bölüm müziği: alec benjamin - let me down slowly
***
Lisa kendini bir koridorda buldu. Her yer bembeyazdı. Üstündeki kıyafetler bile. Bir yerlerden rüzgar esiyordu. Koridorun ilerilerinden gelen gülüşme seslerini duydu. Sesi takip ettiğinde bir odayla karşılaştı. İçeriye baktığında odada anne babasını ve Isaac'i gördü. Hep birlikte masada yemek yiyip gülüşüyorlardı. Annesi Lisa'yı gördü. "Ah Lisanna! Nihayet uyanmış! Hadi yemeğini ye." Lisa gülümseyerek odaya gireceği sırada biri "Lisa!" diye bağırdı. Sesin geldiği yöne döndüğünde Sherlock'u gördü. "Sherlock?" dedi çatık kaşlarla. "Oraya gitme." dedi Sherlock kafasını iki yana sallayarak. "Henüz çok erken."
"Bana ne oldu?" dedi Lisa. Kafası karışmıştı. "Ölmek üzeresin." dedi Sherlock. "Ama ölemezsin. Şimdi değil." O sırada "Hadi Lisanna! Yemeğin soğuyor." dedi annesi. Lisa dolu gözleriyle Sherlock'a baktı. "Onları çok özledim Sherlock." Sherlock üzgün olduğu belli olan gözlerle baktı. "Biliyorum. Ama beni dinlemelisin." dedi elini uzatırken. Lisa tekrar odanın içine baktı. Ailesiyle sonsuza kadar bu odada bu yemeği yiyebilirdi. Nihayet istediği şeyleri yaşayabilirdi. Ama belki de Sherlock haklıydı. Henüz erkendi belki de. Sherlock'a baktı. Elini ona uzatmış gülümsüyordu. "Hadi Lisa! Yapabilirsin! Hadi!" Lisa gülümseyerek ona doğru yürüdüğünde parlak bir ışık gözlerini aldı ve kulağında bir uğultu yükseldi.
"Hadi Lisa! Hadi kızım! Yapabilirsin, hadi!" dedi Sherlock, John ona kalp masajı yaparken. Lisa öksürüp ağzından sular fışkırtarak uyandı. Çok su yutmuştu ve kafasında kayalıklara vurduğu için oluşan bir yarık vardı. Kendine geldiğinde kafasındaki acıyla elini oraya götürdü. Sherlock ona engel olarak elini indirdi. Fularıyla yaraya baskı yapıyordu. "İyi misin?" dedi Sherlock heyecanla. Lisa kafasını hafifçe salladı. "İyiyim sanırım. Başım dönüyor."
"Bu çok normal. Hayati bir yaran olmadığına şükretmeliyiz." dedi John. Sherlock kadının ayağa kalkmasına yardım etti. Lisa dengesini sağlamaya çalışırken ona tutundu. "Başım çok dönüyor." dedi bacakları titrerken. "Sherlock onu içeri götürelim." Sherlock kafasını sallayıp Lisa'yı kucağına aldı. Botun içine girdiklerinde Sherlock onu koltuğa yatırdı. John dolapları karıştırıp ilk yardım kutusu arıyordu. "Yaraya baskı yap. Dikiş atacağım." Sherlock onun dediğini yapıp fularını Lisa'nın kafasına bastırdı. Lisa acıyla yüzünü buruşturdu. John sonunda ilk yardım çantasını bulduğunda koltukta Lisa'nın yanına oturdu. Fuları yaradan kaldırıp önce yaranın etrafını temizledi. Dikiş iğnesiyle dikmeye başladığında Lisa yüzünü buruşturdu. Sherlock'a baktığında onun da yüzünü buruşturduğunu gördü. Gülmeye başladığında John ve Sherlock ona garip bakışlar atmaya başlamıştı.
"Neden gülüyor? John ne oluyor, neden gülüyor?" Dedi Sherlock endişeyle. Lisa gülüşlerinin arasından "Yüzün..." dedi. "Yüzün çok komik." Sherlock olayı anlamazken John da gülmeye başladı. "Yaraya uzaylıymış gibi bakmayı kes Sherlock."
Sherlock göz devirdi. "Şaka yapacak kadar iyi durumdasınız demek." Lisa gülmek canını yaktığı için sustu. John dikiş düğümünü attıktan sonra iğneyi çantaya attı. Bir şişe ve şırınga alıp şırıngayla şişedeki sıvıdan bir miktar aldı. "Bu nedir?" Dedi Sherlock. Lisa gülümsedi. Sherlock her korktuğunda böyle endişeli mi oluyordu? "Morfin." Dedi John. İğneyi Lisa'nın koluna enjekte etti.
"Birazdan acısı geçecektir. Karaya çıkınca hastaneye gidip beyin sarsıntısı var mı diye bakarız. Biraz dinlen." Deyip ayağa kalktı ve çantayı yerine koydu. "Hastahaneye nasıl gideceğiz? Peşimde bir sürü kişi var biliyorsunuz değil mi?"
"Mycroft ile anlaşma yaptık. Kimse senin peşinden gelmiyor artık." Dedi Sherlock. Lisa şaşkınlıkla yattığı yerden doğruldu. "Madem anlaşma yaptınız neden Sherrinford'dan kaçtık?" Sherlock "Adrenalin bağımlısıyım." Diyerek omuz silkti. Lisa John'a baktı şaşkınlıkla. "John, şaka yapıyor değil mi?" John kafasını sallayarak güldü. "Eurus anlaşmak istemedi." Diye gerçeği açıkladı Sherlock. "Ama şu andan itibaren onun kapsama alanının dışına çıktık. Yani artık o da peşini bırakmak zorunda." Lisa rahatlayarak yerine yattı. Göz kapakları ağırlaşmaya başlamıştı. Morfin etkisini göstermeye başlamıştı. Gözleri kapanırken Sherlock'un paltosunu onun üstüne örttüğünü gördü net olmayan görüşüyle.
