10| DENGELERİN DEĞİŞİMİ

465 34 136
                                    

Bu bölümü nasıl bulacaksınız bakalım?
Ehehehehehhe.

Ben yeni bölümümle beraber geldim sizler için. Baştaki sahneyi doya doya okuyun çünkü sonlara doğru bu anları özleyebilirsiniz. KWNDŞEÖFŞWKDŞŞE.

Her neyse, ⭐'a tıklamayı unutmayın. Hemen tıklayın şimdi. 

Sizi bölümümle baş başa bırakayım. Keyifli okumalar dilerim canlarım..

•••

Onunla nefeslerimiz birbirine karışana dek, hatta dudaklarımız bir olana dek öpüşmüştük. Birçok insana sevişmenin verdiği hazzı, sadece onun gözlerine bakarak aldığımı hissediyordum. Fakat onu öptüğümde, her zaman ona daha çok ihtiyacım olacağını anlamıştım.

Yaralarını sarmak istedim, dinlenmesi için onu bırakmak istedim ama dudaklarımı dudaklarından çekemedim. Bu sanki dudaklarıma ettiğim bir ihanet olurdu. Fakat onu düşünmeliydim çünkü hali hiç hoş değildi. Dudaklarımı yavaşça onun dudaklarından ayırdım. "Biraz dinlensen mi? Her yerin ağrıyordur."

Kaşlarını çattı ve dudaklarıma baktı. "Dinleniyordum zaten." diye mızmızlandı. Çocuksu mızmızlanmasına içim ısındığında, derin bir nefes verdim.

"Evde kimse yok. Gelsene." dedim içtenlikle. Sırıttı.

"Ne o, beni eve mi atıyorsunuz Sezin Hanım?" dedi karizmatik bir sesle.

Ben de bunun hayalini kurmuşum gibi gülümsedim. İç çekerek, "Keşke." dediğim sırada irileşen göz bebeklerine kahkaha atarak baktım. "Şaka yapıyorum, sapık herif. Şu yaralarınla ilgileneceğim."

"Az önceki sebep daha ilgi çekiciydi sanki." dediği sırada kaşlarımı kaldırdım.

"E madem istemiyorsun, gelme o zaman." diyerek arkama döndüğüm sırada, paytak paytak adımlarla peşimden geldiğini duyuyordum.

"İstemez olur muyum?" diyerek arkamda yürüyordu. Kapıyı açtığımda ve oturması için salondaki koltuğu işaret ettiğimde başını salladı. Ben acil durum çantasını alırken, o etrafa göz gezdiriyordu. "E hani benim boy boy fotoğraflarım yok duvarlarda?" dedi sırıtarak.

"Eğer öyle bir şey yapacak olursam abim senin fotokopini çıkarıp duvara asar." dedim gülümseyerek. Çantayı elime aldım ve o otururken ben diz çöktüm önünde. Muzipçe bana baktığında imalı bakışlarını görmezden geldim.

Gazlı bezle önce kaşlarını yumuşak bir şekilde sildim. Bunu yaparken gözleri gözlerimdeydi. Daha sonra burnunun ucuna doğru kaydı parmaklarım. Orayı da sildiğimde gülümsemesi büyüdü. "Dudaklarıma o bezi sürtmene gerek yok. Beni öyle bir öptün ki, yara falan da kalmadı."

Utanarak bakışlarımı ondan kaçırdım. Evet, yaptıklarımdan utanmayan ama yaptıklarımı duymaktan utanan bir insandım. Dudaklarına çok yumuşak bir şekilde dokundurdum gazlı bezi. Bepanthol'ün yara kremini çıkararak bütün yaralarının üzerine sürdüm yavaşça. "Canını yakıyor mu?" dedim gözlerimi kısarak. Başını iki yana salladı.

Sanki ameliyat eden bir doktormuşum gibi dikkatle yaralarına dokundum. Yüzünün açık yarası olmayan yerlerinde de morluklar ve çürükler vardı. İçim acıyarak baktım onlara. Bunu fark etmiş gibi kaşlarını çattı. Daha sonra buruk havamı dağıtmak ister gibi gülümsedi. "Hasar aldığım birkaç yer daha var, incelemek ister misin?" dedi iç gıdıklayıcı bir sesle.

MÜPHEM BİR SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin