Takım Buluşması

645 38 3
                                    

Akşam olup da Sunset Cafe'de buluştuklarında, hava keyifli bir yaz akşamını andırıyordu. Gökyüzü turuncu ve pembe tonlara bürünmüş, hafif bir esinti ortamı serinletiyordu. Defne, Tuğçe ve Ekin'i tanıştırmak için erkenden gelmişti. Cafe, büyük cam pencereleri ve dışarıya bakan geniş terasıyla oldukça hoş bir atmosfere sahipti. Defne, kırmızı askılı bluzu ve krem rengi keten pantolonuyla oldukça şık görünüyordu. Saçlarını doğal dalgalarıyla serbest bırakmış, hafif makyajıyla sade ama çekici bir hava yakalamıştı. İlk gelenlerden biri olan Barış, Defne'yi görünce gülümsedi ve yanına doğru yürüdü. Yine çok güzel görünüyor, diye geçirdi aklından.

"Bu akşam çok kalabalık olacağız galiba," dedi Barış, etrafa bakınarak.

"Evet, ama eğlenceli olacak," dedi Defne, gözleri ışıldayarak.

"Bu akşam gerçekten çok güzel görünüyorsun," dedi, gözlerini ondan alamayarak. İstemsizce ağzından kaçırdığı iltifatı, Defne'nin yanaklarının ısınmasına sebep oldu.

"Teşekkür ederim, Barış Alper," diye yanıtladı Defne, utangaç bir gülümsemeyle. "Sen de her zamanki gibi harika görünüyorsun."

Kısa süre sonra Berkan, Yunus ve diğer takım arkadaşları da geldiler. Herkes tanışıyor ve sohbet ediyordu. Barış, Ekin ile tanıştıktan sonra onun futbol aşkını hemen fark etmişti. Ekin, takımdaki her oyuncuya hayranlıkla bakıyor ve onları tanımanın heyecanını yaşıyordu.

"Oyuncuların hepsi burada!" diye fısıldadı Ekin, Defne'ye. "Senin sayende hepsiyle tanışıyorum, teşekkür ederim!"

Defne gülümsedi. "Seninle tanışmak istedikleri için geldiler, Ekin. Tadını çıkar."

Samimi halleri ve gülüşmeleri Barış'ın dikkatini çekmişti. Hissettiği duygunun adı neydi? Kıskançlık mıydı? Aralarında özel bir şey var mıydı acaba? Bunu sorabilir miydi ki? Daldığı düşüncelerden kurtulması kolay olmayacak gibiydi.

Ekin ise, özellikle Muslera'yı gördüğünde gözleri parladı. Hemen tanışıp sohbet etmeye başladılar. Barış, Defne'nin yanına oturdu ve ona biraz daha yaklaştı.

"Bu akşam güzel olacak, değil mi?" diye sordu Barış.

"Kesinlikle," dedi Defne, gözlerinde bir parıltı ile.

Mekan dolmaya başladıkça, herkes masaya oturdu ve içkiler sipariş edildi. Sunset Cafe, sıcak renklerle dekore edilmişti ve ahşap mobilyalar, mekana samimi bir hava katıyordu. Duvarlardaki eski İstanbul fotoğrafları ve raflardaki nostaljik eşyalar, mekana ayrı bir cazibe katıyordu. Café'nin terasında, büyük saksılarda rengarenk çiçekler vardı ve hafif bir müzik ortamı daha da keyifli hale getiriyordu.

Sohbetler, kahkahalar ve anılar birbirini izledi. Futbolcular, saha dışındaki yaşamlarından bahsedip, espiriler yaparken, Defne Tuğçe ve Ekin onları dikkatle dinlediler. Barış, Defne'ye zaman zaman bakışlar atıyor, onunla daha fazla konuşmak istiyordu. Ancak, arkadaşlarının arasında olduğu için istediği gibi yalnız kalamıyordu.

Yunus, Defne'nin arkadaşı Tuğçe ile tanıştığında çok etkilendi. Tuğçe, neşeli ve enerjik bir kızdı, tıpkı Defne gibi. Uzun siyah saçları, ela gözleri ve bimuteşem bir gülümsemesi vardı. Zarif, ince belli ve Defne'ye göre biraz daha uzundu. Yunus, onunla sohbet etmekten büyük keyif aldı ve akşam boyunca yanından ayrılmadı.

