Semih Kılıçsoy
Elim hala havadayken koşarak uzaklaşan Kumsal'a baktım. Gözden kaybolunca yavaşça elimi indirdim. Sinirle yumruklarımı sıktım.
"Sikeyim ya!" Masanın üstündekileri yere atıp üstümdeki ceketi çıkararak kenara fırlattım. Boynumdaki kravatı da gevşettikten sonra gömleğimin ilk iç düğmesini açtım. Masanın kenarında duran yerdeki viski şişesini aldım. Kapağını açıp kafama diktim. Boğazımdaki yanma hissiyle yüzümü buruşturdum. "Ne yaptın bize Kumsal?"
Kıyıya oturdum. Üstüm ıslanmış ve kum olmuştu ama umrumda değildi. Viskimden bir yudum daha alırken yanda duran topuklu ayakkabıları fark ettim. Canı çok acımıştır. Sinirle elimi saçıma geçirip dağıttım.
"Semih?" Arkamı döndüm. Abim gelmişti. Etrafa göz attıktan sonra yanıma oturdu. Viskimden bir yudum aldıktan sonra şişeyi elimden alıp kendi de bir yudum aldı. "Neler oldu?"
"Gitti."
"Gitmesinin bir sebebi vardır."
"Kerem aradı. O da gitti." İkimiz de sustuk. Bir yudum daha aldıktan sonra şişeyi bana uzattı. Ben de bir yudum aldım. "Her şey çok güzeldi biliyor musun? Kolyeyi boynuna taktım. Sonra mum ışığında yemek yedik. El ele kumsalda koştuk. Dans ettik. Ama sonra gitti. Sikeceğim! Neyi yanlış yaptım ben abi!" Sinirle bağırdığımda abim kolunu omzuma attı.
"Bu sefer sen bir şey yapmadın aslanım. Ona biraz zaman ver. Hatasını telafi edecektir."
"Ne hatası abi? Bunun hatası mı olur. Gitti abi. Yine gitti. Ben artık Kumsal'ı gördüğümde sadece onun gitmesini hatırlayacağım. İstemiyorum abi. Sevdiğim kızı böyle hatırlamak istemiyorum."
"Ne yapacaksın? Bir daha Kumsal'ı görmemek için siktir olup gidecek misin? Oğlum sen bu kızı seviyorsun lan. Sen onu görmeden dört yıl geçirdin. Bir daha geçirebilir misin lan?"
"O beni sevmiyorsa ne yapabilirim abi?"
"Seviyor lan seviyor. Kumsal seni hala çok seviyor. Bunu anlamayan tek gerizekalı sensin."
"Seven gider mi abi? Ha? Seven sevdiğini bırakır mı?"
"Aslanım. İlla bir sebebi vardır. Peşin hüküm verme." Başımı salladım.
"Unutacağım. Ben Kumsal'ı unutacağım."
Kumsal Sarmaşık
Çantamdan çıkardığım anahtarımla kapıyı açtım. Sabahın erken saatleri olduğundan diğerlerini uyandırmamak için sessiz olmaya özen göstererek odama gittim. Kapıyı kapattım. Aynada kendime baktım. Kesinlikle çok kötü görünüyordum. Makyajım akmıştı. Saçlarım dağılmıştı. Ayaklarım yara olmuştu. Üstümdeki elbiseden kurtulup banyoya girdim. Sıcak su tenime değince gözlerimi kapattım. Biraz daha rahatlamıştım. Semih'i düşündüm. Onu nasıl bıraktığımı düşündüm. Bana bakan kırgın gözlerini düşündüm. Her şeyi mahvetmiştim.
Duşumu aldıktan sonra odama dönüp üstümdeki bornozla yatağa uzandım. Telefonuma baktım. Mesaj atmamıştı. Atmasını da beklemiyordum zaten. O halde bırakılsaydım ben de atmazdım. Ama bir şekilde onunla konuşmalıydım. Derin bir nefes verip ayağı kalktım. İç çamaşırlarımı ve pijamalarımı giydikten sonra saçlarımı kurutmadan yorganın altına girdim. Yorgundum. Uyumam lazımdı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Git başımdan."
"Kalk hadi. Annem kuymak yapmış. Sen çok seversin."