"Ta uzak yollardan
Koştum , geldim senin kollarına..."~
Gözlerimi , günün ilk ışıkları eşliğinde huzurla açtım , demeyi çok isterdim fakat sabahın köründe , iki büklüm bir şekilde , her yerim ağrıyarak uyanmıştım.
Bunun sebebi yerimi yabancılıyor olmam ya da aidiyet duygusu kesinlikle değildi. Söz konusu uyku olduğu zamanlarda yer ve mekan fark etmeksizin keyifle uyuyabiliyordum.
Beni uykumdan eden , dış kapının son sürat çalınması olmuştu. Bu saatte kapıyı alacaklı gibi çalan her kimse annesi ve babaannesi uzun bir süre misafirim olacaktı.
Tekrar çalan kapı ile sesli bir küfür savurdum. Üçer , beşer indiğim merdivenleri , düşmek korkusu ile atlatmış , elim kapıyı çoktan bulmuştu.
Uyumadan önce üç kere altı , üç kere üstü kilitlendiğim kapıyı açtım. Beni bu saatte rahatsız eden davar ile tanışmak için sabırsızlanıyordum!
Kapıyı araladığım vakit Barış'ın baygın suratı çıktı karşıma. Alacaklı davar , Barış'mış...
"Lan , Barış! Ne çalıyorsun kapıyı alacaklı gibi?!"
Onu görmüş olmak hem beni rahatlatmış hem de daha da sinirlerimi bozmuştu. Rahatlamıştım çünkü gelen herhangi bir tehlike değil Barış'tı , sinirlenmiştim çünkü uykum yarıda kalmıştı! Açtığım kapıdan içeri girdi ve kapıyı kapadı.
"Evime gelemez miyim?"
Ağzından zar zor çıkan kelimeler ile sarhoş olduğunu anlamıştım.
"Gelirsin tabii." dedim yumuşak bir ses tonu ile. Bu yumuşak tavrım onu şaşırtmış olacak ki bir an afalladı. Kızarmış dudaklarını yaladı ve başını salladı.
"Geleceğim tabii! Benim evim burası."
Yumuşak tavrımın ona cesaret verdiğini hemen anladım ve yanda duran yastığı kafasına fırlattım. Yastığı tuttuğu gibi kenara bıraktı. Refleksler kuvvetli...
"Ne yapıyorsun kızım?!" diye sordu. Baygın gözlerine renk gelmişti.
"Gelirsin ama beni böyle rahatsız edemezsin!" dedim bağırarak. Kızgınlığımın kaynağı uykumun bölünmeseydi. Zaten sağlıklı olmayan ruh halim , uykudan uyandığım vakit ipleri iyice koparıyordu.
"Ben mi rahatsız ettim seni?" dedi hayretle.
'Evet ulan , Laz öküzü!'
"Evet! Sen rahatsız ettin! Uyuyoruz burada! Kör müsün? Anahtarın yok mu senin? Neden kapıyı çalıyorsun? Üstelik alacaklı gibi... Hırsız sandım seni gerizekalı!"
Soluksuz sarf ettiğim cümleleri , yüzünde bir bıkkınlık ifadesi ile dinlemiş son cümleme önce kaşlarını çatmış daha sonra da gülmüştü.
'Neye gülüyor bu davar?'
"Neye gülüyorsun ulan sen?!" dedim ve bir yastık daha attım kafasına fakat onu da tuttu ve hamlemi etkisiz hale getirdi.
"Kızım hırsız niye çalsın kapıyı? Deli misin sen?"
'Evet?'
Uykulu gözlerimi ovaladım ve derin bir OFF çektim. Şimdi Rize'de olup uçsuz bucaksız yaylalara doğru haykırmak vardı ama hayaller - hayatlar işte...
'Hayaller Rize'nin yaylası , hayatlar Rize'nin ayısı!' dedi iç sesim. Alnı olsa öperdim.
"Kafa mı bıraktın bende , aptal!" diye haykırdım suratına.
Dünya'nın en çirkef insanı yarışması olsa kesin birinci ben olurdum.
Kurduğum cümle ile yamuk yumuk gülümseyen Barış'a baktım. Ne gülüyordu bu şimdi?
Bayık gözleri , önce elaya çalan gözlerimi buldu. Sonra dudaklarıma değdi. En sonunda da arsızca vücudumu süzdü.
Bakışları ile üstümdeki saten , beyaz geceliği çekiştirdim. Henüz eşyalarım burada olmadığı için çeyiz alışverişinde alınan şeyleri giyiyordum.
"Aklını alıyorum yani..." dedi gözleri hâlâ vücudumu süzerken. Bu sefer attığım yastık isabet etmişti.
"Bana bak , Barış Alper! Sarhoşsun diye seni dövmüyorum , dua et insaflı bir kişiliğim var... Kıyafetlerim gelene kadar bu aptal gecelikleri giymek zorundayım diye zaten gerginim , birde sen böyle arsız arsız konuşursan yersin Laz'ın yumruğunu!" diyerek onu seviyeli bir şekilde uyarmıştım.
Oralı bile olmayan Barış , onca tehditimi hiçe sayarak ayağa kalktı. Dengesini anlık olarak kaybedip koltuğa tutunmuştu fakat hiç istifimi bozmadım. Düşüp kafasını yarsa , fena eğlence çıkardı bana...
"Peki... O zaman bir an önce getirelim şu kıyafetleri," dedi gözleri göğüslerime kayarken. Erkeklerin , sarhoşlukları ile ortaya çıkan azgınlıkları beni deli ediyordu! "Yoksa başımıza iş alacağız..." dedi ve merdivenleri tırmanmaya başladı...
Aklımdan onu öldürmek için binbir yol geçerken hızla kendimi toparladım ve kapanan kapı sesi ile bende yukarı çıktım. Kendimi yatağıma attığım zaman hemen uyumak bana haram olmuştu.
Bari , biraz telefon ile takılayım diyerek uzandım telefonuma. Ekranı açtığım gibi gördüğüm şey ile dilim tutuldu ;
"Ne oluyor , amına koyayım?!"
Instagram hesabıma bir sürü mesaj ve takip isteği yağmıştı...
'Lan , ifşan mı çıktı yoksa!' diyen iç sesimi yok sayarak mesajlardan bir tanesine tıkladım ;
@barishayatımolmus53
- Demek , kocamın karısı sensin!Ne? Ne diyordu bu ergen?
'Aptal , kocana kocam diyor!'
🃏
Helüü! Barış'ı sarhoş görmedik demeyiz... Ay kimse okumuyor olsa da Efsun'u yazmayı çok sevdim ben! Burası , benim için günlük gibi falan oldu dostlar...
———
Barış'ın imalarına karşı Efsun Reis 🧿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatır Meselesi | Barış Alper Yılmaz
FanfictionYıllar önce , dedelerinin verdiği söz nedeni ile istemeyerek de olsa evlenmeyi kabul eden Barış Alper Yılmaz ve Efsun Göktepe. Bu istenmeyen evlilik ile açılan geçmişin tozlu sayfaları ve bir türlü silinmeyen çocukluk anıları... Telafisi olmayan hat...