on bir ~ Tribün Kızı

2.1K 130 52
                                    

" Esmer bir akşam vakti,
Senin ile yeniden doğdum..."

~

Üstümdeki , 'Barış , 53' yazılı formayla hiç de ait olmadığım bir yerdeydim. Dün akşam beni kolları arasında yatağıma taşıyan Barış , sabah uyanır uyanmaz maçı olduğunu ve benimde gelmemi istediğini söylemişti.

'Sen de seve seve kabul ettin , öyle mi?'

Bana karşı sevgi sözcüklerini her zaman olduğu gibi şimdi de esirgemeyen iç sesimi , bu gürültülü ortamda bile duyabildiğim için lanet ettim.

Tabii , hemen kabul etmemiştim ama karşımdaki adam 'Herkesin ailesi geliyor.' diyerek bana duygu sömürüsü yapmış , ikna etmişti.

Sonuç olarak , sırtımda onun formasıyla birlikte locadaki yerimi almış , maçın başlamasını bekliyordum.

İçten içe deli gibi utanıyordum. Onunla görünmek fikri , gerilmeme sebep oluyordu. Magazine düşmemiz an meselesiydi ve bu hem benim hem de onun isteyeceği son şey olurdu.

'Madem öyle , ne diye getirdi seni buraya bu Rize ayısı?'

"Selam!"

İç sesimin sorusunu , yanıma gelip bana elini uzatan sarışın kadın bölmüştü. Kucağındaki sarı saçlı bebek , üzerindeki Galatasaray forması ile birilerinin eşi ya da yakını olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Selam!" dedim , tıpkı onun gibi İngilizce konuşarak.

Kadın yanıma oturdu ve kendini taktim etti ;

"Ben , Katrin! Dries Mertens'in eşiyim." dedi. Tahminim doğru çıkmıştı. Kadına karşı kocaman gülümsedim. Samimi ve içten bir tavrı vardı.

"Bu da oğlumuz Ciro!" diyerek hemen ardından kucağındaki bebeği işaret etti. Sarı saçlı , oldukça sevimli bu çocuğu kucağıma yatırıp sevmemek için zor tutuyordum kendimi...

"Memnun oldum." dedim yarım yamalak İngilizcemle. "Efsun bende. Barış Alper'in eşiyim!"

"Öyle mi?" dedi. Yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü.

"Evlendiğini biliyordum fakat il dışında olduğumuz için düğüne katılamadık. Tebrik ederim!"

'Hangi düğün? Ha , şu sizin otuz kişilik adına düğün dediğiniz organizasyon mu? Tamam şimdi oldu , Efo!'

Kadının , beni deli sanmaması için sıktım kendimi. Rengimi belli etmek hiç niyetim değildi. İç sesime , içimden küfürler savurdum , ardından yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Teşekkür ederim!" demeyi de tabii ihmal etmemiştim.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından oyuncular sahaya çıkmış , ısınmaya başlamıştı. Gözlerimi bir an olsun çekmeden izledim Barış'ı.

Diyorum ya , birkaç maçına denk gelmiştim çok önceleri ama ilk defa burada canlı canlı izleme fırsatım olmuştu.

Düdük çalmış , maç başlamıştı. Barış'ın ayağına değen her topla ayağa fırlıyor , Katrin'in beni sakinleştirmesiyle yerime oturuyordum.

Heyecanlı bir maç oluyordu. Barış'ın söylediğine göre ligin en önemli maçlarından biriydi. Futbolla pek alakam olduğu söylenemezdi fakat o kadar çok istemişti ki gelmemi dayanamamış , kabul etmiştim.

"Şimdi Barış Alper! Barış Alper! Barış Alper ve mükemmel bir gol sayın seyirciler! Durum 2-0!"

Spikerin , kocamın adını haykırmasıyla açmıştım bir süredir kapalı tuttuğum gözlerimi. Gol atmıştı...
Maçın başladığı ilk dakikadan itibaren deli gibi koşuyor , ayağına gelen her topu değerlendiriyordu.

Hatır Meselesi | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin