Meydan Okuma

593 45 1
                                    

Ertesi gün çalışmalar kaldığı yerden devam ediyordu. Barış ise bütün gece uyuyamadığı için diğer günlere göre çok daha yorgun görünüyordu. Hafif bir kırgınlığı vardı, üşütmüş olmalıydı. Bu kırgınlığın üstüne bütün gece Defne'nin sosyal medya hesabını stalklaması ve uyumaması da eklenince yorulması normaldi.

Onun bu hali Defne'nin dikkatinden kaçmamıştı. Ara verdiklerinde yanına doğru ilerledi.

"Barış, bugün şutların biraz zayıf kaldı, yoksa seni yormuş muyuz?" Espriyle karışık durumunu öğrenmek istemişti. Barış ise bu ilgiden memnundu: "Belki de seni düşündüğüm için konsantre olamamışımdır!"

Bu beklenmedik cevap Defne'yi utandırmıştı. Barış ise kurduğu cümleyi sonradan fark etmiş olacak ki başka bir şey söyleyemeyip sessizleşmişti. Yanındakiler kahkaha atarken, bu ikilinin aralarındaki enerjiyi hissediyorlardı.

"Yerinde olsam Defne'yle uğraşmazdım. Yoksa bir sonraki kontrolde işin çok daha zor olur!" Yunus Defne'yi bu durumdan kurtarmak için söze girmişti. Hem Defne'yi sevdiği için hem de arkadaşı Tuğçe ile ilgili sohbet açmak için yapmıştı bunu. Bencillik sayılmazdı öyle değil mi?

"Endişelenme Defne, gayet iyiyim. İstersen kendin de kontrol edebilirsin," durumu kendi yararına kullanabilmekte Barış gerçekten yetenekliydi. Meydan okuyan gözlerle Defne'ye baktı. Arkadaşlarından yükselen oo sesleri, işleri kızıştırmıştı.

"Bana meydan mı okuyorsun, Barış Alper?" Gülümseyerek öne çıktı Defne, "Biliyorsun ki futboldaki yeteneklerimi geliştirmeye başladım," bu cümlesi kahkahalarla karşılanmıştı. Çünkü Defne'nin bu konuda çok da başarılı olmadığını herkes biliyordu. Katıldığı antrenmanlarda ara ara takıma eşlik eder, bir şeyler öğrenmeye çalışırdı. Hiçbir yeteneği olmadığı bir gerçekti ama merakı yüzünden çabalamayı bırakamıyordu. Top sektirmeyi ve ufak şutlar atmayı öğrenmişti mesela. Onun bu halleri ise takımdakileri eğlendiriyordu. Ailenin küçük kız kardeşleri gibi yaklaşıyorlardı ona.

Defne'nin özgüvenli halleri Barış'ın hoşuna gitmişti. Tabi ki bu inatlaşma şaka üzerine kuruluydu. Ama onunla didişmek Barış'ı eğlendiriyordu.

"Tek bir gol, Defne. Bana tek bir gol at, ne istersen yapmaya hazırım." Atamayacağını düşündüğü için büyük konuşuyordu. Gerçi atsa bile fark etmezdi çünkü Defne'nin herhangi bir isteğini geri çevirmesi mümkün değildi.

Defne takıma bakarak, "Şahitsiniz," dedi ve Barış'a döndü: "Pişman olacaksın, Barış Alper."

Olmayacaktı. Ama bunu dile getirmedi.

Arkadaşları onlara alan açtılar. Kendi aralarında ufak tezahüratlarla onları gaza getiriyorlardı. Barış kenardan bir top aldı ve Defne'nin önüne koydu. Birkaç adım geriledi ve seslendi, "Başlayalım bakalım."

Defne topu hızlı bir şekilde ilerletti ve Barış'ı geçmeye çalıştı. Ama ilk çabası olumsuz sonuçlanmış, topu kaptırmıştı. Tekrar karşısına geçti, bu sefer daha temkinli hareket ediyordu. Topu sürerek kaleye yaklaşmaya çalışıyordu ama Barış yine geçmesine müsade etmedi. Barış'ın hareketlerini izleyerek kendine bir yol açmaya çalışıyordu.

Defne, Barış'ı geçmeye çalışsa da her seferinde başarısız oluyordu. Bu durum onu yıldırmak yerine daha çok eğlendirdi. Barış'ın her hamlesinde, kendini daha çok kaptırıyordu bu oyuna. Ayrıca her denemesinde Barış'la  çarpışan bedenleri, topu almaya çalışırken birbirlerine dolanan bacakları ikisini de heyecanlandırıyordu. Birbirlerinden etkilendikleri için nefes nefese kalan ikilinin bu halini yorgunluktan olduğunu düşünen takım ise tezahürat yaparak onları destekliyor ve eğlenceli anlara ortak oluyorlardı.

His / BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin