yirmi üç ~ Müjde

1.7K 115 40
                                    

"Hayalim üç kelime , o da şöyle;
Evli, mutlu , çocuklu!"
~

Üç Ay Sonra

Galatasaray'ın müthiş şampiyonluk gecesinin üstünden üç ay geçmişti. Bu üç ay içinde , Barış milli takıma çağırılmış , 21 numaralı forması ile ülkesini temsil etmişti.

O nereye giderse peşinden gitmiş , elimden geldiği kadar destek vermiştim kocama.

Beyaz - kırmızı formanın içinde , her zaman olduğundan daha da yakışıklı olmuştu sanki.

Tribünde , onu desteklediğim anlar gözlerim hep dolu doluydu.

Biz henüz çocukken , "Ben futbolcu olacağım!" diyen Barış Alper geliyordu aklıma. Gurur duyuyordum onunla!

Ülkesini temsil ederken sarf ettiği çabayla da , küçük ilçemizin küçük okulunun maçında attığı golle de gurur duyuyordum...

Bu süreçte ilişkimiz de iyice ilerlemiş , birbirimize mümkünmüş gibi daha da çok bağlanmıştık. Hayatımın en orta yerine kocaman bir taht kurmuştu Barış Alper.

Öyle ki ; aldığım nefes , uyuduğum uyku , içtiğim su bile ona endeksli bir hal almıştı. Bu durumun sağlıksız olduğunu her ne kadar bilsem de büyüsüne kapılmaktan geri duramıyordum.

Yaşadığımız onca şeye rağmen , ayakları sağlam basıyordu yere ilişkimizin. Çok değil , bundan altı ay önce Barış ile bu durumda olacağımızı birisi bana söylese güler geçerdim.

Biz , birbirine düşman iki çocuktan farklı değildik benim gözümde. Belki de bu , benim kaçmak için ardına sığındığım bir bahane idi.

Barış'ın , Rize'den taşınması ve bir daha beni aramaması ile ardına sığındığım bir bahane...

Öfkem , zihnimdeki tüm güzel anıları silip atmıştı o zamanlar. Hatırımda yalnızca didişip kavga ettiğimiz zamanlar kalmıştı.

Şimdi anlıyordum gerçeği. Tabii , kavgalar da ediyorduk ama çoğunlukla iyi anlaşıyorduk biz. Birbirimize arka çıkıp birbirimizi hep kolluyorduk.

Ben , bu durumu çocukluğumuzun bize getirdiği bir bağ olarak görsem de Barış'ın duyguları çok başkaydı.

"Sen , benim en içime sakladığım nadide bir çiçeksin Efsun. İsterim ki bir ben göreyim seni , bir ben bileyim kokunu..."

Aklıma gelen diyaloğumuz ile bir gülümseme büyüdü yüzümde. Ara ara romantik olası tutuyordu ve böyle zamanlarda ağzından çıkan cümleler , zihnimde aylarca yankılanıyordu.

"Çok seviyorum seni... Öyle çok seviyorum ki , sevgiler bile yetersiz geliyor bazen... Dünyadaki tüm sevgileri toplayıp versem kucağına , sana duyduğum sevginin yanında az kalır gibi..."

Bu cümleyi kurduğu zaman , kıpır kıpır olan içimi anımsadım. Onun , beni heyecanlandırmak için böyle süslü cümlelere ihtiyacı yoktu. Gözlerimin içine baksa da heyecanlanıyordum zaten ben...

"Barış... Benim böyle süslü cümlelerim yok , bilirsin. Ama bil ki bende çok seviyorum seni. Canımdan bile çok..."

Kurduğum cümle ile onun da parlamıştı yüzü. Hatırlıyordum. Barış , onu sevdiğimi her söylediğimde kalp krizi geçirecek gibi oluyordu. Yıllar boyunca bizi kendi içinde imkansız etmesinin de tabii bunda etkisi vardı...

"Bil isterim ki , bende toplasam dünyadaki sevgileri... Alsam , getirsem , koysam kucağına-"

Dudaklarım üzerine kapanan işaret parmağını , sanki o anı yeniden yaşıyor gibi hissettim. Lafımı , önce işaret parmağı daha sonra dudakları kesmişti...

Hatır Meselesi | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin