Gri bulutların inci beyazı ayı örtmeye çalıştığı bir akşam, hafif bir esinti usul usul eserken karanfil ve gül kokularının sarılmış olduğu evin bahçesinde Kanetabe Kalkınması üyeleri toplanmış, beraber akşam yemeği yiyorlardı. Aile gibi sıcak bir ortamda, herkes birbiriyle samimi bir sohbet içerisindeyken başka hiçbir şey istemezdi insan. Huzur, evin dört bir yanını kollamış, bu sakin geceyi özel hale getirmişti.
Aslında bu akşam önemli bir toplantı için toplanmıştı her biri. Haruto, kalkınmanın on üyesini de evine davet etmişti. Yemekten sonra toplantı odasına geçecekler, tarikat hakkında ne yapacaklarını konuşacaklardı. Ve elbette, Yedam hakkında da.
"Toplanmamız iyi oldu böyle." dedi Jihoon gülümseyerek. "Biraz kafa dağıtmış olduk hem."
Hyunsuk, yanındaki peçeteyi alıp sevgilisinin dudağında kalan lekeyi sildi. "Bir de çocuk gibi olmasan Hoonie..."
"Mmh, ne güzel sildin öyle."
"Park Jihoon!"
Junkyu eleştirel bakışlar attı ikisine de. "Gidin başka yerde cilveleşin, lütfen."
Yoshinori, sevgilisinin yanında sessiz bir şekilde yemeğini yerken arkadaşlarını izliyordu bir yandan da. Yorucu bir gün geçirmişti, odasında uzanıp dinlenmek istiyordu lakin bu önemli toplantıyı kaçırması söz konusu bile olamazdı. Elbette, Haruto onun bu durgunluğunu fark etmişti. Diğerleri hâlâ tartışırlarken Yoshinori'nin kulağına eğildi ve sordu.
"Neyin var, güzelim?"
Yoshinori yemekle oynamaya devam etti. Mümkünse hiç kelime sarf etmek istemiyordu ama açıklama yapmazsa erkek arkadaşı durumu yanlış anlayabilir, ortalığı velveleye verebilirdi. Kısa ve net bir cevap verdi. "Yorgunum."
"İstersen yemekten sonra odama çık, dinlen. Toplantı hakkında ben sana sonradan bilgilendirme yaparım."
"Olmaz, toplantıda olmalıyım."
"Haydi ama Yoshi'm, şu an nasıl göründüğünü bir bilsen... Yemekten sonra seni odama taşıyacağım, sen de dinleneceksin. Yarın haftasonu zaten, bende kalabilirsin. Hyunsuk hyunga söylerim."
Yoshinori'nin reddetmek gibi bir seçeneği yoktu. Bu fikir onun için de uygundu. Başını hafifçe evet anlamında salladı, Haruto da saçları arasına bir öpücük kondurup sandalyesini biraz daha yanına getirip yemeğini yemesine yardım etti.
"Ohoo, biz burada tartışıyoruz ama bu ikisi sessiz sedasız köşede aşk yaşıyorlar zaten." dedi Junkyu gülerek. "Ee, sizin ilişki nasıl gidiyor? Neredeyse bir ay olacak."
Haruto cevapladı. "İyi gidiyor, hyung."
"Medyanın haberinin olmaması çok iyi." diye kendi yorumunu yaptı Mashiho. "Geçen sefer ne biçim linç yağmıştı ikinize de. Her ne kadar Pair o linçleri ortaya çıkarmış olsa da artık halkta bir ön yargı oluştu sizinle ilgili."
Doyoung'un da ilgisini çekmişti bu konu. "Laf eden olursa çakarım. Eniştemden memnunum."
Yemekten sonra Yoshinori, Haruto'yla beraber yatak odasına çıktı ve yatağa girdiği gibi gözlerini kapattı. Haruto gitmeden önce alnına öpücük kondurmuştu. Işık ve kapı kapandığı gibi Yoshinori de uykuya daldı. Dans pratikleri, çekimler vb şeylerle geçen bir günün ardından sağlam bir uyku iyi gelecekti.
Aradan saatler geçti... Gece her zamanki sessizliğinde, bazı partilerin başlangıcı eşiğinde ilerliyordu. Bir ara Yoshinori gözlerini açtı ve etrafına bakındı öylece. Saatin kaç olduğu hakkında bir fikri yoktu. Yattığı yerden doğruldu ve telefonuna baktı. Gece yarısıydı, Haruto yanında değildi. Normalde en geç on buçukta ikisi de beraber uyurlardı. Bir şeyler olmuş olmalı, diye düşünüp yataktan kalktı. Tam kapıyı açacağı esnada Haruto içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suimin Jikan 2: Atarashī Shūha | Hayoshi | TREASURE
FanficYeni bir tarikat kuruluyor. Suimin Jikan'ın liderinin tutuklanması ile hâlâ yakalanmamış tarikat üyeleri Kanetabe Kalkınması'nın değerli bir üyesini öldürmekle Haruto ve TREASURE'ün nefretini kazanıyor. Atarashī Shūha tarikatı, Suimin Jikan'dan daha...