11. Bölüm

47 12 2
                                    

2 Gün Sonra

Londra Dark Night Pearl Tavernası

"Dur, dur,dur... Isla... Dur..." Ryan kadından uzaklaşarak sırtını yatak başlığına dayayıp oturdu. Pek keyif aldığı söylenemezdi. Çünkü keyifli değildi genç adam. Memnuniyet duygusu biryerlere uçup gitmiş, heyecanlanamaz hale gelmişti. 

"Ryan..." Isla adamın kendisine yan gözle bakması ile "Lordum?" diye tekrarladı. "İçecek bir şeyler istemez miydiniz?" Adamın omzunu sıvazlarken pek isteksiz tavrına karşın dudak büktü. Ryanı tanırdı. Bir hiç olduğu ve aşağıda gardiyanlık ettiği vakitlerden beri. Meteliksiz bir yakışıklı bir delikanlıydı şimdi ise V-Kont varisi... Son yıllarda onu nadiren görmüş olsa da vakti zamanında pek çok soyluya tercih ederdi. Şu an ise metresi olabilmek için yanıp tutuşuyordu. "Keyfini kaçıran nedir?"

Ryan başını çevirip kadının dikkatle onu izlemekte olan çekik yeşil gözlerine bir müddet baktı ardından sarı saçlarından bir tutamı iki parmağı arasına alıp aşağı kaydırdı. "Bilmeyi reddediyorum..." 

"Bence bu..." Isla adamın bileğindeki eski püskü deri ipe ve üzerinde duran kahverengi boncuğa baktı. "Bir çeşit büyü mü yoksa?"

Genç adam gözleri kısılıp etrafta yanan mumların titreşen alevlerine ve yatak korkuluğundaki kırmızı tüllere kayarken "Öyleydi..." diyebildi. "Artık değil bozuldu..." Elbet kastı şu an yerinde olmayan diğer boncuktu. O konuşma ardından Joselynin Violeti çağırışı dehşet verici bir tesadüftü. Violetin yatarken çıkarttığı bilekliğinden renkli boncuğu alması ise... Ryan huzursuz olmamak adına yapmaya çalıştığı konuşmadan rahatsızlık veren kalıntılar ile kalakalmıştı. Violeti görmeye gitmeyişi ya da yazmayışı da bu yüzdendi. Yazarsa daha çok incinecek görmeye giderse yanlış anlayacaktı onu. Başta sinirlenmiş, sonra da böylesinin rahat olacağını düşünerek onu keyiflendirecek şeylere yönelmişti. SOn bir haftayı saymaz ise fazlasıyla eğlendiğini de düşünmüyor değildi. Ne yiyeceğine, ne giyeceğine karar vermek bir çeşit özgürlük gibiydi lakin hevesle odasından çıktığında biraz bocalıyor, bir şeyleri yanlış yapıp yapmadığını sorabilmek adına bir arayışa giriyordu. Dudaklarını kemirerek yanından ayrılıp ona bir bardak içecek doldurarak geri gelen kadının bardağı uzatıp koltuğu altına ilişmesine odaklandı. Saçları eline değdiğinde ise bardağı kafasına dikip yanaklarındaki havayı üfleyerek geri çekildi. "Sanırım eve dönmeliyim."

"Nasıl isterseniz..."

Genç adam ayaklanıp giyinmek için çabalarken ona yardım eden Islanın hareketlerine odaklanmaya devam etti. Bilerek eline dokunduğunda yahut etrafında dönerken başını eğip dikkatle bakarken gözleri buluştuğunda  çok doğal fakat garip bir hissin onu sarmalamasını istemekten vazgeçmiyordu. Belki de rahatça dokunabileceğini bildiğindendi. Düşüncelerinden uzaklaşıp odadan çıkarken etrafına bakındı genç adam. Bir vakitler burada görünmezdi lakin şimdi onu gören herkes önünde eğiliyordu. Tek omzuna iğnelenmiş olan pelerininin ucunu kavrayarak kapıdan hiçbirşey demeksizin çıktıktan hemen sonra hazırda bekleyen arabası merdiven başına çekilmeye koyuldu ve onu gören uşaklardan biri derhal yanına geldi. Ryan bakışlarını bir vakitler durduğu yerde dikilen on yedi yahut biraz daha büyükçe olan oğlandan yana çevirerek önüne eğdiği başına ardından ayağındaki eski çizmelere baktı. "Burada böyle dikilemezsin..."

"Ö-özür dilerim Lordum..." 

"Oğlana içi dolu bir kese ver Adam. Ağrıyan ayaklarının bedeli olmayacak olsa da." Ryan kaşlarını kaldırıp indirerek merdivenden bir adım attı ki durup geri döndü ardından yeni cilalanmış gümüş tokalı ayakkabılarını çıkarıp oğlanın önüne ittirdi. "O kese bu kadar etmez."

"Aman lordum." 

"Yoksa yağlı şerefsiz mi diyecektin... Bana şu kutuyu ver çocuk." Ryan işlemeli kutuyu eline alıp hoplatarak yeleğinin iç kısmına iliştirdi. O arabasına binmeden önce yanaşan bir başka arabadan aşağı inen Lord Filtzroyu gördüğünde ise elini kapıya dayayarak sırıttı. 

DİĞER YARIM (GÖRGÜSÜZLER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin