Final~

745 57 24
                                    

bölüm müziği: sonohra - l'amore.

***

"Orda dikkatli ol Sherlock." dedi Bayan Hudson ona sarılarak . Sherlock kafasını iki yana salladı. "Annem bile bu kadar evhamlı değil Bayan Hudson." Bayan Hudson geri çekilip güldü. "Çünkü annen senin ne yaşadığını çoğu zaman bilmiyor hayatım." Sherlock düşününce haklı olduğunu kabul etti. Bayan Hudson tekrar ona sarıldığında Sherlock bıkkınlıkla konuştu. "Çok kalmayacağım Bayan Hudson. Beni özlemenize izin vermem, söz." Bayan Hudson güldü. "Kim bilir Sherlock, belki de çok kalırsın." Sherlock sırıtırken merdivenlerden indi. Bayan Hudson ile olan vedalaşma bittiğinde John ve Sherlock Mycroft'un gönderdiği arabayla havaalanına doğru yola çıktılar.

Uçuş pistine giriş yaptıklarında özel uçak onları bekliyordu. Arabadan inip oraya ilerlediler. Sherlock uçağa binmeden önce John'a döndü. "Keşke sen de gelseydin John." John gülerek omuz silkti. "Rosamund'un bana ihtiyacı var Sherlock. Gezip tozmak için fazla sorumluluğum var." Gülerek birbirlerine sarıldılar. "Orda dikkatli ol. Bilmediğin bir şehirde gerildiğini biliyorum." Sherlock kafasını salladı. "Sen de dikkatli ol. Ben yokken bela mıknatısı olduğunu biliyorum." dedi gülerek. John gülerek omzuna vurdu. Görevlilerden biri gelip uçuş için hazır olduklarını söyledi. Vedalaştıktan sonra Sherlock uçağa bindi. Pencereden John'a baktığında el sallıyordu. O da el salladı. "Bay Holmes kemerinizi takın lütfen. Uçuşa geçiyoruz."

Sherlock kemerini takıp arkasına yaslandı ve sırıtarak gözlerini kapattı.

2 saat sonra~

Sherlock, uçak Marco Polo havaalanına iniş yaptıktan sonra uçaktan indi. Havaalanına giriş yaptığında bekleme odasına gitti. Etrafına baktığında kalabalıkta Lisa'yı görememişti. Nerede olabileceğini düşündü. Gitmesi için bir adres vermemişti. Ya da araması için bir numara.

Ya da bırakmış mıydı?

Sherlock ceketinin cebine koyduğu zarfı çıkarıp içindeki kartpostalı aldı. Yazı yazılan yerde not dışında bir adres yoktu. Sherlock kartpostalı çevirip ön yüzündeki fotoğrafa baktı. Belki de resimdeki sokak alelade bir sokak değildi. Havalanından çıkıp bir su taksisine bindi. Taksi şoförü ona dönüp "Hangi otele gidiyoruz bayım?" diye sordu. Venedik fazlasıyla turistik bir mekan olduğu için birçok kişi İngilizce konuşabiliyordu. "Acaba..." dedi Sherlock fotoğrafı şoföre gösterirken. "Burasının neresi olduğunu biliyor musunuz?" Şoför fotoğrafa baktı. "Tanıdık bir sokak. Sanırım biliyorum. Oraya mı gidiyoruz?" dedi adam fotoğrafı verirken. "Evet." dedi Sherlock. Taksi çalıştı.

25 dakikalık bir yolculuktan sonra şoför durdu. "Şurdan döndüğünüz zaman aradığınız sokağa ulaşabilirsiniz. Taksilerin dar sokaklara girmesi yasak olduğu için sizi burda bırakacağım. Ücret 50 Euro." Sherlock adama ödeme yapıp taksiden indi. Etrafında göz alıcı renklerde binalar vardı. Gerçekten de Venedik cennetin dünyadaki yansıması gibiydi. Sherlock durup etrafına baktı. Suda yüzen taksiler, gondollar, otobüsler; rengarenk duvarlar, bitişik evler, dar sokaklar...

Sherlock etrafa bakarak sokaktan döndü. Kartpostaldaki yere gelmişti. Hafif bir kalabalık vardı. Yerli halk ve rehberleriyle gezen turistler birbirine karışmıştı. Etraftaki insanlara bakıp Lisa'yı aramaya başladı. Sonra uzakta bir sandalyeye oturmuş güneş gözlüklerinin ardından ona bakan birini gördü. Yaklaştığında bu kişinin o olduğunu gördü. Beyaz bluzu ve açık gri kumaş pantolonuyla onu izliyordu. (Medya)

Gülümseyerek ayağa kalkıp ona doğru gelmeye başladı. Sherlock gülümseyerek bekledi. Lisa onun yanına geldiğinde sevinçle ona sarıldı. "Gelmen çok uzun sürdü." dedi. Sherlock gülümseyerek ona sarıldı. "Adresi bulmam biraz uzun sürdü." Lisa geri çekilirken gülümsedi. "Tam da Sherlock Holmes'lük bir ipucuydu." Sherlock kafasını salladı. "Ne kadar kalacağını bilmediğim için güzel bir gezi turu planladım." dedi yürümeye başlarken. "Önce bir şeyler yemek istersin diye düşündüm. Seni en iyi lokantalardan birine götürüyorum." O kadar heyecanlıydı ki yürürken Sherlock'un elini tuttuğunun farkında değildi. Sherlock bu küçük ayrıntıyı gülümseyerek izledi.

Sherlock | it is what it is.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin