8| ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

439 45 205
                                    

Selammm bebeklerim ben yine ve yine geldim sizleri çok özledim. Dün hiç bölüm atamadım çünkü sabah kurstaydım öğlen arkadaşlarla gezdim dolaştım ve bunları, aynı zamanda da bunaltıcı sıcağı kaldıramayan minnoş bedenimle akşam uyuduk. Uyandığımda da bir şeyler atıştırdım ve kendime geldim. Yani bölümü gece yazıyorum. Kim bilir gece bitiririm belki uyuyamazsam. Uykum gelirse sabah devam ettiririm. Ama bugün bölüm gelir.

Bir aksilik olmazsa.

Hepinizi çok çok çok seviyorum ve bolca öpüyorum. Başlamadan önce ⭐'a basmayı unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim canlarım.

•••

Neler yaşadığımı hâlâ kavrayamıyordum. 'Güzelim' deyişi ve bu kadar ısrarcı oluşu midemde tuhaf hareketlenmelere neden olmuştu.

Yutkunarak başımı geriye attım ve onu düşünmemeye çalıştım. Tabi ne kadar mümkündüyse bu.

Dün Çekya maçını kara zorla almıştık. Stad resmen yıkılmak üzereydi. Herkesin sevinci birbirine karışmıştı resmen. Ben bir anlığına sevinçten abi terörünü unutup ceketimi çıkaracaktım ki anında bu fikirden vazgeçmiştim.

Gece çok geç bir saatte eve gelmiştik. Semih ile neredeyse hiç konuşmamıştık. Sadece onu küçük bir tebessüm ederken gördüğüm anlarda gizlice yüzüne bakmıştım. Ben ondan yüzümü çevirdiğim zaman da o bana bakmıştı.

Ferdi ve abim beni ortada tutarak bağırmaya ve zıplamaya başlamışlardı. Ben ise bu sefer bundan rahatsız olmadan onlarla beraber bağırmıştım ve çılgınca zıplamıştım.

Abdülkerim abi, sevgisini göstermenin sert bir yolunu seçerek "Aslanım be, şu bokum kadar küçük haliyle bile terör estiriyor. Senin Allah'ına kurban!" diyerek Arda'nın omzuna sertçe vurduğunda, Arda resmen odanın öbür ucuna uçmuştu.

Ben de kahkaha atarak Abdülkerim abiye dönmüştüm. "Abi, sağ olasın. Artık hiçbir maçta oynayamayacak. Çocuğun bütün kemiklerini kırmış olabilirsin."

İçkinin ve coşkunun verdiği etkiyle mi bilinmez, hevesle kafa sallayarak bana bir onay işareti yaptı Abdülkerim abi. Sonra ne dediğimi gerçekten anlamış olacak ki, "Haaa. Yok be. Aslan gibidir benim koçum. Hiçbir şey olmaz ona. Buzağı gibidir o." diyerek başını iki yana salladı.

Arda ise duvar dibine çökmüş bir şekilde gülerek etrafı seyretmişti. Ama arada sırada acıyla inleyerek omzunu da tutmuyor değildi. Ferdi'nin kollarından zorla ayrıldım ve Arda'ya doğru koştum.

"İyi misin?"

Başını salladı gülerek. "Ölmedim ama ayakta da değilim." dedi bana bakarak.

"Tebrik ederim, harika bir oyundu. Gerçi oynamadınız, savaştınız resmen." dedim içtenlikle.

O ise kepçe kulaklarını öne doğru iterek bağırdı. "Ha? Seni duyamıyorum da şu an."

Ben ise gülerek kafamı iki yana salladım. "Yok bir şey yok."

Bu anıları hatırladığımda yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Ama bu kadarla kalmamıştı, şimdi ise akşama doğru büyük bir organizasyon yapılacaktı. Bu organizasyona siyasiler bile katılacaktı.

MÜPHEM BİR SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin