruyordu. Bora Karadağ. Kader veya tesadüf her ne dersem diyeyim yine bir şekilde karşılaşmıştık. Belki ona da haksızlık etmiştim. Şuan mantıklı düşünemiyordum zaten. O gece karanlığın içinde aydınlık olan tek taraftı. Yine her şeyin bittiğini düşündüğüm bir anda mucize gibi çıkmıştı karşıma. Benim mucizemdi o.
O yanımdayken hiçbir şeyden korkmamıştım. Kendimden fazla belki de ona güvenmiştim. Annemden sonra güvendiğim tek insan o olup çıkmıştı. Benim için şaşırtıcıydı.

Silahın ucu tam da Bora'nın kalbi hizasındaydı. Kocaman rezidansın içinde yankılanan tek el ateş sesi yaklaşık birkaç saniye önce nefes alan birinin hayatına mal olmuştu. Karşımızda duran adam elinde tuttuğu silahı ateşleyemeden arkasında kalan her kimse onun silahından çıkan bir kurşunla vurulmuştu. Belki sadece birkaç saniye gecikmiş olsaydı bu boktan hayatımın içinde ki tek mucizem de solup gidecekti. Ama düşündüğüm olmamıştı. Mucizem olan o güzel adam hala yanıbaşımdaydı. Yerde cansız bir biçimde uzanan adamın aksine hala nefes almaya devam ediyordu.

Kayıp Pusula Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin