Kıskançlık

484 37 1
                                    

Barış Alper ve Defne odalarına dönüp hazırlandıktan sonra el ele kahvaltı salonuna indilet. Keyifli sohbetler eşliğinde yapılan bu kahvaltı, birçoğunun en çok özleyeceği şey olacağı kesindi.

Yunus, "Bu tatil gerçekten harikaydı, ama sanırım en çok bu kahvaltı masasını özleyeceğim," diyerek, tabaklarını doldurdu.

Kahvaltı sona ermek üzereyken, kaptan Muslera ayağa kalktı ve çay bardağını kaldırarak tüm masanın dikkatini çekti. Herkes, kaptanın bir şey söylemek üzere olduğunu anlayarak sessizleşti ve ona baktı.

Muslera, gülümseyerek, "Arkadaşlar, bu tatili ve bu güzel anları gerçekten hak ettik. Hepimiz çok çalıştık, birlikte başardık. Bizimle gurur duyuyorum," dedi.

Sözleri herkesin göğsünü kabartırken, çay bardağını bir kadehmiş gibi kullanması ortamı şenlendirmişti.

Berkan da kendi bardağını kaldırdı, "Galatasaray'a!" Çay bardaklarının tokuşturulmasıyla çıkan sesler kahkahalarla karıştı.

Kahvaltının ardından Barış, Defne ve arkadaşları sahildeki kafeye gitmek için otelden çıktılar. Kafe, denizin hemen kenarında, huzur verici bir manzaraya sahipti. Geçen gün sahilde şarkı söyleyen gençler de oradaydı ve onlardan biri, Cenk, Defne'yi tanıdı. Gülümseyerek, lavabodan dönen Defne'nin yolunu kesti.

"Merhaba, ben Cenk, hatırladın mı beni? Geçen gün şarkı söylerken görmüştük birbirimizi." Yüzü tanıdıktı ama çıkaramamıştı Defne. Gülümseyerek karşılık verdi.

"Merhaba, tanıyamadım, kusura bakmayın, Defne ben. Evet keyifli bir akşamdı."

"Kesinlikle öyleydi. Sizi tekrar görmek çok hoş bir sürpriz oldu," dedi ve Defne'ye ilgiyle bakmaya başladı.

Onların bu konuşmalarını uzaktan izleyen Barış, çocuğun ilgili bakışlarını fark etmişti. Kaşlarını çattı ve gerginleşti. Arkadaşları Barış'ın durumunu fark edip onu sakinleştirmeye çalıştılar.

"Hey, Barış, her şey yolunda. Ne konuştuklarını bilmiyoruz," dedi Yunus.

Berkan ise, "Evet, biraz rahatla. Defne dönünce ne konuştuklarını sorarız," diye ekledi.

Ama Barış onları dinlemiyordu. Kerem'in omzuna attığı eli bile hissetmemişti. Bakışları karşısındaki konuşmaya kilitlenmişti.

Cenk, Defne ile sohbete devam ederken, Barış'ın gerginliği arttı. Defne'nin güldüğü bir anda, Barış daha fazla dayanamayarak ayaklandı, "Tamam, yeter. Bizim gitmemiz lazım," dedi.

Defne şaşkınlıkla kendisini çekiştiren Barış'a sinirle döndü, "Barış, sorun ne? Sadece sohbet ediyorduk," dedi.

Barış, "Bunu göremiyor musun? O çocuk sana açıkça ilgi gösteriyor ve bu hoşuma gitmiyor," diye sert bir şekilde cevap verdi.

Defne, "Sadece kibar davranıyordum. Kıskanman için bir sebep yok," dedi.

"Sebep yok, öyle mi? Adam sana asılıyor, bu yeterli değil mi!"

"Bana bağırma! Saçmalamaya başladın artık, kendine gel."

"Saçmalamıyorum! İlgi gösteriyor, farkındasın bunun değil mi?"

"Zeynep'in yaptığı gibi mi!"

Tartışma büyümeye başlamıştı. Yunus ve Berkan araya girerek, "Tamam, sakin olun. Bu şekilde günümüzü mahvetmeyelim," dediler.

Defne, "Haklısınız, tartışmak istemiyorum," diyerek oradan uzaklaştı ve deniz kenarına doğru yürümeye başladı.

Barış ise arkasından bakakalmıştı.

His / BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin