"Hastanede yerim anne. Geç kaldım zaten."
"Ama hep böyle kahvaltı yapmadan gidiyorsun işe. Olmuyor böyle."
"Bir dahakine anne. Hadi kaçtım ben." Annemle babamın yanağından öpüp hızla evden çıktım. Koşarak otobüs durağına gittim. Otobüsten inince saatime bakarak koşmaya devam ettim. Hasta randevum vardı. Ve ben on iki dakika geç kalmıştım. Hastaneye vardığım gibi asansörü beklemeden koşarak yangın merdiveninden çıktım. Odamın önünde bekleyen hastaları görünce yanlarına gittim. "Çok özür dilerim. Beklettim. Gerçekten çok üzgünüm."
"Önemli değil kızım. Az bir soluklan hele." Böyle anlayışlı bir hastaya denk geldiğim için gülümsedim ve odaya girdim.
"Buyrun." Hasta kadın içeri girince kapıyı kapattım. Üstümdeki hırkayı çıkartıp doktor önlüğümü giydim. Masanın üstündeki sürahiden bir bardak su doldurup içtim. Gözüm camın kenarındaki çiçek buketine kaydı. Beyaz zambak. Kimin gönderdiğini merak ederken üstündeki notu gördüm.
Dün gece için ufak bir teşekkür hediyesi. Umarım beğenirsin :)
-Kerem Aktürkoğlu
Gülümseyerek çiçekleri kokladım.
"Sevgilinden mi kızım?" Hastanın burada olduğunu hatırlayıp utanarak arkama döndüm.
"Hayır. Kusura bakmayın. Daldım bir an. Şikayetiniz neydi?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Alo? Mert bana yirmi altı numarada kalan hastanın sonuçlarını yollar mısın? Bir de on beş numaradaki hastanın çıkışını hazırlayın. Teşekkürler. Bekliyorum." Hasta belgelerini dosyalayıp sıralarken kapım çaldı. "Gel! Sağol Mert. Masaya bırakabilirsin."
"Mert mi?" Duyduğum tanıdık sesle arkamı döndüm.
"Semih? Ne işin var senin burada?"
"Mert kim?" Gözlerimi devirdim.
"Saçmalamayı kes. Niye geldin?"
"Dün geceki saçmalığın devam etmesini istemediğimi söylemeye geldim."
"Zaten salaktın iyice salak olmuşsun. Kimle konuştuğum seni ilgilendirmez." Gözleri benden arkamda duran çiçek buketine kaydı.
"Bu çiçekler kimden?" Ben bir şey diyemeden yanıma gelip çiçeğin üstündeki notu okumuştu. "Dün gece için ufak bir teşekkür hediyesi. Umarım beğenirsin. Gülücük. Kerem Aktürkoğlu." Notu camın kenarına fırlatıp alayla bana baktı. "Dalga mı geçiyorsun benimle. Kerem mi cidden? Neyinden hoşlandın?"
"Gittikçe saçmalıyorsun Semih. Mantıklı konuşmayacaksan çık dışarı."
"Ne mantığı? Bu yaptığın mantıklı mı? Ya bir kere Kerem olmaz. Olmaz yani."
"Niye olmasın?"
"Olmaz çünkü!"
"Hala mantıklı konuşmuyorsun. Git başımdan."
"Konuşma onunla!"
"Bu seni niye ilgilendiriyor?"
"Çünkü... Çünkü eski sevgilimin arkadaşımla olmasını istemiyorum."
"Semih lütfen daha fazla saçmalamadan gider misin?"
"Kumsal." Yaklaştı. Mavilerini benim yeşillerime dikti. "Onunla konuşma." Bakışları... Değişikti. Sinirli gibi değil de... Kırgın gibi?