Medya: Lisa.
bölüm müziği: Halsey - control.
***
Flashback~ 1 saat önce
Sherlock, Lisa ve John binaya girmişlerdi. Sherlock Lisa'nın kolundan tutmuş yürüyordu. Arada bir gerçekçi görünmesi için onu sürükleyerek götürüyordu. Mycroft'un olduğu odanın önüne geldiğinde görevliler kapıyı açtı. İçeri girdiler. Mycroft masasının başında oturmuş onları bekliyordu. "Neler olduğunu sorabilir miyim kardeşim?" Dedi Mycroft gülerek kelepçelenmiş Lisa'ya bakarken.
"Kadını sana getirdim. İstediğin gibi." Dedi Sherlock Lisayı bırakırken. Mycroft konuşmak için ağzını açtığında "Ama..." dedi Sherlock. "Isaac Sharma ve bu tesiste ne kadar çocuk varsa bırakman şartıyla." Mycroft'un keyifli ifadesi yok oldu. Kaşlarını çatarak konuştu. "Sevgili Isaac bizimle gayet mutlu Sherlock. Ayrıca bu tesiste çocuk sürüsü falan yok. Sadece o var." Lisa kaşlarını çattı. "Gayet mutlu mu? Dalga mı geçiyorsun?!" Dedi öne atılarak. John onu kolundan tutarak geri çekti.
O sırada kapı açıldığında içeri beyaz gömlekli bir adam girdi. "Doktor Alec." Dedi Mycroft. Doktor öne gelip konuştu. "Efendim bir haber vermem gerekiyor." Mycroft başıyla onay verdi.
"Doku uyumlu efendim." Dedi doktor. Mycroft ayağa kalktı. Şaşkınlıktan rengi sararmıştı. "Hemen hazırlıklara başlayın." Sherlock kaşlarını çatarak onu izledi. Göz bebekleri titriyordu. Sağ eli titriyordu. Sol eli sabitti. Çok terliyordu. Sol kulağının üstünde bir morartı vardı. Hayır, bir yumruydu. Mycroft'un şekilsiz bir kafası vardı ama şimdi bir yumru dikkatli bakıldığında kendini belli ediyordu.
Sherlock'un şaşkınlıkla göz bebekleri büyüdü. "Mycroft, rica etsem kapıdaki görevlilere kadını sorgu odasına götürmelerini söyler misin?" Mycroft doktora gitmesi için işaret verirken Sherlock'un dediğini yaptı. John ve Lisa kaşlarını çattı. Sherlock ne yapıyordu? Plan böyle değildi.
İki görevli Lisa'yı almaya geldiklerinde her ne kadar itiraz etmek istese de onlarla gitti. Odada Sherlock, John ve Mycroft kalmıştı. "Neler oluyor?" Dedi Sherlock. Mycroft bir kez daha kardeşinin böyle zeki olmasından dolayı lanet etti. "Çocuğu sana veremem Sherlock. Gerçekten çok isterdim ama sana bu defa yardım edemem. O benim tek şansım."
Sherlock olduğu yerde kımıldamadan durdu. John öne atılıp "Neyden bahsediyorsunuz?" "Ölüyor." Dedi Sherlock. "Sol beyninde bir kitle var." John şaşkınlıkla Mycroft'a bakarken Mycroft ifadesiz suratıyla ona karşılık verdi.
"Ne kadar zaman önce ortaya çıktı?" Dedi John. Mycroft hemen cevap verdi. "Hep benimleydi. Uzun zamandır araştırma yapıyoruz. Kitle küçülmüyor, alınması gerek. Beynimin küçük bir parçasıyla birlikte. Ama o parça olmadan yaşayamam.""Yaşayabilirsin." Dedi Sherlock. "Sadece..." Mycroft onun sözünü kesti. "Sadece birkaç uzuvunu kullanamazsın mı diyeceksin? Yoksa sadece konuşamadan ya da anlamadan ya da zekanı kullanamadan yaşaman gerek mi diyeceksin?" Başını iki yana salladı. "Ben bu şekilde yaşayamam. Tek bir şansım var. O da o çocuk."
"Bunun çocukla ne ilgisi var?" Dedi Sherlock.
Mycroft yerine oturdu. "Uzun yıllardır deneyler yapılıyor. Yapay bir doku oluşturmaya çalışıyoruz. Sıvı dokuyu..."
"Çocuklardan alıyorsun. Belli bir zeka seviyesinin üstündeki çocuklar." Dedi John ağzı açık kalırken. Sherlock'a döndü. "Bu mümkün mü Sherlock?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock | it is what it is.
FanfictionAniden ortaya çıkan bir kadın Sherlock'un ve John'un başına ancak bu kadar dert açabilirdi. *Kapak tasarımı @prof-graph 'a aittir. Teşekkür ederim.