Mertens de ailesiyle birlikte gelmişti. Karısı Katrin ve küçük oğulları Ciro ile birlikte masaya oturdular. Ciro, enerjik bir şekilde etrafta koşuşturuyordu. Defne, küçük çocuğu gördüğünde yanına gidip ona selam verdi.

"Merhaba küçük adam, adın ne?" diye sordu Defne, eğilerek.

"Ciroo!" dedi ufaklık, gülümseyerek.

"Merhaba Ciro, ben de Defne." Bu neşeli küçük adam Defne'yi çok neşelendirmişti. Defne, Ciro ile oynarken diğer futbolcuların eşleri ve kız arkadaşları da Defne ile tanışmak için yanlarına geldiler.

"Seninle tanıştığımıza sevindik, Defne. Takım hakkında ne kadar pozitif konuştuğunu duyduk," dedi Kaan'ın eşi, Aylin.

"Teşekkür ederim, Aylin. Onlarla çalışmak gerçekten keyifli," diye yanıtladı Defne, gülümseyerek.

Barış, bir köşede Defne'nin herkesle ne kadar iyi anlaştığını izliyordu. Onun bu kadar doğal ve samimi olması, Barış'ı bir kez daha etkiledi. Bu sırada Yunus, Tuğçe ile sohbete devam ediyordu. Tuğçe'nin enerjisi ve kahkahaları Yunus'u adeta büyülemişti.

"Gerçekten çok eğlenceli birisin, Tuğçe. Seninle daha fazla vakit geçirmek isterim," dedi Yunus, samimi bir şekilde.

"Bunu duymak güzel, Yunus. Sen de çok hoş birisin," diye yanıtladı Tuğçe, göz kırparak.

Gece ilerledikçe, sohbetler derinleşti ve herkes birbirini daha iyi tanıma fırsatı buldu. Geceye yalnız katılan İcardi ise dikkatlerden kaçmamıştı. Wanda'nın işi olduğunu ve katılamayacağını söylemişti ama bu durumdan memnun olmadığı yüzünden belli oluyordu. Fırsatı olunca onun yanına gitti Defne, belki paylaşmak ister, diye düşündü.

"Düşünceli görünüyorsun. Her şey yolunda mı?"

"Onların her zamanki halleri işte" Berkan'ın patavatsız yorumu Mauro'yu biraz daha üzmüştü. Defne bakışlarıyla Berkan'a susmasını işaret etti.

"Sorun her ne ise çözüleceğinden eminim. Harika bir eş ve mükemmel bir sporcusun. Paylaşmak istersen her zaman dinlerim."

Mauro'nun yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Teşekkür ederim, Defne. Bazen işler zor olabiliyor, ama düzelecek."

Defne, onun moralini biraz olsun yükseltebildiği için mutluydu. "Eminim düzelecektir. Bu akşamın keyfini çıkaralım, tamam mı?" dedi ve Mauro'nun omzuna hafifçe dokundu.

"Kanka Okan hoca da gelecekti de, işi çıkmış ya" Defne'ye bakışlarının daldığını fark eden Yunus, Barış'la uğraşmak istedi.

"Tüh kötü olmuş canım arkadaşım. İyi ki çağırmışsınız," samimiyetten uzak sitemli cümlesi Tuğçe'yi güldürmüştü. Barış'ı tanımak istiyordu. Arkadaşını bu kadar etkileyen kişiyi merak ediyordu.

"Geçen barda sohbetinizi bölmüştüm kusura bakma. Nasılsın, neler yapıyorsun?"

Tuğçe'nin başlattığı konuşmanın kendisi hakkında ufak bir sorgu olduğunu fark etmişti Barış ve bu durum hoşuna gitmişti. Bu kadar sorması, Defne'nin kendisinden özel olarak arkadaşına bahsettiği anlamına gelirdi öyle değil mi?

Gecenin sonunda, herkes mutlu ve keyifli bir şekilde vedalaştı. Barış, Defne'ye doğru yaklaştı ve "Bu gece harikaydı, Defne. Sen de harikaydın." dedi.

"Teşekkür ederim, Barış Alper." dedi Defne, içtenlikle.

Barış, Defne'ye biraz daha yaklaşarak, "Bir dahaki sefere sadece ikimiz bir şeyler yapalım mı?" diye sordu, gözlerinde umutla.

Defne, gülümseyerek, "Bu iyi bir fikir. Bir dahaki sefere sadece ikimiz," diye yanıtladı.

Barış, Defne'nin yanıtından memnun bir şekilde gülümsedi. Bir sonraki buluşmaları için sabırsızlanıyordu.

His / BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin