2. Bölüm "Eski Ajan Yeni Yardımcı Dedektif.""Kahretsin!"
Kelime Sherlock'un dudakları arasından bir mırıltı şeklinde çıkmıştı. Lisa çatık kaşlarla fotoğrafları elinden aldı. "Sanki karşıdaki bir yerden çekilmiş gibi." Sherlock pencereye yöneldi. Perdeyi çekip karşıdaki dairelere baktı. Bir tanesinin penceresine dikkatli bir şekilde baktığında orda duran bir fotoğraf makinesini gördü. "Orada!" Dedi. Lisa ve John pencereye yaklaşıp gösterdiği yere baktılar. Tam karşıdaki dairede bir kamera kurulmuştu.
"Mycroft'a haber vermeli miyiz?" Dedi Lisa Sherlock'a bakarak. Sinirli bir şekilde odanın içinde volta atıyordu. Alayla gülüp cevap verdi. "Tabii ki de. Hemen arayıp ona o küçük aklıyla kurduğu olağanüstü planlarının nelere yol açtığını anlatalım!" Lisa ona yaklaştı. "Sherlock, sakin ol."
"John." Dedi Sherlock. "Hemen Müfettiş Lestrade'a haber verip karşıdaki binayı aramalarını söyle." John kafasını sallayıp telefonuyla arama yaptı.
1 saate kadar Mycroft da eve gelmişti.
"Eminim şimdi de hepimizi her şeyin kontrolün altında olduğuna ikna edebilirsin Mycroft!" Dedi Sherlock yüksek sesle. Mycroft elindeki fotoğraflara bakarken iç geçirdi. Söyleyecek bir şeyi yoktu. O da her şey onun kontrolü altında olduğuna inanıyordu.
"Magnussen ile bir anlaşmamız var Sherlock. Eminim sadece gözünü korkutmak istiyordur."
"Evim, Mycroft! Adamın evimin içinde gözleri var!"
Lisa endişeli gözlerle Sherlock'a baktı. Onu bu kadar heyecanlı gördüğü çok az hatıra vardı zihninde. Bu adam, bu mesele onu ciddi derecede sarsmıştı. Biraz zorlasa bunun korku olduğunu bile söyleyebilirdi. Ama o Sherlock'tu. Sherlock Holmes. O korkmaz, başkalarının korkularını dizginlerdi. En azından çoğu zaman böyle yapardı. O an Lisa 'Acaba ona fazla mı yükleniyoruz?' diye düşündü. Herkes Sherlock'tan belaları savuşturmasını, olayları çözmesini bekliyordu. Peki ama ya bu sefer Sherlock gerçekten korkan taraftaysa?
"Açıkçası bence kabul et Mycroft." Diyerek araya girdi John. Mycroft ona döndü meraklı bakışlarıyla. "İşler artık sizin kontrolünüzün dışında."
"Evhamlı davranıyorsunuz sadece." Dedi Mycroft rahat bir üslupla.
"İntikam duygusunun nasıl bir his olduğunu biliyor musunuz?" Dedi Lisa. "Asla sönmeyen bir ateş gibidir. Magnussen'ın intikam almanın bir yolunu bulacağını tahmin etmeniz gerekiyordu."
Mycroft sıkıntıyla nefes verdi. "Bana güvenin. Bu konuyu halledeceğim." Deyip kapıya yöneldi. Sherlock onu takip ederken birlikte aşağı indiler. Kapıdan çıktıklarında Mycroft ona döndü. "Karşıdaki evi araştırdılar. Evde hiçbir şey yok. Sadece sizin pencerenize hizalanmış kurulu bir kamera var. Belirli saatlerde çekim yapmaya ayarlanmış. Başka hiçbir şey yok. Evin kime ait olduğunu araştırıyorum. Belki bir ipucu yakalayabiliriz." Sherlock anladığını belli edercesine kafasını salladı.
"Nedir bu?" Dedi anlamayan bakışlarla. Sherlock ona baktı. "Ne demek istiyorsun?"
"Yapma, Sherlock! Tedirgin olduğunu fazlasıyla belli ediyorsun. Daha önce alt ettiğin bir düşmanın hakkında bu kadar endişelenmen görülmüş şey değil. Güvende olduğunu biliyorsun."
"Hayatım boyunca kendi hakkımda endişelendiğim tek bir an bile olmadığını biliyorsun Mycroft." Dedi Sherlock. "Yanımdayken tehlikede olan bir sürü insan var. John, ona ve kızına bir şey olacak diye endişeli. Bayan Hudson her ne kadar çocuklarıymışız gibi bizi benimsese de onun da bir hayatı var. Yalnız ben değil onlar da tehlikede."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock | it is what it is.
FanfictionAniden ortaya çıkan bir kadın Sherlock'un ve John'un başına ancak bu kadar dert açabilirdi. *Kapak tasarımı @prof-graph 'a aittir. Teşekkür ederim.