dokuz ~ Kıskançlık

2.2K 112 58
                                    

"Anlamam , dinlemem , ben değişmem sen değiş!"

~

Üzerime çöken ağırlığın sebebi , insanların kem gözlerinin bana değdirdiği nazar eminim değildi. Üzerime çöken ağırlığın yegâne sebebi , Barış Alper ve onun beni saran güçlü kollarıydı.

Dün gece , uyumadan önce aramıza olabildiği kadar mesafe koymuş öyle kapamıştım gözlerimi fakat şimdi bakıyordum ki koyduğum mesafenin hiçbir tesiri kalmamıştı.

'Efsun! Efsun , kalk bu ırz düşmanı sana sarılıyor!'

Aklımın tamamen başıma gelmesi ve uykumun açılmasıyla vurdum Barış'ın sarı kafasına. Kendisi demirden bir insan olduğu için tabii hiçbir etkisi olmamıştı.

"Barış! Barış , kalk ulan! Ahtapot gibi sarmışsın beni!"

Kısık fakat bir o kadar da sinirli çıkan sesimle açtı gözlerini. Kaşları çatıldı.

"Efsun , bırak da uyuyayım yavrum ya!"

'Yavrum? Yavrum , kim? Sana , yavrum diyor bu kalas Efo!" dedi çığlık çığlığa iç sesim. Ona kulak vererek bir daha vurdum kafasına.

"Barış , uyan! Bıraksana beni , sapık!"

Sert çıkışım ile bu sefer tamamen açtı gözlerini. Durumun farkına yeni varıyordu. Kollarını , doladığı belimden çekti ve yatakta doğruldu.

"Efo , özür dilerim kızım ya... Uyku hali işte." dedi. Uyandığında sesi ayrı mı güzeldi bu adamın?

'Salak , bu mu konu?'

"Başlarım , uyku haline! Ulan fırsatçı , resmen sarılmışsın bana!" deyip kafasına attığım yastığı son bir hamleyle tuttu ve başının altına yerleştirip uzandı yatağa.

"Bir şey olmaz , kızım! Ne olacak yani sarıldıysam sana? Kocan değil miyim ben senin?"

'Hem suçlu hem güçlü Efo! Yapıştır ağzına!"

"Değilsin canım , başka soru?" diyerek çıktım yataktan. Bir daha da onunla uyursam ne olayım!

Telefonumu elime alıp baktığımda birkaç İnstagram bildirimi , annemden bir cevapsız arama ve grup mesajları dışında herhangi bir şey yoktu.

Saat , öğleni çoktan geçmişti ve biz bu saate kadar mışıl mışıl uyumuştuk. Emine teyzeye çok ayıp olmuştu...

Çalınan kapı ile telefonumu kenara bırakıp seslendim ;

"Gel!"

Komutun karşı tarafa ulaşmış olacak ki kapı açıldı ve ardından Yelda göründü.

"Vay , çifte kumrular!" dedi alaycı bir tonda. Rezil olmuştuk! "Uyanmışsınız sonunda! Sizi beklemekten midem sırtıma yapıştı. Haydi kalkın , sofraya!"

Kapanan kapı ile okkalı bir küfür savurdum. Barış'a dönüp baktığımda o istifini bozmadan yatmaya devam ediyordu. Tekrar bir yastık aldım yataktan ve fırlattım kafasına.

O ise hiçbir şey demeden yalnız gülümsemek ile yetindi. Güzel gülüyordu , salak..!

🎨

Aceleyle yapılan kahvaltı ardından sofrayı toplamış , bulaşıkları Yelda'ya devretmiştim. Hızlıca kendimi duşa atıp güzelce yıkandıktan sonra yeniden odaya geçtim. Valizime koyduğum birkaç elbiseyi yatağın üzerine bıraktım ve kararsızlıkla onları izledim.

Hatır Meselesi | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin