medya; lisa sharma.
bölüm müziği: Fleurie - breathe
***
1.Bölüm: "Orda olduğunu biliyorum!"
"Sen gördüğüm en sinir bozucu insansın Sherlock!"
Normal bir gün. Normal bir hava. Ve Sherlock ile John arasında alışılagelmiş kavgalar. Baker sokağı yine o normal günlerden birindeydi. John hışımla kapıdan içeri girerken Sherlock sakin bir şekilde içeri girip kapıyı kapattı. Merdivenlerde Bayan Hudson onları karşıladı.
"Tanrı aşkına! Bu yaşa kadar kapıdan nasıl girileceğiyle ilgili ahlak kurallarını öğrenemediniz mi siz?"
Sherlock sırıttı. "Biliyorsunuz Bayan Hudson. John sinirliyken ahlak yoksunu oluyor."
John sinirli bakışlarıyla ona döndüğü sırada Bayan Hudson araya girdi. "Sizi bir kadın görmeye gelmişti..." dediğinde ikisi de ona döndü. Kim gelmişti? "...Onu yukarı yönlendirdim ve çay yapmak için aşağı indim. Tekrar yukarı gittiğimde yoktu."
"Yok muydu?" dedi John çatık kaşlarla. Bayan Hudson kafasını salladı. "Evet, bir kağıda da not bırakmış." dedi eteğinin cebinden bir kağıt çıkarıp uzatarak. John kağıdı aldı. Üstünde 'İşim çıktı daha sonra uğrayacağım. Çok uzaklaşmam.' yazıyordu. Sherlock kağıda baktı. "Yazısı italik, mürekkep yayılmış demek ki solak. Ve kadının çilleri var."
"Tanrı aşkına! Çilleri olduğunu nerden bildin?" dedi Bayan Hudson heyecanla. Sherlock omuzlarını silkti. "Sadece tahmindi. Sayenizde doğru olduğunu anladım." Bayan Hudson kafasını iki yana salladı. "Kadından sonra bir grup adam geldi. Kayıp birini arıyorlarmış. Ürkütücü oldukları için hepsini içeri almadım. Grubun başındaki Bay Fox denen adam sizi yukarıda bekliyor."
"O halde misafirimizi bekletmeyelim." dedi Sherlock merdivenlerden çıkarak. John da peşinden giderken "Dikkatli olun çocuklar." diye seslendi Bayan Hudson. Sherlock ve John odaya girdiklerinde misafirlerin oturduğu sandalyede oturan baştan aşağı siyah giyinmiş adamı gördüler. "Merhaba Bay Fox." dedi Sherlock sahte bir sırıtmayla. Kabanını çıkarıp yerine oturdu.
Fox saçları seyrek, zayıf, uzun boylu ve yüzü kemikli bir adamdı. Bayan Hudson'ın ondan ürkmesine şaşmamalıydı. İfadesiz suratıyla Sherlock'u süzdü. "Merhaba Bay Holmes. Ben de sizi bekliyordum. Sizi ve doktor Watson'ı." dedi John'a bakarak. John da Sherlock'un karşısındaki koltukta yerini alıp gülümsedi. "Birini arıyormuşsunuz duyduğum kadarıyla." dedi. "Evet. Birini arıyorum. Benim için fazlasıyla önem teşkil eden birini."
"Bir kadın." dedi Sherlock soğukkanlılıkla. Fox ona döndü. "Bir kadın olduğundan neden bu kadar eminsiniz Bay Holmes?" Sherlock yüzünü buruşturdu. "Kimse bir adam için bu kadar zahmete girmez Bay Fox. Siz bir kadın arıyorsunuz. Ya aşığı olduğunuz ya da düşmanı olduğunuz bir kadın."
Fox hafifçe sırıttı. Belki de geldiğinden beri ilk defa mimiklerini oynatmıştı. "Söylenildiği kadar iyiymişsiniz." dediğinde Sherlock yine yapay gülüşünü gösterdi. "Evet bir kadın arıyorum. Ama sizi uyarmak isterim Bay Holmes çünkü aradığım bu kadın dünyanın en tehlikeli kadınıdır. Ve açıkçası ben böyle bir kadına herhangi bir duygu beslememeyi tercih ederim."
"Uyarınız için teşekkür ederiz Bay Fox." dedi John. "Acaba fiziksel görünüşüyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Ve nerede kaybolduğunu." Bay Fox kafasını iki yana salladı. "O kaybolmadı Bay Watson. Kendisi kaçtı."
