~Bölüm-4: Gökyüzünün Prensesi~
---❣️✈️❣️---
Ben Gökyüzünün Prensesi Güneş Yılmaz, Gökyüzünün Prensini bulacağım.
Ben Bulut'un Güneş'i, Bulutumu bulacağım.
Ben Kiraz'ın en iyi arkadaşı, o evlenmeden evlenmeyeceğim. Hayır, bu maddeyi Kiraz istedi.
…
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Bu on beşinci 'Sana bir şey sorabilir miyim?' oldu."
"Yani sorabilir miyim?"
"Sor Allah aşkına, sor."
"Saçlarının kıvırcıklığı doğal mı?"
Ders çalışmaya başlayalı ancak 20 dakika olmuştu ancak Kiraz'ın soruları bitmiyordu. İlk beş dakika dışında her dakika soru sormuştu neredeyse.
"Evet, doğal Kiraz."
"Bana, Kiraz deme, çok saçma oluyor."
"Ama adın Kiraz değil mi? Cidden niye Kiraz?"
Derin bir nefes aldı. Uzun bir hikaye başlıyor olmalıydı. Benim için sorun değildi çünkü çözdüğüm testten hiç bir şey anlamamıştım ve neredeyse hepsi yanlıştı.
Onun testine göz attığımda onunkinin de benimkinden bir farkı olmadığını anladım.
"Çok ama çok eskiden, yani ben daha annemin karnında bir hücreyken," duraksadı. Bir süre düşündü ve devam etti. "Embriyo yada fetüste olabilirim emin değilim." dedi. Bu dediği komiğime gitmişti. Sonuçta ne olduğu pekte umrumda değildi. Sonuçta her şekilde annesinin karnındaydı.
"Soğuk bir aralık gecesiymiş. Annemin canı da çok ama çok ama çok fazla kiraz çekmiş. Babama aratmadık yer bırakmamış. Manavlar, marketler, bebek dükkanları. Neredeyse bütün şehir. Babam bulamamış hâliyle. En sonunda demiş ki 'Kızımız olursa adını Kiraz koyalım canın çektikçe ona bakarsın.' Bu fikir her nasılsa anneme mantıklı gelmiş ve kabul etmiş. Hatta canı her kiraz çektiğinde daha cinsiyetim bile belli değilken bana Kiraz diye seslenmiş. Sonra da adım öyle kalmış işte. Düşünsene erkek olduğumu ve adımın Kiraz olduğunu. Kendimden utanırdım."
Açık konuşmak gerekirse acıklı bir şey beklemiştim. Ne bileyim, aile büyüklerinden biri bir kaza da ölmüş Kiraz'da onun ismiymiş falan.
"Bunu şimdi uydurmadın değil mi?" dediğim onu kırabilirdi ama kulağa cidden çok saçma geliyordu.
"Ayıp ediyorsun Güneş. Ben niye sana bir şeyleri sallayayım?" Daha sonra çantasına doğru döndü ve içinden normal boyutlarda daha büyük olan pembe renkli bir defter çıkardı. Üst tarafında bebek resmi vardı. Bir aralar çok popüler olan "Hoşgeldin Bebeğim" kitabıydı bu. Cidden bunu her zaman yanında mı taşıyordu bu kız? Ben boşuna demiyorum gerçekten işsiz bu.
Ardından bir kaç sayfa çevirdi. Büyük ihtimalle bana isminin anlamını, koyuluş sebebini yazdıkları sayfayı gösterecekti. Aslında buna hiç gerek yoktu. Ama hayır demedim. Görmek istiyordum.
O sayfaya gelmeden önce gözüme bir fotoğraf çarptı. Bir oğlan çocuğu vardı. Yanında da Kiraz olduğunu tahmin ettiğim kız. "Bi saniye," dedim "Bunu nerden tanıyorsun?" Gösterdiğim o oğlan çocuğuydu. "O mu?" dedi. "Ortaokuldan arkadaşım. Tanıyor musun?" Tanıyor musun?
Tanımak ne kelime Kiraz, o benim ilkokulumun mimarı. Benim en yakın arkadaşım. O benim dostum. O benim onsuz yapamayacağım tek kişi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gökyüzü Masalı
RomanceBir efsane vardır bilir misiniz? Kırmızı ip efsanesi. Eğer kader kırmızı ipini iki kişiye bağladıysa hayat ne yapar eder, o kişiyi kavuştururmuş. İşte, bizim hikayemizde kırmızı ipin hikayesi. Küçükken birbirinden ayrı düşen Bulut ve Güneş, kaderin...