𝓡𝓾̈𝔂𝓪𝓵𝓪𝓻 𝓐𝓵𝓮𝓶𝓲

1K 91 57
                                    

"Bir rüya gördüm dün gece,
Sürseydi keşke ömrümce..."

~

Hiç bilmediği , kısacık ömründe böylesine hiç rastlamadığı bir yolda yürüyordu.

Büyüleyici yeşillerin , etrafını sarıp sarmaladığı uzunca bir patika yolu...

Bu yolun sonunda nereye varacağını , kimi bulacağını bilmiyordu. İçinde bir his vardı , yollara düş diyordu ona...

Usanmadı , yorulmadı , sıkılmadı... Dakikalar boyu , o uzun yolu yürüdü. Ucunda hazine varmış misali bir heyecan doluyordu içine.

Gözlerini kıstı. Yüzüne vuran güneşi , sol elini alnına dayayıp kesti. İlerideki ahşap evi uzunca izledi.

Zihni , ona güzel bir masal anlatıyordu. Yedi yaşındaki bir çocuk misali , inandı o masala.

Üzerindeki beyaz gömleğin kirlenmesini bir saniye dahi umursamadan çamurlu yolları hızla aşıp geçti.

Şimdi ev , iki adım ötesinde duruyordu. Yakından bir kez daha inceledi evi. Bahçesine çiçekler ekilmiş , dikili ağaçları meyve vermişti.

"Bu ev , yaşıyor." diye geçirdi , içinden.

Evin hemen önündeki göle takıldı bu seferde gözleri. Ve gölün kenarında oturan kadına... Yanlış görmüyordu , bu zihninde canlanan bir hayal değildi. Evin önündeki gölün , hemen dibinde bir kadın oturuyordu.

Tanıdı , onu. Dili varmadı söylemeye. Adımları , mıh gibi saplanıp kaldı olduğu yere. Dizleri titredi. Kadının , rüzgar ile savrulan saçlarını inceledi bir süre. Uzun saçları , rüzgarın tatlı esintisi ile dans ediyordu adeta.

Dayanamadı , adımladı kadına doğru. Geldiğini görüp de korkmasın diye sessiz olmaya çalışıyordu. Fakat kadın , çoktan anlamıştı adamın geldiğini.

Seyre daldığı gölden , çekti gözlerini. Büyük bir şaşkınlık ile kendisine bakan adama çevirdi bakışlarını. Elaları , parladı kadının. Cenneti anımsatacak şekilde gülümsedi.

Gözleri doldu , adamın. Dudakları , titredi.

"Efsun?"

Hayret ediyordu. Karşısındaki kadın , tüm gerçekliği ile kendisine gülümsüyordu. Biliyordu ya , rüya görüyordu.

"Barış?"

Konuştu , Efsun. Dünya üzerindeki en güzel şiiri okuyor gibi bir hali vardı. Gözleri ile yanını işaret etti. İkiletmedi , Barış. Korkarak da olsa çöktü kadının yanına.

Efsun , konuşmadı. Az önce izlediği göle doğru çevirdi gözlerini. Esen tatlı rüzgar ile kapadı elalarını. Saçının kokusu , Barış'ın burnuna doluyordu. Bahar gibi kokuyordu kadın. Çiçek gibi...

Efsun , karşısındaki manzarayı ; Barış ise , yanı başında oturan Efsun'u seyrediyordu. Dokunmaya cesaret edemiyordu. Sanki parmağının ucu değse ona , hayal olup yok olacaktı karşısındaki dünya güzeli.

"Özlemedin mi beni hiç?"

Efsun , Barış'a bakma zahmetine girmeden konuştu. Üzerindeki şoku hâlâ atlatamamış olan Barış Alper , anlam veremedi kadının sözlerine.

"Bakıyorsun öyle. Sarılmıyorsun. Öpmüyorsun. Başkası mı var yoksa?"

Sesinde bir korku vardı , kadının. Endişe ediyordu , ya adam başkasına aşık olursa diye düşünmeden edemiyordu.

Barış Alper , dolan gözlerine inat histerik bir biçimde gülümsedi. İçi gidiyordu , kadına bakarken. Kendisi , aradan geçen her gün bir yaş almıştı fakat kadın hâlâ gencecikti.

Hatır Meselesi | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin