Destek

395 30 4
                                    

Sabahın erken saatlerinde, güneşin ilk ışıkları Defne'nin odasına süzüldüğünde, Barış yavaşça uyandı. Yanında uyuyan Defne'ye baktı ve içini derin bir huzur kapladı. Bu büyüleyici kadını izledi bir süre. Onun için bir şeyler yapmak isteyerek doğruldu. Uyanmaması için özen göstererek yataktan kalktı. Mutfağa kısa bir göz attıktan sonra evin anahtarını buldu. Sessiz adımlarla dışarıya çıktı. Defne'nin seveceğini düşündüğü her şeyden almaya çalıştı. En sevdiği şeylerin ne olduğunu bilmiyordu. O yüzden her şeyden almaya karar verdi. Alışverişten sonra eve dönerken çiçekçiye uğradı. Evine yakışacağını düşündüğü pembe laleleri ve ona uygun şık bir vazoyu da aldıktan sonra eve döndü ve mutfağa yöneldi. Laleleri buketten çıkardı ve vazoya yerleştirip masaya koydu. Sonrasındaysa kahvaltı hazırlamak için kolları sıvadı.

Mutfakta sessizce çalışırken, Defne'nin kahvaltıda neler sevebileceğini düşündü. Şüphesiz ki kahve ilk sıradaydı. Defne'ye kahve yaparken kendisine de çay demledi. Neleri yemekten hoşlandığını bilmemek canını sıkmıştı. O yüzden yapabildiği her şeyden yapmaya çalıştı. Yumurta haşlaması, omlet, menemen, tost, kızarmış ekmek ve hatta kuymak derken mutfak iyice karışmıştı. Ama sonuçtan memnundu. Hepsi çok lezzetli görümüyordu. Aldığı meyveleri dilimledi, reçelleri açtı ve hepsini masaya yerleştirdi.

Kahvaltı masasını kurduktan sonra, Defne'nin yanına gidip onu usulca uyandırdı. Defne, gözlerini yavaşça açarak Barış'ın gülümseyen yüzüyle karşılaştı.

"Uyanma vakti, güzelim. Sana harika bir kahvaltı hazırladım," dedi Barış yumuşak bir sesle. Defne, gülümseyerek yatağında doğruldu.

"Günaydın, bu güzel kokular benim mutfağımdan mı geliyor?"

Barış, Defne'ye elini uzatarak onu mutfağa götürdü. Masadaki çeşit çeşit yiyecekleri görünce gözleri parladı.

"Harika görünüyorlar! Oysa ki mutfakta yetenekli olmadığını söylemiştin. Hepsi benim için mi?" dedi Defne şaşkınlıkla.

"Evet, hepsi senin için," dedi Barış gülümseyerek. "Ne seveceğini tam bilmiyordum, o yüzden her şeyden yaptım."

Defne, Barış'ı öpücüklere boğarak teşekkür etti. Çiçeklerini güzel bir köşeye yerleştirdikten sonra keyifle kahvaltısını yaptı. Kahvaltı boyunca sürekli hangisini daha çok seversin sorusuna maruz kalmıştı.

"En sevdiğin meyve?"

"Çilek"

"Peki ya karpuz?"

"Onu da severim. Ama 2 numaramda yeşil erik var."

"Çilek, yeşil erik, karpuz. Tamamdır. En sevdiğin sebze?"

Barış'ın bitmek bilmeyen soruları Defne'yi keyiflendirmişti.

Defne, sevgilisinin neşesini bozmak istemiyordu ama konuşmaları gerektiğinin farkında olduğu bir konu vardı.

"Kerem ile aranızı düzeltebilecek misiniz?"

Duyduğu soruyla derin bir iç çekti Barış. "Bilmiyorum, yavrum. Kerem'i ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Ama ikimiz de çizgiyi aştık. Şu an onunla konuşabileceğimi sanmıyorum." Modu düşen sevgilisine sarılmak için ayaklandı Defne.

"Halledeceğinize eminim, eğer ihtiyacın olan şey zamansa bunu kullan. Zaten birbirinizi özleyeceksiniz o zaman da bunları unutmaya hazır olacağınıza eminim."

Aldığı destekle gülümsedi Barış Alper. Defne'yi kucaklayıp birkaç tur döndürerek şakalaşmaya başladı. Bu konuda konuşmak istemiyordu, o yüzden konuyu dağıtmayı tercih etti.

His / BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin