Elli İkinci/ Tilki Uykusu

16 1 7
                                    

3 Ay Sonra

Genç ayağa kalkıp yatağın yanındaki beşiğe doğru ilerlerken gök gürültüsü patladığında sıçradı. Ani ses bebeği de korkuttu ve ağlamaya başladı. Kadın nazikçe bebeği kucağına alıp ileri geri sallayarak yatıştırıcı sözler fısıldadı.

"Benim güzel kızım...Korkma bebeğim... Güzelim..."

Dışarıdaki fırtına şiddetliydi, şimşekler odanın içinde kısa, aralıklı patlamalarla aydınlanıyordu. Işığın parladığı anlarda kapıda beliren bir gölge fark ettiğinde omurgasından aşağı bir ürperti geçti. Kalbi hızla çarpmaya başladı ve bunun sadece hayal gücünün bir oyunu olduğuna kendini inandırmaya çalışıp dişlerini gıcırdattı.

Kızını korumaya kararlı olan kadın, gözleri gölgeden hiç ayrılmadan sessizce odanın kapısını kilitlemeye doğru hareket etti. Gölge belirdiği kadar hızlı bir şekilde kaybolmuş gibiydi ama rahatsızlık hissi devam etti. Özellikle böyle bir gecede tetikte kalması gerek gibi hissetti kendini.

Kapıyı aralayıp hole hızla göz gezdirdi. Hiçbir şey gözükmüyordu.

"Tamam, sadece bir benzetme." Dedi ve aralık kapıyı tamamen kapatıp odanın ışığını açtığı sırada elektrikler aniden gitti.

"Böyle işin anasını avradını..." Derken bebeği susmuştu.

Bebeğini beşiğe koyup sallamaya başladıktan kısa bir süre sonra bebeği uykuya dalmıştı bile.

İki kişilik yatağın, beşik olan sağ tarafına geçip gözlerini kapattı ama tilki uykusu uyuyor gibiydi...

❀❀❀❀❀❀

Balkonun ışıklarının açık olup olmadığını fark edebildiği için şanslı saydı kendini. Ama o karanlığa aşık olmuştu silinirken dünyadan.

Adı yoktu, bir kimliği yoktu. Ölüydü. Fakat içindeki gölgeler canlıydı.

Işık sürekli hareket ediyordu ve sadece onun sırlarını fısıldıyordu. Dışarıdaki ışığın yokluğu, içindeki kargaşayla tezat oluşturuyordu.

O, yaşayanlar için bir katil, genç bir kadının hayatını bitirmiş bir tecavüzcü, ölü biriydi. Odanın birinden diğerine geçerken gördüğü her şey dolaylı yoldan onundu.

Mutfağa geçtiğinde orada olan ses, evdeki tek sesti. Kapağı açtı ve tabakta öylece dilimlenip bırakılmış elmadan bir dilimi aldı ve bütünce ağzına attı. Başını mutfak kısımdan çıkılabilen balkona yöneltti.

Dışarıdaki karanlık onu yeniden çağırıyordu. Balkona ilerledi ve ellerini demirlere koyup baktı. Uzaklardaki şehir ışıkları, ulaşamayacağı paralel evrendeki yıldızlar gibiydi.

Sonra içeri girdi ve genç kadının odasına ilerledi. Derin bir nefes vererek gıcırdayan kapıyı sakince açtı ve bebeğin yüzüne baktı. Bebek uyanıktı ve küçük bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Saçları annesinin saç rengi gibi sarıydı ama babası gibi kıvırcıktı.

Cebinde duran kalemi ve kağıdı çıkardı. "Seni seviyorum güzelim, ama onu daha çok."

Adam bebeğin gülümsemesine karşılık olarak soğuk bir gülümsemeyle baktı. İçindeki karanlık daha da yoğunlaştı. Bebeği dikkatle kucaklayarak sardı ve onu ürkütmemeye çalıştı. Küçük kızın gözleri merakla ona bakıyordu, masumiyetin tam ortasında.

Küçük kızı kucağında taşırken, sessizce odadan çıktı. Her adımında, ayak sesleri evin ürkütücü sessizliğinde, sessizce yankılanıyordu. Mutfağa geri döndü, kapının yanındaki ceketini aldı ve bebeği elindeki yumuşak battaniyeye sararak kucağında tuttu.

GECENİN GÜNEŞİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin