Çözüm

284 23 1
                                    

Bir süredir paylaşım yapamıyordum. Telafi edebilmek için 2 bölüm birden atıyorum, umarım beğenirsiniz.
Öncesinde küçük bir şey paylaşmak istiyorum. Kerem'e veda etmek zor oldu hepimiz için. Biliyorduk ama kabullenemiyorduk resmen. Galatasaray için yapamayacağı şey yok bu adamın. Sevmemek elde değil :') Yolun açık olsun Kaptan'ım, her zaman destekleyeceğiz seni ♡
___________________________

Sabah, odanın içine dolan güneş ışıklarıyla Defne yavaşça gözlerini açtı. Yanında, hala derin bir uykuda olan Barış'ı izledi. Gece boyunca birbirlerine sarılmış, sıcak ve rahat bir uykunun tadını çıkarmışlardı. Defne, Barış'ın huzurlu yüzüne bakarken, içini tarifsiz bir mutluluk kapladı.

Barış da bir süre sonra uyanıp Defne'yi yanında görünce gülümsedi. "Günaydın," dedi, sesi sabahın erken saatinde hâlâ uykuluydu. Defne, "Günaydın," diye karşılık verip Barış'ın yanağına hafif bir öpücük kondurdu.

İkisi de yataktan kalkıp üzerlerine rahat kıyafetler giydiler ve balkona çıktılar. Güneşin ılık ışıkları altında, hafif bir kahvaltı yaptılar. Defne'yle paylaştığı huzurlu anların yanında, hala Barış'ın içini kemiren gerginliği devam ediyordu. Bunun farkında olan Defne ise, Barış'ın ellerini sıkıca tuttu.

"Üstesinden geleceğini biliyorum,"

Hazırlanıp yola çıktılar. Her zamankinden biraz daha erken gitmişlerdi. Defne, Barış'a zaman tanımak için onu yalnız bırakıp odasına çıktı.

Barış ise gergindi ama aynı zamanda kararlıydı. Defne'nin verdiği destek ona cesaret vermişti. Yaşadıkları gerginliğin gereksiz olduğunu biliyordu. Kerem onun en yakın arkadaşlarından birisiydi, hala da öyle. Onların dostluğuna bu tartışma gölge düşürmemeliydi. Ayrıca Kerem'in yönetim ve taraftarların bir kısmı tarafından can sıkıcı durumlarla karşı karşıya bırakıldığını biliyordu. Elinden gelenin en iyisini yapmasına rağmen günah keçisi seçilen arkadaşına bu dönemde destek olması gerekiyordu. Bir yük de o olamazdı. Kerem Aktürkoğlu ve Barış Alper Yılmaz, iki yakın arkadaş, her zaman birbirlerinin arkasında olurlar.

Barış, aklındaki düşüncelerle içinin ısındığını hissetti ve gülümsedi. Erken gelen bazı arkadaşlarıyla birlikte soyunma odasında hazırlanırken, Kerem'in gelmesini bekledi.

Kerem içeri girdiğinde, aralarındaki gerilim hemen hissedildi. Diğer oyuncular da bu gerginliği fark etmişti ve sessizce birbirlerine bakıyorlardı. Bir ömür gibi gelen bakışmaların ardından Barış, derin bir nefes aldı ve Kerem'in yanına gitmeye karar verdi.

"Kerem, bir dakika konuşabilir miyiz?" dedi sakin kalmaya çalışarak.

Kerem, bir an duraksadı ama sonra başını salladı. "Tabii, Barış," dedi.

İkisi birlikte soyunma odasından dışarı çıkıp, antrenman sahasının kenarındaki boş bir alana geçtiler. Gerginlik hala havada asılıydı, ama Barış bir şekilde başlamalıydı.

"Kerem, biliyorum ki son zamanlarda aramızda bazı sorunlar yaşadık," dedi Barış, doğrudan gözlerinin içine bakarak. "İkimiz de birbirimize kızgınız ve bu durum takımın genel performansını etkiliyor. Bunu çözmemiz lazım."

Kerem, Barış'ın sözlerini dikkatle dinledi. Derin bir nefes alarak, "Evet, Barış, haklısın. Son maçta yaşadığımız o gerginlikten beri işler yolunda gitmiyor. Ama sana kızgın değilim, sadece... belki de o anlık sinirle söylediğim şeyler yüzünden kendime kızgınım."

Barış, Kerem'in dürüstlüğünü takdir ederek başını salladı. "Ben de sana aynı şekilde hissettim. İkimiz de o anın sıcaklığıyla birbirimize sert davrandık. Ama biliyorum ki dostluğumuz bundan çok daha güçlü."

His / BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin