Akira ile konuşmasından sonra Yoshinori'yi boş bir odaya almışlardı. Elleri ve bacakları bağlı bir şekilde öylece yatakta uzanıyordu. Buradan kaçmanın bir yolu olmalıydı ama nasıl?
Haruto'nun çoktan haberi olmuş olmalıydı Asahi'yle beraber kaçırıldıklarından. İkisini kurtarmak için elinden ne gelirse yapacağını, kendi canını bile feda edeceğini biliyordu. Bunu yapmasını istemiyordu. Haruto'nun zarar görmesini kesinlikle istemiyordu.
Yoshinori bıkkınlıkla nefesini verdi ve camdan dışarıyı izledi. İçerisinde bulundukları binanın bahçesi korumalarla çevriliydi. Binanın içerisinden çıkmayı başarsalar bile bahçede kesinlikle yakalanırlardı.
Birden aklına daha önce takılması gereken bir soru takıldı. Akira'nın istediği anahtar neyin anahtarıydı? Haruto hiç bundan söz etmemişti... Atarashī Shūha'nın bir anahtarın peşinde olduğu bilgisine hiçbiri sahip değildi. Açıklamamasının bir sebebi olmalıydı mutlaka.
Boşuna bir çabayla bileklerindeki kelepçeleri çıkarmaya çalıştı ama çabası beklenildiği gibi boşa sonuçlanmıştı. Ayak bilekleri de kelepçelenmişti. Dolayısıyla anahtarsız hiçbir şekilde kurtulamazdı bileklerindeki hiçbir bağdan.
Sıkıntıyla iç çekti, başını yatak başlığına dayadı. Tek başına kurtulmasının hiçbir yolu yoktu. Derken kapı hızlıca açıldı, içeri Jeon Pair girdi. Elinde kelepçe anahtarları duruyordu.
"Vay vay, Kanemoto kelepçelenmiş vaziyette. Sevgilini mi bekliyorsun? Onsuz kurtulamazsın buradan, değil mi?"
"Pair, kes sesini."
"Niye Küçük Kanemoto? Gerçekleri duymak sana ağır mı geldi?"
Pair kapıyı kapattı, misafirinin yanına oturdu. Yüzünde sinir bozucu bir sırıtış vardı.
"Akira beni sana bakmam için görevlendirdi. Kontrole geldim."
Yoshinori göz devirdi. "Ellerim ve ayak bileklerim kelepçeli, nereye kaçabilirim bu halde? Üstelik, arkadaşım da sizin elinizde."
"Ah, doğru. Şu siz iyilerin asla vazgeçmediği sevgi bağınız var Hamada ile değil mi? Onsuz kılını bile kıpırdatmazsın."
"Beni kontrole gelmemiş miydin sen? Ne diye boş yapıyorsun?"
Pair elindeki anahtarları çevirip durdu. "Gelmişken biraz eğleneyim dedim. Yoksa başka şeyler mi yapmak istersin?" Üzerine eğilip iyice yaklaştı. Anahtarı kemerine taktı. Yoshinori bu anı fırsat bilip ses çıkarmadı başta. Pair'in sapkınlığından faydalanıp anahtarları onun elinden alabilirdi. Bekledi, bekledi, bekledi... Jeon artık çok yaklaşmıştı ona. Belli bir mesafede durdu. Tek eliyle Yoshinori'nin boynunu yokladı.
Yoshinori, Pair kötü biri olmasa onun yakından iyi bir görünüşe sahip olduğunu söyleyebilirdi. Yine de, onu üzerinde hissetmek istemediği bir gerçek vardı.
Pair'in eli hâlâ onun boynundaydı. Yoshinori, kötü adamın elinin Haruto'nun bıraktığı izler üzerinde gezindiğini hissedebiliyordu.
"Bakıyorum da çoktan başkası sahiplenmiş seni. Haruto'nun altına yatmak için kaç gün uğraş verdin? Bir, iki, belki de birkaç hafta?"
Yoshinori ona tiksinti bolu bakışlar attı. Hiçbir şey söylemedi. Odaklandığı tek şey Pair'in kemerine taktığı anahtarlardı. Bu yüzden biraz daha yaklaşmasına, daha doğrusu dibine girmesine izin verdi. Uygun bir mesafe girdiği zaman dizini karnına çekti, anahtarları yavaşça kavradı. Pair'in dudakları daha tenine değmeden ç_küne tekme attı.