"Nasıl yani?" dedi John anlamayarak. O sırada içeri Bayan Hudson girdi. Tuttuğu tepside üç fincan çay vardı. "Susayabileceğinizi düşündüm." dedi tepsiyi sehpaya bırakırken. "Teşekkürler Bayan Hudson. Çok naziksiniz." dedi Sherlock çay fincanını alırken. Bayan Hudson gülümseyerek ve Bay Fox'a güvensizlikle bakarak odadan çıktı.
"Lisa Sharma." Dedi Bay Fox. "Hint kökenli İngiliz bir ajan. Koyu kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, 1.80 boyunda bir kadın." John bunları defterine not ederken Sherlock da düşünüyordu. "Ayırt edici bir özelliği var mıydı?" Fox biraz düşündü. "Çilleri." dediğinde John afallamış bir şekilde ona baktı. "Anlamadım?."
"Çilleri vardı. Hafifçe." John Sherlock'a baktı. Onun da suratında aynı ifade vardı. John öksürerek Fox'a döndü. "Anladım. Nereye gitmiş olabileceğiyle ilgili bir fikriniz var mı?" Fox kafasını iki yana salladı. "Maalesef aklıma gelen her yeri adamlarıma arattım. Kadının o şeytani aklını okumak çok zor." Kol saatinin ötmesiyle saate baktı Fox. "Şimdilik bu kadar baylar. Benim gitmem lazım." diyerek ayağa kalktı. John da ayağa kalkarak Fox ile tokalaştı. "Bir şey bulur bulmaz sizi bilgilendireceğiz Bay Fox." Fox tebessümle John'un elini sıktı ve dönüp Sherlock'u selamladı. "Sizden haber bekliyor olacağım."
Adam odadan çıktıktan bir süre sonra Bayan Hudson odaya girdi. "Tüylerim diken diken oldu." Sherlock ayağa kalkıp pencereye gitti. Fox yanlarına 3 arabayla gelmişti. Korumalarından anlaşıldığı kadarıyla önemli bir şahsiyetti. "Mycroft bu adamı tanıyor mudur?" dedi John. Sherlock pencereden Fox'un gidişini izlerken konuştu. "Muhtemelen. Bir saate kadar adamın buraya geldiğini duyar. Ama asıl konu bu değil." dedi çayını alıp yudumlarken.
John koltuğunda oturmuş karşısında ayakta duran Sherlock'a baktı. "Neymiş asıl konu?" dedi Bayan Hudson. "Lisa Sharma!" diye yüksek sesle telaffuz etti ismi Sherlock. John gözlerini kırpıştırarak Sherlock'a baktı. "Seni duyuyoruz Sherlock. Neden bağırıyorsun?" Sherlock fincanını Bayan Hudson'a uzattı ve mutfağa doğru bir adım attı. "Belki beni duymasını istediğim siz değilsinizdir. Belki de aramızda başka ruhlar da vardır. Öyle değil mi Bayan Hudson?"
Bayan Hudson şaşkın bakışlarla ona baktı. "Birinin bizi görmeye geldiğini söylemiştiniz öyle değil mi? Ortadan kaybolan gizemli kadın!" diyerek John'a baktı. John kafasını iki yana sallayarak konuştu. "Biraz daha açık olursan sevinirim. Sabahki kadının Lisa Sharma olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Ah John, keşke benim gibi olmanı sağlayabilsem ama bildiğin gibi aptallığın tedavisi henüz bulunmadı." John göz devirerek arkasına yaslandı. "Herneyse. Lisa Sharma bugün birilerinden kaçıp buraya, bizim yanımıza, geldi. Ama nereye gittiğini bilmiyoruz. Aslında gidip gitmediğini de bilmiyoruz."
"Ne diyorsun sen Sherlock! Ben yaşlı bir kadınım, bulmaca çözecek yaşı çoktan geçtim!"
"Ah hayır..." dedi John. "Düşündüğüm şeyin mümkün olmaması gerek." dedi Sherlock'a bakarak. Sherlock gülümseyerek yatak odasına baktı. "Dışarı çık Lisa! Orda olduğunu biliyorum!"
Saniyeler sonra yatak odasının kapısı gıcırdayarak açıldı ve elindeki silahı Sherlock'a doğrultan bir kadın göründü. Bayan Hudson korkuyla çığlık atarak John'un arkasına saklanırken Sherlock sinsice gülümsedi. "Bayan Hudson bize bir fincan çay getirir misiniz? Bayan Sharma misafirimiz sayılır." Bayan Hudson sinirle kapıya doğru yürüdü.
"Isıtıcı orda! Ben sizin hizmetçiniz değilim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock | it is what it is.
FanfictionAniden ortaya çıkan bir kadın Sherlock'un ve John'un başına ancak bu kadar dert açabilirdi. *Kapak tasarımı @prof-graph 'a aittir. Teşekkür ederim.