—-
John ve Sherlock monitör odasındayken Molly Lisa'nın tomografisinin çekilmesine yardım ediyordu. John görüntülere baktı dikkatlice. "Hayati bir sorunu yok." Dediğinde Sherlock belli etmeden rahat bir nefes aldı. Lisa'nın onun yüzünden zarar görmesini istemiyordu. Molly Lisa'yı cihazın içinden çıkarttı. İkisi de odadan çıktığında John ve Sherlock da odadan çıktılar.
"Tanıştığıma memnun oldum Molly. Tekrar teşekkür ederim." Dedi Lisa Molly'nin elini sıkarken. Molly gülümseyerek "Rica ederim." Dedi. Yanlarına doğru gelen Sherlock ve John'u görünce gülümsemesi kayboldu. "Sana da merhaba John." Dedi Sherlock'u görmezden gelerek. "Benim otopsi işlerim var. Sonra görüşürüz." Sherlock tam ağzını konuşmak için açmıştı ama Molly çoktan gitmişti. "Ah hadi ama!" Diye sızlandı. "Kadının bütün erkek arkadaşlarıyla arasının bozulmasına sebep oluyorsun Sherlock. Ne yapmasını istiyorsun?" Sherlock göz devirdi. "Ah öyle mi? Bir gay, bir psikopat, bir sadist ve bir seri katil. Merak ediyorum bu adamları çok aradı mı acaba?"
"Bu seni haklı çıkarmaz." Dedi John. Sherlock sızlandı. "Hadi ama! Kadın Moriarty'yle çıktı!" Lisa onları dinlerken gülüyordu sadece. Birlikte hastahaneden çıktılar. "Benim eve dönmem gerekiyor. Rosamund'ın bakıcısı bugün erken ayrılıyor." Lisa gülümsedi. "Ona benim için sarıl." John gülümseyerek kafasını salladı. John taksiye binip onların yanından ayrılırken Lisa Sherlock'a döndü. "Ben yürüyerek gideceğim. Sen istersen taksiye binebilirsin." Sherlock ona eliyle yolu işaret etti. Birlikte yürümeye başladılar.
"Mary öleli ne kadar oldu?" Dedi Lisa yere bakarak. Rosamund'un yaşını tam bilmiyordu ama pek büyük değildi. "1 yıl 9 ay 12 gün." Dedi Sherlock. Lisa ona baktı. "Rosamund doğalı çok olmamıştı." Lisa kafasını salladı. Karşıdan karşıya geçtiler. "Uzun süredir Londra sokaklarında böyle rahatça dolaşmamıştım." Dedi etrafına bakarken.
Baker caddesine geldiklerinde eve yöneldiler. Kapının önüne geldiklerinde Sherlock Lisa'nın kolundan tutarak onu durdurdu. "Sana söylemem gereken bir şey var." Lisa bir şey demeden ona döndü. "Mycroft'un uzun zamandır herkesten gizlediği bir hastalığı varmış. Bütün o kaybolan çocuklar bunun içinmiş. Doktorlar yapay bir beyin dokusu için çocuklardan beyin sıvısı almışlar." Lisa kafasını salladı. "Uyum gösteren tek kişi Isaac." dediğinde duraksadı. Kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun Sherlock." Sherlock bir adım attı. "Ona engel olmamın bir yolu yoktu. Isaac'ten ne yapsam da örnek alacaktı." Lisa bir adım geriledi. "Ona ne oldu? Kardeşim ölmedi değil mi Sherlock?"
Sherlock hızla kafasını iki yana salladı. "Yaşıyor. Sadece..." deyip duraksadı. Lisa kaşlarını çatarak "Sadece ne?" Dedi. "Sadece hiçbir şey hatırlamıyor. Yetimhaneye yerleştiğinizden itibaren hiçbir şeyi hatırlamıyor."
"Neden bana bunu daha önce söylemedin? Neden şimdi söylüyorsun?" Sherlock ona yaklaştı. "Çünkü çıktığında beni öldürürdün." Lisa alayla güldü. "Kendi çıkarın için bunu bana söylemedin yani?" Sherlock kafasını iki yana salladı. "Kendim için değil. Eğer beni öldürseydin Mycroft kardeşini bir daha asla görmemen için elinden geleni yapardı. Sana daha önce söyleseydim onu bir daha göremezdin. Ama ben seni ona götüreceğim Lisa. Sana verdiğim sözü tutacağım. Sadece sabretmen gerek."
"Ne kadar?" Dedi sakinleşirken. "Ne kadar bekleyeceğim?""Elimden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım." Dedi Sherlock. Lisa bir şey demeden kapıya yöneldi. İçeri gireceği sırada arkasını dönüp peşinden gelen Sherlock'a baktı. "Teşekkür ederim Sherlock." Sherlock kafasını eğdi. "İstediğini tam olarak gerçekleştiremedim. Teşekkürü hakettiğimi sanmıyorum."
Lisa gülümsedi. "Hayır. Sen elinden geleni yaptın. Teşekkür ederim."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock | it is what it is.
Hayran KurguAniden ortaya çıkan bir kadın Sherlock'un ve John'un başına ancak bu kadar dert açabilirdi. *Kapak tasarımı @prof-graph 'a aittir. Teşekkür ederim.