Pair büyük bir çığlıkla geri çekildi hızla. Yoshinori anahtarları ondan aldı, bir tekme de karnına attı. Sonra hızlı hareketlerle kelepçelerinin kilidini açtı. Pair kendine geldiğinde odada ona saldırmak için bir şeyler aradı. Kötü adam yataktan kalktı, sinirle çocuğun üzerine yürüyüp saçlarından tutup ona diz çöktürdü.
"Kendini çok mu akıllı sanıyorsun, Yoshinori?" Yoshi'nin saçlarını bırakmadı, zorla kaldırıp yüzünü duvara yapıştırdı. Yoshinori acı dolu bir çığlık attı. Kaçış girişimi başarısız olmuştu. Küfretti alçak sesle.
"Pair."
O tanıdık kalın ses odada yankılandığı zaman Pair, Yoshi'nin saçlarını bıraktı. Yoshinori de yere çöktü. Başı feci zonkluyordu, alnından çenesine doğru kanlar akmaya başlamıştı bile. Başını kaldırıp kimin geldiğine baktı. Haruto karşısında duruyordu. Hemen arkasında da Akira.
Pair'in Akira'yı fark etmesi olduğu yere sinmesine vesile olmuştu. Akira ona sert bakışlarını sundu.
"Seni sadece misafirimizi kontrol etmek için gönderdiğimi sanıyordum, Pair. Ona şiddet uygulaman için değil. En iyi şekilde ağırlayın dememiş miydim?"
Haruto epey sinirli görünüyordu. Pair'e o an bir tane geçirmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Bakışlarını adamdan çekip yerde dibine çökmüş olan sevgilisini yerden nazikçe kaldırdı. Yoshinori ona sıkıca sarıldı hemen. Haruto da ona sarılıp saçlarını okşamaya başladı.
"Bana Yoshi'yi hasarsız vereceğinizi söylemiştin anlaşma için, Akira. Sevgilimi adamının tacizlerine maruz kalmış görüyorum. Bu durumda anlaşmanın maddeleri değişir. Sözünde durmadın."
Akira, kahve tonlarına sahip gri saçlarını örten siyah şapkasını çıkardı. "Pekala, ne istersin?"
Haruto başıyla Jeon Pair'i işaret etti. "Jeon Pair'in kendisini."
Pair eğik başını kaldırdı. Öfke dolu bakışlar fırlattı ona. "Bir zamanlar baş düşmanın olduğumu unutma, Watanabe Haruto. Satılık bir eşyaymışım gibi-"
"Senindir." dedi Akira.
Pair dehşete düştü. "A... Ama efendim... Efendim, bunu yapmayacaksınız değil mi?"
Akira ona soğuk soğuk baktı. "Yaptım bile."
Haruto, Yoshinori'yi kucağına aldı. "Junkyu senin kelepçelerini takarken uslu dur, Pair. Bebek Koalamızı korkutursan Mashiho derini yüzer çünkü."
Junkyu odaya girdi, Pair'in bileklerini kelepçeledi. Kötü adam hiçbir şey yapmadı. Öfkeden çıldıracaktı adeta.
Odadan çıktıkları zaman Yoshinori, Asahi'nin de yanlarında olduğunu görünce çok sevindi, kurtulmuşlardı sonunda ama bunun için Haruto anahtarları Akira'ya vermiş olmalıydı... Eve döndükleri zaman soracağı epey soru olacaktı.
Bölüm sonu
Yemedim içmedim sabahtan beridir bölüm yazıyorum ve sadece 752 kelime olmuş çıldıracağım
Okuduğunuz için teşekkür ederim 🩵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suimin Jikan 2: Atarashī Shūha | Hayoshi | TREASURE
FanfictionYeni bir tarikat kuruluyor. Suimin Jikan'ın liderinin tutuklanması ile hâlâ yakalanmamış tarikat üyeleri Kanetabe Kalkınması'nın değerli bir üyesini öldürmekle Haruto ve TREASURE'ün nefretini kazanıyor. Atarashī Shūha tarikatı, Suimin Jikan'dan daha...